Elif Topraksüren Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • Yedi Tepe İstanbul

    31.01.2006 - 10:36

    Muhteşem bir senaryo
    Muhteşem bir kadro
    Muhteşem bir yönetmen
    Daha ne diyim...

  • Şaşı Felek Çıkmazı

    31.01.2006 - 10:35

    İlk yayınlandığı günden beri hiç bir bölümünü kaçırmadım bitti tekrar başladı izledim tekrar tekrar her bölümü de izlerim.

    Bu dizide hayatı buluyorsunuz içiniz ısınıyor izlerken gerçekten yaşıyorsunuz eğer rastlarsanız muhakkak tavsiyem izlemeniz doğrultusundadır...

  • Kırık Kanatlar

    31.01.2006 - 10:32

    Henüz 2 bölümü yayınlandı ve 2 sinide izledim.Gazetede bir makalede Şu Çılgın Türkler kitabını çağrıştırdığını okumuştum şimdilik öyle gibi ama ilerki bölümler neyi gösterir bilemiyorum izleyip görücez.
    Ayrıca daha yeni ama bu dizide heyecan eksik donuk geldi şahsıma...

  • Aliye

    31.01.2006 - 10:27

    Hiç bir bölümünü kaçırmadan izliyorum çok güzel bir dizi...

    Ama şu Aliyenin çocuklarım olmadan asla olmaz mantığıyla Deniz'i terk etmesi çok sinir ne güzel işte adam sana destek oluyor daha ne istiyorsun biz öyle birini bulmak için yırtınalım millet dizidede olsun bulmuş elinin tersiyle itiyor çıldırcam:(

  • hayatımın hatası

    14.12.2005 - 12:19

    24 temmuz 2005 pazar sabahı arabanın dreksiyonuna geçip içinde 5 kişinin olduğu aracı kullanmam ve arkadaki şahsiyetin beni sinir etmesiyle 3 takla atıp şaranpole yuvarlanıp ağaçlara çarparak durmam artı belimin kırılması ve bir kişinin de ayağının kırılmasına buarada arabanında pert olmasına sebep olmam hayatımın hatasıydı:((

  • Pierce Brosnan

    16.11.2005 - 10:57

    Bay karizma...

  • evlilik

    08.11.2005 - 15:33

    EVLİLİK VE AŞK

    Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu,
    saçları taralı, dişleri fırçalanmış adamı / kadını
    sevmek kolaydır.

    Aslında aşk, aynı insanı, sabahın körü uykudan
    uyandırdığındaki en sinirli hali ile de kabul
    edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla
    kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanapede
    yastıklara sarılıp sızmışken bile şevkatle
    okşayabilmektir.

    Buna katlanamayanlar zaten aşık değillerdir.

    Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan
    duygularını öldürüyor diyebiliriz.

    Zira aşıksan, aynı havayı solumak bile zevk verir. hep
    beraber olmak istersin. banyodan gelen su sesi bile
    onun evde olduğunun işaretidir ve huzur verir.

    Ütülediğin gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını
    düşünürsün.

    Pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini hayal edersin.

    Bin tane ayakkabısı varken binbirinciye sahip olmaktan
    mutlu olacak diye, istediğin gömleği satın almaktan vazgeçersin.
    Zamanla almaktan çok, birşeyler vermekten mutluluk
    duyduğunu keşfedersin.

    Eğer kadın evlilikte ikinize yemek pişirecek, dolabı
    düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olacak görülüyorsa,
    o kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın
    geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga
    edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp
    öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik
    değil, bir amerikan filmini yaşamaktır.

    Bu hayallerle yola çıkıldığında, damat ilk gece
    gelinin saçlarından onbin firkete sökmeye
    çalıştığında, gelin ise damat firketeleri çıkaramayıp
    's.....m böyle kuaförü' diye söylendiğinde zaten
    evlilik sandıkları şey çatırdamaya başlayacaktır.

    Evlilik; sadece aşk değildir.

    Evlilik; ev arkadaşlığı, kankalık, sırdaşlık, ortak
    hesaba sahip mudilik, ayrı kökenlerin birleşmesi, başı hatırlanmayan
    bir akrabalık ilişkisidir.

    Aşk bu ilişkide tutkuyu sağlar ama zaten tek başına
    ayakta tutamaz.

    Aşıksanız ateşli sevişmeler yaşarsınız ama kış
    akşamları evde konyak içip geyik yapamayabilirsiniz.

    Hala canınız sıkıldığında onu değil de annenizi
    arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik.

    Aşk evlilikte gider gelir. halıya kola döktüğünde aşk
    biter, ama o, halıyı temizleyebilirse gene aşık
    olunur.

    O aradaki sinir evresini aşabilenler ellinci yıla
    kadeh kaldıranlardır.

    Tahammül edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artık evliliğin yalan
    olduğuna inanacaklardır.

    Zafer, direnenlerin olur.

  • şebnem scheffer

    08.11.2005 - 12:39

    Kutsal bakire :))

  • Belalı Baldız

    02.11.2005 - 10:40

    Nurgül'ün bu kadar komik olabileceğini tahmin etmezdim.

  • ne kavgam bitti, ne sevdam...

    02.11.2005 - 10:37

    Ne kavgam biticek ne de sevdam onlarda biterse yaşamam niye...

  • acur arazi

    31.10.2005 - 18:03

    Acun'un büyük ısrarlarına dayanamayıp kaldırılan Dikkat Şahan Çıkabilir programının sevilen bölümü...

    Ya kardeşim niye güzel şeyler çabuk biter kaldırmayınnnnnnnn

    Acun sende kapris yapmayı kes kardeşimmmmm....

  • anadolu

    13.10.2005 - 16:02

    Mert, temiz yürekli ve gözleri ışıl ışıl parlayan insanların diyarı.

    Bağrında nice yiğitler sakladın sen
    Nice sevdalar alevlendi göğsünde
    Kurak toprakların
    Zümrüt ormanların
    Nice zalimler gördü
    Anaları kuzusundan
    Sevdalıları yavuklusundan ayıran...

  • yakışıklı

    13.10.2005 - 15:43

    Ağzı, gözü, burnu, saçları, eli, kolu, bacağı, ayağı vücuduna yakışan.

    Huylarıda ruhuna yakışan insan modeli.

  • ingilizler

    13.10.2005 - 15:29

    Şişman ve soğuk insan toplulukları.

  • sapık

    13.10.2005 - 12:48

    Avrupa Yakası dizisinde ki Burhan karakteri.

  • yırtık uçurtma

    13.10.2005 - 11:06

    Uçar mı acaba? ? ?

  • Desperate Housewives

    13.10.2005 - 11:06

    Vakit buldukça izlemeye çalıştığım dizi.

    İçerik olarak kadın ve erkek ilişkileri odaklı bir dizi.

  • Scrubs

    13.10.2005 - 11:03

    cnbc-e de yayınlanan hastahane dizisi.

    Bugün saat 20:30 da merakedenler izleyebilir.

  • kuş gribi

    12.10.2005 - 13:26

    Bir asprin alsınlar üstüne yorganın altına girip bide terledilermi bişeyleri kalmaz kuş gibi hafiflerler :))

  • Altın Portakal

    12.10.2005 - 11:34

    Nurgül Yeşilçay'ı tarihe kazıyan bir diğer sözde 'yerim portakalını'

    Afiyet olsun Nurgülcüm...

  • mangır

    12.10.2005 - 11:02

    Argoda para anlamına gelen kelime.

  • Kol Düğmeleri

    11.10.2005 - 18:20

    Hatırlarım bu gün gibi
    Sessiz geçen son geceyi
    Başın öne eğik bir suçlu gibi bana verdiğin hediyeyi
    İki küçük kol düğmesi
    Bütün bir aşk hikayesi
    İki düğme iki ayrı kolda
    Bizim gibi ayrı yolda

    Akşam olunca sustururum herkesi herşeyi
    Gelir kol düğmelerimin birleşme saati
    Usul usul çıkarır koyarım kutuya yanyana

    Hey hat sabah
    Gün ışıldar
    Yanlız gece buluşanlar
    Yaşlı gözlerle ayrılırlar düğmeler gibi bizim gibi
    Bizim gibi ayrılırlar...

    Kol dümelerine baktığın zaman ne hissediyorsun çok merak ediyorum? !

  • kâni karaca

    11.10.2005 - 18:03

    Kani Karaca 1930'da Adana'da doğdu, iki aylıkken bir kaza sonucu gözlerini kaybetti. İlkokulda okurken, aynı zamanda köyün imamı olan öğretmeninden ders alarak Kur'an'ı hıfz etti. 1950'de Istanbul'a geldi. Bir süre Sadettin Kaynak'la çalışarak üslup ve tavır bilgileri öğrendi. Dini musiki çalışmalarını daha sonra, üslup ve tavır yönünden çok etkilendiği Yeraltı Camii imamı ve hatibi ünlü Hafız Ali Üsküdarlı'nın öğrencisi olarak sürdürdü. Sadettin Heper'den kudümle usul vurmayı öğrendi, kendisinden ayrıca başta mevlevi ayinleri olmak üzere pek çok dini ve dindışı eser meşk etti. İstanbul'un musiki çevrelerinde çeşitli sanatçılardan yararlanarak musiki bilgisini ilerletti. Hafız Ali Üsküdarlı ve zamanın birçok değerli musikicisinin karşısında verdiği dini musiki sınavı ile icazet aldı; bu sınavdaki başarısı Kani Karaca'nın makam bilgisi ile yeteneğini kabul ettirdiği önemli bir aşama oldu.

    Karaca 1950'lerin sonları ile 1960'lı yıllarda İstanbul radyosundan yayımlanan programlarda klasik fasıllardan çok seçkin eserler okudu. Her yıl Konya'da ve İstanbul'da düzenlenen Mevlana'yı anma haftaları ile İstanbul Festivali çerçevesindeki sema törenlerine naathan, ayinhan ve kudümzen olarak çalıştı. Yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen sayısız konsere ve mevlevi ayinine katıldı. Pek çok plak, CD ve kaset doldurdu.

    Kani Karaca istanbul'un son kırk yılda tanıdığı en ünlü hafız ve mevlidhanlardan biridir. Doğaçtan okuyuş yeteneği gerektiren hafızlık ve mevlidhanlık ile, besteli eserlerdeki icracılığı onun okuyuculuğunun iki yönüdür. Mevlid, ezan gibi yazılı bestesi olmayan, ancak doğaçlama ezgilerle okunan dini musiki şekillerinden başka, Kur'an okuyuşunda da büyük sanat gücü göstermiştir. Karaca, musiki eğitimi görmemiş din hocalarının yirminci yüzyılda artması sonucu hafızlığın Sanat yönü gitgide kaybolurken, dini musikinin geçen yüzyılda yetişmiş üstadlarıyla zamammıza kadar ulaşan seçkin gelenekleri izleyip geliştirenlerdendir. Onun musikiye en büyük katkısı, İstanbul'a özgü mevlid ve Kur'an okuma üsluplarını günümüzde de büyük sanat gücüyle yaşatmasıdır.
    Karaca bugün kaybolmaya yüz tutmuş olan gazelin de çok usta bir yorumcusudur. Doğaçlama musıkide ezgi ile güfteyi her musiki şeklinin gerektirdiği ifadeye göre başarıyla kaynaştırır. Bariton sesiyle, pestlerde olduğu kadar tizlerde de perdelerin sesini falsosuzca vererek, makamların özelliklerini, seyirlerini ustaca gösterir. Belli bir makamın ses alanından çıkarak başka bir makamın ses alanına geçmek anlamına gelen geçki sanatını başanyia uygular, iç içe örülü, uzun ve kısa, uzak ve yakın geçkilerindeki makam, ezgi ve buluş çeşitliliği, okuyuş üslubuna ayırt edici bir özellik katar.

    Kani Karaca dindışı musikinin de günümüzdeki büyük icracılarındandır. Çok geniş bir repertuvarı vardır. istanbul radyosundaki solo programlarında ve özel konserlerde okuduğu kar, murabba beste, ağır ve yürük semailer arasında ilk kez seslendirilmiş eserlerin sayısı bir hayli kabarıktır. Karaca, Münir Nurettin Selçuk'tan sonra yetîşen değerli icracılar arasında adı en başta anılan ses sanatçılarındandır.

  • kaldıraç

    11.10.2005 - 17:58

    Lise yıllarından hafızamda kalan birr dergi...

Toplam 235 mesaj bulundu