Son üç haftadır Bayhan'ı izledim ve şöyle bir slogan çıkardım:
'Bayhan'cıyız! Bayhancı! ' Bunu çıkarırkenki nedenim, onun hemen fark edilen olağanüstü kendine özgü tarzıydı ki, bu çok az görülen bir şey bizde! Derken olaylar şöyle gelişti: Son programda Abidin annesine şarkı söyledi ve çok alkışlandı. Freud da olsa 'Hâlâ ne kadar geçerliyim' diye alkışlardı herhalde. Abidin duygulandı, ağladı. Bir Ödip kompleksi böyle sonuçlandı. Bir tek SAĞOLSUN Ercan Saatçi şarkının içinde arabeskin olduğunu söyledi. Ve 'Arabesk gözüyle bakarsak çok hoşlandım' dedi.
Firdevs yarışma boyunca en çok aşama yapan kişi seçildi. Ben de sevdim onu bir kadın olarak. Şarkısı kötü bitti. Süre kısıtlıydı. Şarkıcıların hepsi ARABESK'le kendini buldu. 'Arabesk ki en çok yakışandır bize...' Ve güzel dans ettiler. Elena, İngilizce şarkısıyla çok beğenildi ve Natalya ile özdeşleştirildi. Bense Ruslardan, Litvanyalılardan çok çekmiş biri olarak gitmesini istiyordum ve gitti!
Barış, 'Şimdi Uzaklardasın'ı fena söylemedi. 'Kolye ve küpesini çıkarmadı' dedi zirzop Armağan. Ercan Saatçi, 'Kolay olmasına rağmen yanlış girdi' dedi. Ahmet San'sa, onu Beyaz Prens olarak görüyor. Aşk mıdır, nedir anlamadım. 'Benim yine bir nolu adayımsın' dedi. Zerrin Özer, ki çok saygım vardır şarkıcı olarak, sesinin tekniğinin yeterli olduğunu söyledi ki doğruydu.
BAYHAN'a gelince, 'Sen İngilizce söyleyeceksin..' diye şüpheyle sordu Haldun Dormen. 'Evet' dedi Bayhan, hiçbir şey yansıtmayarak. Zerrin'in gülme krizine de bir şey demedi. Haldun Dormen, 'Bir de İngilizce söyleyeceksin. Onu merak ediyorum' dedi işbilir bir şekilde. Sanki salonda hemen hemen herkesin iki kuşak öncesinde kötü Türkçe konuşan akrabası yoktu! Ve işte bir tek Bayhan vardı ve onu parçalamaya doğru gidiyorlardı ki, Bayhan İngilizce parçasını PATLATTI! Ama ne patlatma! Bence gerçekten içimi kımıldatan, yeni ufuklar açan gerçek bir DOĞU-BATI SENTEZİ! Ki çok çok çok az insanda var! Kıyafeti içinse kendini ve nerede olduğunu unutup, 'Bizim evdeki kanaviçe masaörtüsüne benziyor' dedi zirzop Armağan. Ahmet San, 'Ama hâlâ popstar olarak görmüyorum' dedi. Sanki popstar olmak demek, doğru bir Türkçe'yle aval aval şarkılar söylemek demek. Yapsın onlardan biri Bayhan'ın İngilizce'de yapabildiğini görelim!
'Niye herkes gülüyor' dedi kurnazca Armağan. 'Sevdiğimiz için' diye cevapladı millet! Ama onda utanma yoktu. Bir tek Ercan Saatçi katılmadı bu toptan aşağılamaya ve hatta kızdı: 'Ben, bu popstar mı, değil mi tartışmasından sıkıldım' dedi. 'Duruşuyla, tarzıyla bambaşka bir şekilde duruyor. Sosyal durumunun irdelenmesinden de sıkıldım! ' dedi. Bayhan hem mütevazı hem de iddialıydı. Ahmet San en ağır sözlerini iletti bunun üzerine. 'Tüylerim diken diken olmaya başlar, bu adamı Türkçe Hafif Müzik finalinde görürsem! ' diye bağırdı. 'Fakat madem ki başladım, sonuna kadar gitmeliyim' dedi Bayhan alçakgönüllü bir tarzda.
İngilizce şarkısına başladı Bayhan ve bakınca görüyorsun STAR'ı. 'VE SENTEZ' dedim bağırarak. Ahmet San çatık kaşla izledi. Bayhan çok da şıktı, ama kimse bu konuda bir şey söylemedi. Ama herkes ayakta alkışladı. Bravo dediler. Ercan Saatçi, 'İşte arabesk söyleyerek yerini bulmuşsun diyen jüri arkadaşlarım, işte ARABESK şarkı! Bu da benden size kapak olsun' diye haykırdı. 'Ama popstar olamaz' diye sapıttı Ahmet San. Zerrin onu yanaklarından öptü, ağlayarak. Ahmet San bile 'Bir balet gibi duruşu var' diye itiraf etmek zorunda kaldı.
Müthiş küçümseyerek bakıyordu Bayhan onlara. Armağan'sa kafasını en ileri noktalara zorlayarak, 'Ne var, olağanüstü bir şey mi yapıyor? Herkes şarkı söylüyor' dedi, bir türlü göremeyen bir çocuk gibi. 'Armut başka, elma başka' deyip duruyor, Ahmet San salon alkıştan ölürken. Halk ne de olsa bazen uzmanlardan bile daha iyi anlıyor gerçek sanatı. Abidin'in arkasındaki dansçılar da olağanüstü kötüydü. Zaten Türkiye'de iyi dans eden bulmak zor. Annem ve babam bile bunlardan iyi dans ederler! Ahmet San iyice tırlatıp zırvaladı sonunda.
Ercan Saatçi ve Zerrin Özer dışında kimsenin tutmadığı Bayhan, İngilizce parçasıyla herkesin üzerine çıkmış ve tam bir Doğu-Batı sentezi yakalamıştır ve bu çok çok çok güçtür. Onlara olan küçümseyici bakışlarıyla şöyle demiştir: 'Siz ve ben, aramızda dağlar var! ..'
yanlış anlaşılmak...
bazen gerçekten yanlış anlaşılamk isterim ve zaten bunu genellikle de başarırırım; çünkü insanların çoğu bu şekilde anlamak ister..
bazense yanlış anlaşılmak hayli, canimi sıkar, özellikle kendini beğenme, ukalalık, saygısızlık, küçük görme gibi mevzularda..Bu tür konularda yapılacak bir yanlış anlaşılma sizi gerçekten kişiler nezdinde mağdur edebilir
birazcık yağı fazla olanlar,
bazılarına çok yakışır,
bazılarına ise yakışmaz,
yakışanlar ton ton olur,
yakışmayanlar şişko,
yemek yemeyi severler; ama bazen istemeseler de yerler, alışkanlık...
Whoa! My love, my darling,
I hunger for your touch,
Alone. Lonely time.
And time goes by, so slowly,
And time can do so much,
Are you still mine?
I need your love.
I need your love.
God speed your love to me.
Lonely rivers flow to the sea, to the sea,
To the open arms of the sea.
Lonely rivers sigh, wait for me, wait for me,
I'll be coming home, wait for me.
Whoa! My love, my darling,
I hunger, hunger! , for your love,
For love. Lonely time.
And time goes by, so slowly,
And time can do so much,
Are you still mine?
I need your love.
I need your love.
God speed your love to me.
düdük üniversite, sabahın altısında geldik kayıt yapmaya, ancak akşamın altısınd yaptık, nerdee görülmüş bu eza cefa,
dingil üniversite, bilgisayar ekranına bakmaktan anam ağladı, yok 'user login' görecem, yok kayıt için kısa yol görecem, görecem oğlu görecem...
bayramlarda, bakkalardan alınan, küçük bir fitili olan ve bir kibrit çakmayla ateş alan, isteğe göre insanların, özellikle ciyak ciyak bağırması garanti olan kızların, üzerine atılan patlayıcı, yanici ve az hasar verici 'çocuk bombası'
kelime varsa söz vardır, siz varsa insan vardır, insan varsa yaşam vardır, yaşam varsa ölüm vardır;
her kelime bağrında ölümü, sonu saklar,
her kelimede bunu görebilmek,
işte kelimeyi pişiren, ona mana veren budur
green card
20.01.2004 - 13:17her sene bir sürü insan başvurur, çoğu formu doldururken yaptığı hatalardan dolayı elenir, ve şanslılarda kazanır...
bayhan gürhan
20.01.2004 - 13:15Bayhan'ın engellenemez yükselişi
Son üç haftadır Bayhan'ı izledim ve şöyle bir slogan çıkardım:
'Bayhan'cıyız! Bayhancı! ' Bunu çıkarırkenki nedenim, onun hemen fark edilen olağanüstü kendine özgü tarzıydı ki, bu çok az görülen bir şey bizde! Derken olaylar şöyle gelişti: Son programda Abidin annesine şarkı söyledi ve çok alkışlandı. Freud da olsa 'Hâlâ ne kadar geçerliyim' diye alkışlardı herhalde. Abidin duygulandı, ağladı. Bir Ödip kompleksi böyle sonuçlandı. Bir tek SAĞOLSUN Ercan Saatçi şarkının içinde arabeskin olduğunu söyledi. Ve 'Arabesk gözüyle bakarsak çok hoşlandım' dedi.
Firdevs yarışma boyunca en çok aşama yapan kişi seçildi. Ben de sevdim onu bir kadın olarak. Şarkısı kötü bitti. Süre kısıtlıydı. Şarkıcıların hepsi ARABESK'le kendini buldu. 'Arabesk ki en çok yakışandır bize...' Ve güzel dans ettiler. Elena, İngilizce şarkısıyla çok beğenildi ve Natalya ile özdeşleştirildi. Bense Ruslardan, Litvanyalılardan çok çekmiş biri olarak gitmesini istiyordum ve gitti!
Barış, 'Şimdi Uzaklardasın'ı fena söylemedi. 'Kolye ve küpesini çıkarmadı' dedi zirzop Armağan. Ercan Saatçi, 'Kolay olmasına rağmen yanlış girdi' dedi. Ahmet San'sa, onu Beyaz Prens olarak görüyor. Aşk mıdır, nedir anlamadım. 'Benim yine bir nolu adayımsın' dedi. Zerrin Özer, ki çok saygım vardır şarkıcı olarak, sesinin tekniğinin yeterli olduğunu söyledi ki doğruydu.
BAYHAN'a gelince, 'Sen İngilizce söyleyeceksin..' diye şüpheyle sordu Haldun Dormen. 'Evet' dedi Bayhan, hiçbir şey yansıtmayarak. Zerrin'in gülme krizine de bir şey demedi. Haldun Dormen, 'Bir de İngilizce söyleyeceksin. Onu merak ediyorum' dedi işbilir bir şekilde. Sanki salonda hemen hemen herkesin iki kuşak öncesinde kötü Türkçe konuşan akrabası yoktu! Ve işte bir tek Bayhan vardı ve onu parçalamaya doğru gidiyorlardı ki, Bayhan İngilizce parçasını PATLATTI! Ama ne patlatma! Bence gerçekten içimi kımıldatan, yeni ufuklar açan gerçek bir DOĞU-BATI SENTEZİ! Ki çok çok çok az insanda var! Kıyafeti içinse kendini ve nerede olduğunu unutup, 'Bizim evdeki kanaviçe masaörtüsüne benziyor' dedi zirzop Armağan. Ahmet San, 'Ama hâlâ popstar olarak görmüyorum' dedi. Sanki popstar olmak demek, doğru bir Türkçe'yle aval aval şarkılar söylemek demek. Yapsın onlardan biri Bayhan'ın İngilizce'de yapabildiğini görelim!
'Niye herkes gülüyor' dedi kurnazca Armağan. 'Sevdiğimiz için' diye cevapladı millet! Ama onda utanma yoktu. Bir tek Ercan Saatçi katılmadı bu toptan aşağılamaya ve hatta kızdı: 'Ben, bu popstar mı, değil mi tartışmasından sıkıldım' dedi. 'Duruşuyla, tarzıyla bambaşka bir şekilde duruyor. Sosyal durumunun irdelenmesinden de sıkıldım! ' dedi. Bayhan hem mütevazı hem de iddialıydı. Ahmet San en ağır sözlerini iletti bunun üzerine. 'Tüylerim diken diken olmaya başlar, bu adamı Türkçe Hafif Müzik finalinde görürsem! ' diye bağırdı. 'Fakat madem ki başladım, sonuna kadar gitmeliyim' dedi Bayhan alçakgönüllü bir tarzda.
İngilizce şarkısına başladı Bayhan ve bakınca görüyorsun STAR'ı. 'VE SENTEZ' dedim bağırarak. Ahmet San çatık kaşla izledi. Bayhan çok da şıktı, ama kimse bu konuda bir şey söylemedi. Ama herkes ayakta alkışladı. Bravo dediler. Ercan Saatçi, 'İşte arabesk söyleyerek yerini bulmuşsun diyen jüri arkadaşlarım, işte ARABESK şarkı! Bu da benden size kapak olsun' diye haykırdı. 'Ama popstar olamaz' diye sapıttı Ahmet San. Zerrin onu yanaklarından öptü, ağlayarak. Ahmet San bile 'Bir balet gibi duruşu var' diye itiraf etmek zorunda kaldı.
Müthiş küçümseyerek bakıyordu Bayhan onlara. Armağan'sa kafasını en ileri noktalara zorlayarak, 'Ne var, olağanüstü bir şey mi yapıyor? Herkes şarkı söylüyor' dedi, bir türlü göremeyen bir çocuk gibi. 'Armut başka, elma başka' deyip duruyor, Ahmet San salon alkıştan ölürken. Halk ne de olsa bazen uzmanlardan bile daha iyi anlıyor gerçek sanatı. Abidin'in arkasındaki dansçılar da olağanüstü kötüydü. Zaten Türkiye'de iyi dans eden bulmak zor. Annem ve babam bile bunlardan iyi dans ederler! Ahmet San iyice tırlatıp zırvaladı sonunda.
Ercan Saatçi ve Zerrin Özer dışında kimsenin tutmadığı Bayhan, İngilizce parçasıyla herkesin üzerine çıkmış ve tam bir Doğu-Batı sentezi yakalamıştır ve bu çok çok çok güçtür. Onlara olan küçümseyici bakışlarıyla şöyle demiştir: 'Siz ve ben, aramızda dağlar var! ..'
Lale Müldür/ Radikal İki 18.01.2004
hoşgörü
20.01.2004 - 12:18şu zamanda ihitiyaç duyulan en etkili ilaçlardan biri
yanlis anlasilma
20.01.2004 - 12:17yanlış anlaşılmak...
bazen gerçekten yanlış anlaşılamk isterim ve zaten bunu genellikle de başarırırım; çünkü insanların çoğu bu şekilde anlamak ister..
bazense yanlış anlaşılmak hayli, canimi sıkar, özellikle kendini beğenme, ukalalık, saygısızlık, küçük görme gibi mevzularda..Bu tür konularda yapılacak bir yanlış anlaşılma sizi gerçekten kişiler nezdinde mağdur edebilir
sınır
19.01.2004 - 13:24insanda bolca bulunan
şişmanlık
19.01.2004 - 13:22birazcık yağı fazla olanlar,
bazılarına çok yakışır,
bazılarına ise yakışmaz,
yakışanlar ton ton olur,
yakışmayanlar şişko,
yemek yemeyi severler; ama bazen istemeseler de yerler, alışkanlık...
tren
19.01.2004 - 13:19çuf çuf...
timsah
19.01.2004 - 13:18Dinozorlar çağından beri değişmeden ve miadı doldurmadan canlı kalabilmiş hayvan,
bunun sebebi de yemek ayırt etmemesi :)))
taze sıkılmış portakal suyu
19.01.2004 - 13:17çekirdekli, ekşi ve içmesi olsukça hoş...
unchained melody
19.01.2004 - 13:15The Righteous
Unchained Melody
Whoa! My love, my darling,
I hunger for your touch,
Alone. Lonely time.
And time goes by, so slowly,
And time can do so much,
Are you still mine?
I need your love.
I need your love.
God speed your love to me.
Lonely rivers flow to the sea, to the sea,
To the open arms of the sea.
Lonely rivers sigh, wait for me, wait for me,
I'll be coming home, wait for me.
Whoa! My love, my darling,
I hunger, hunger! , for your love,
For love. Lonely time.
And time goes by, so slowly,
And time can do so much,
Are you still mine?
I need your love.
I need your love.
God speed your love to me.
unchained melody
19.01.2004 - 13:13harika bir şarkıdır,
Bilenler bu şarkıyı hayalet filminden(ghost) bilirler,
yakın bir zamanda bayhan pop star yarışmasında söyledi
Uygurlar
19.01.2004 - 13:12Göçebe hayattan yerleşik hayata geçen ilk türk devleti
istanbul teknik üniversitesi
17.01.2004 - 18:46düdük üniversite, sabahın altısında geldik kayıt yapmaya, ancak akşamın altısınd yaptık, nerdee görülmüş bu eza cefa,
dingil üniversite, bilgisayar ekranına bakmaktan anam ağladı, yok 'user login' görecem, yok kayıt için kısa yol görecem, görecem oğlu görecem...
kompleks
17.01.2004 - 18:39karmaşık
güç
17.01.2004 - 18:35ya onun sahibi olur, kafayı yersin; ya da ona kul köle olur kendini
göl
17.01.2004 - 14:40mahsur kalmış su
dul
17.01.2004 - 14:38Kocasını ahirete postalamış kadın
dna
17.01.2004 - 14:37Deoksiribonükleikasit
zımbırtı
17.01.2004 - 13:50benim herhangi birşey için kullandığım kelime, tabii benim gibi kullananların da
torpil
17.01.2004 - 13:48bayramlarda, bakkalardan alınan, küçük bir fitili olan ve bir kibrit çakmayla ateş alan, isteğe göre insanların, özellikle ciyak ciyak bağırması garanti olan kızların, üzerine atılan patlayıcı, yanici ve az hasar verici 'çocuk bombası'
özgür tutsak
17.01.2004 - 13:44İnsan
kelime
17.01.2004 - 13:43kelime varsa söz vardır, siz varsa insan vardır, insan varsa yaşam vardır, yaşam varsa ölüm vardır;
her kelime bağrında ölümü, sonu saklar,
her kelimede bunu görebilmek,
işte kelimeyi pişiren, ona mana veren budur
ararat
17.01.2004 - 13:40Ağrı dağı'nın eski ismi
watt
17.01.2004 - 13:37Güç birimi
Toplam 1546 mesaj bulundu