Döndün işte alabildiğine muhtaç,utangaç, bir o kadar çaresiz, ıslak
O sarmaşık sarmalarının sahibi sen değilmişsin gibi
Kollarına düşünce, dudaklarıma yapışınca kurtulamayan ben değilmişim gibi
Döndün işte olsa da bir yabancı gibi
İşte karşımda duruyorsun fakir çocukların uçurtmalarında yaşadığımız bu karanlık gecede. Ağaçların arasından sızan mahçup ayışığı yorgun bedenini okşuyor. Yanımda olmasanda görüyorum seni bu gece. Belki yanımda olmasanda seni görebildiğim için seviyorum seni böyle körükörüne bir tutkuyla.
Nedeni ne olursa olsun sen benim hayatıma sağanak yağmurlardan sonra açan parlak bir güneş gibi girdiğinden beri AŞK, birgün biryerlerde beraber olabilme umuduyla yaşamaktır benim için sevgili...
Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm
Bizim de dünyamızda sabah olacak gülüm
Gülüşüne bin kurşun sıksa da ölüm
Korkardı gökkuşaklarından ölesiye..
Uçurtmalara ölesiye tutkun olmasına rağmen….
Yitirmekten korkardı…
Yağmur sonrasında…bir büyü gibi sarmalarlardı gökyüzünü çünkü…
Kaybolacakmışçasına umarsız…
Bazen..
Siyah perdeleri aralanırdı dünya denilen büyük tiyatro sahnesinin…
Dışarıya parlak bir umut huzmesi süzülürdü apansız..
Tanımadığı bir ülkede…
Tanımadığı ve dillerini bir türlü anlayamadığı insanlar arasında dolaşmaktayken…
Birden…
Bir gül rayihası geliyordu burnuna sonra..
Koku duyusunun duyarsızlaşmasından korkarak
Koklamaya kıyamadan…
Issız gönlünün umuda hasretliğine bir kadeh kırmızı şarabı şerefe kaldırırken…
O gül rayihasının bir yalandan ibaret olduğunu vehmediyordu kendine hükmedemeden hemen ardından…
Umudu vaad ediyordu sonra birisi..
Umutsuzluğun umuduyla çılgınca raks eden kızıl saçlı huriler..
Ellerinde tef..
Chigane müziğindeki kemana ayak uyduruyor..
Eteklerini savurarak dans ediyorlardı…
Kıpkırmızı bir ateşin etrafında..
Tango yapar gibi kusursuzca..
Kırmızıydı her yan…
Kıpkırmızı…
Günah kadar…..kırmızı….
Ruhumuzun ağırlığıymış...
Çok farazi göründü gözüme...tartıya arka arkaya her çıkışımızda sonucun birkaç gram oynadığını varsayarsak...inanılması güç..
Twelwe Monkeys
Dikkati yoğunlaştırarak izlemek gereken sürükleyici bir film..
The Minority Report(Azınlık raporu) gibi bir tınısı var...
başrollerde Bruce Willis...
Orta yaş grubunun en yakışıklı adamı ilan edilen George Clooney başrollerde...üstelik de bir pediatri uzmanını canlandırıyor...
Israrla izlemeyi reddettiğim...çünkü empatilerime yenilerek müdahale edicem diye strese girdiğim...(acemi şöforün yanındakinin refleks olarak frene basması gibi) ...ancak zaplama esnasında ilk numaralara kaydettiğimden hep karşıma çıkan...korku filmini izlerken olduğu gibi..^^hem korkarım hem izlerim^^...prensibinin girdabına kapılıp...dizinin büyüleyici etkisinden kurtulamadığım ve son sahneyi bulduğum dizi film....
Babasının hukuk şirketinde çalışan başarılı boşanma avukatı Kate Fox'un profesyonel bir çöpçatana dönüşmesi ile yaşanan ilginç aşk hikayelerini anlatıyor...
Hukuğu sevenler izleyebilir...
85 yaşındaki dedeme hipertansiyon ve diyabeti nedeniyle doktor sigarayı bırakması gerektiğini öğütlemişti...
Bir gün dedemi itinayla bir sigarayı ikiye bölerken yakaladım...daha o zamanlar lisedeyim..doktor olacağım bile şüpheli...
Ne yapıyorsun dede böyle dedim?
^^Doktor sigarayı kes dedi kızım...ben de sigarayı kesiyorum işte^^ diye cevap verdi...:=))
Meğersem adamcağız sigarayı kesememiş..2 ye bölüp kullanmaya devam etmiş...:=))
Sigarayı bırakmak tam bir sorun gerçekten....aynı dert hepimizin başında...
En büyük tavsiyem şu...
Kesmekten önce azaltmakla başlamalı işe...
Mesela ben..çantamda sigara (şimdilerde çikolatalı puro içiyorum,o daha hafif) taşımasam...resmen eksikliğini hissediyorum...ama nedir..günde bir tane içiyorum..bilemedin iki....
Çevremdeki herkes bu yöntemle sigarayı bıraktı....ben dahil...
Şimdi hepimiz sigara içiyoruz..ewet ama kendimizi kısıtlamadan...
Mesela ben iş ortamında..muhabbet esnasında...okey felan oynarken ve türk kahvesinin yanında severim....onları kesmedim.. ama eve gelince paket çantadan çıkmıyor...
Kesmeyi(azaltmayı diyelim daha güzel olur) düşünenlere içten başarılar...
sabah üst katta tadilat vardı..
çekiç seslerinden dolayı kafam kazan gibi uyandım..
duşumu aldım
biraz Tv de zap yaparken işlenmemiş buğdaydan yapılan Nestle Nesfit Meyveli yedim yarım bardak sütle...
Saat 12 sularında kanal 7'de Red Kit çıkıyor...çok severim...milliyet çocuk dergisinden kalma eski bir alışkanlığım...onu izledim biraz...
Pc başına geldim sonra..
Fark ettim de sabahki kıbrıs kahvemi içmemişim...hemen kahve arası veriyim...
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
gözyaşı
11.06.2005 - 13:33Döndün işte alabildiğine muhtaç,utangaç, bir o kadar çaresiz, ıslak
O sarmaşık sarmalarının sahibi sen değilmişsin gibi
Kollarına düşünce, dudaklarıma yapışınca kurtulamayan ben değilmişim gibi
Döndün işte olsa da bir yabancı gibi
'Şimdi topla gözyaşlarını kaldırımlardan
Gitmeliyiz ıslık çalarak YALNIZLIĞIMDAN...'
gül
11.06.2005 - 13:30İşte karşımda duruyorsun fakir çocukların uçurtmalarında yaşadığımız bu karanlık gecede. Ağaçların arasından sızan mahçup ayışığı yorgun bedenini okşuyor. Yanımda olmasanda görüyorum seni bu gece. Belki yanımda olmasanda seni görebildiğim için seviyorum seni böyle körükörüne bir tutkuyla.
Nedeni ne olursa olsun sen benim hayatıma sağanak yağmurlardan sonra açan parlak bir güneş gibi girdiğinden beri AŞK, birgün biryerlerde beraber olabilme umuduyla yaşamaktır benim için sevgili...
Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm
Bizim de dünyamızda sabah olacak gülüm
Gülüşüne bin kurşun sıksa da ölüm
^^Unutma, umuda kurşun işlemez GÜLÜM...^^
gül
11.06.2005 - 13:28Korkardı gökkuşaklarından ölesiye..
Uçurtmalara ölesiye tutkun olmasına rağmen….
Yitirmekten korkardı…
Yağmur sonrasında…bir büyü gibi sarmalarlardı gökyüzünü çünkü…
Kaybolacakmışçasına umarsız…
Bazen..
Siyah perdeleri aralanırdı dünya denilen büyük tiyatro sahnesinin…
Dışarıya parlak bir umut huzmesi süzülürdü apansız..
Tanımadığı bir ülkede…
Tanımadığı ve dillerini bir türlü anlayamadığı insanlar arasında dolaşmaktayken…
Birden…
Bir gül rayihası geliyordu burnuna sonra..
Koku duyusunun duyarsızlaşmasından korkarak
Koklamaya kıyamadan…
Issız gönlünün umuda hasretliğine bir kadeh kırmızı şarabı şerefe kaldırırken…
O gül rayihasının bir yalandan ibaret olduğunu vehmediyordu kendine hükmedemeden hemen ardından…
Umudu vaad ediyordu sonra birisi..
Umutsuzluğun umuduyla çılgınca raks eden kızıl saçlı huriler..
Ellerinde tef..
Chigane müziğindeki kemana ayak uyduruyor..
Eteklerini savurarak dans ediyorlardı…
Kıpkırmızı bir ateşin etrafında..
Tango yapar gibi kusursuzca..
Kırmızıydı her yan…
Kıpkırmızı…
Günah kadar…..kırmızı….
Ve güzel…
Flame….
27,12,04
my number one
11.06.2005 - 13:17Horon tepilerek alınan birincilik...
my number one
11.06.2005 - 13:16Helena Paparaziou
90 60 90
10.06.2005 - 21:05erkeklerde 1.85 boy....85 kilo...
21 gram
10.06.2005 - 21:04Ruhumuzun ağırlığıymış...
Çok farazi göründü gözüme...tartıya arka arkaya her çıkışımızda sonucun birkaç gram oynadığını varsayarsak...inanılması güç..
2,7 saniye
10.06.2005 - 21:01Araf'ta....Gail'in boğaz köprüsünden atladıktan sonra denize ulaşana kadar geçen süreydi..
Ah...hala finalin şokundayım...pencerelerim açık kaldı....
Hatta tam o esnada Elif Şafak ^^Araf'ı^^ Avrupa ve Anadolu yakası arasında kalmak olarak tanımlar...
18.yaş
10.06.2005 - 20:59reşit olma yaşı..
ben ondan çok meşru koşullarda makyaj yapmama izin çıktıgına sevinmiştim...:=))
12 maymun
10.06.2005 - 20:57Twelwe Monkeys
Dikkati yoğunlaştırarak izlemek gereken sürükleyici bir film..
The Minority Report(Azınlık raporu) gibi bir tınısı var...
başrollerde Bruce Willis...
12 ada
10.06.2005 - 20:55Ertelenen ve kısmet olmayan fethiye...kaş..kalkan..patara turu dahilindeydi....tekneyle gezecektik 12 adaları...
O taraflarda bir yerlerde....
CNBC-e
10.06.2005 - 20:42ER..(Emergency) ..
Orta yaş grubunun en yakışıklı adamı ilan edilen George Clooney başrollerde...üstelik de bir pediatri uzmanını canlandırıyor...
Israrla izlemeyi reddettiğim...çünkü empatilerime yenilerek müdahale edicem diye strese girdiğim...(acemi şöforün yanındakinin refleks olarak frene basması gibi) ...ancak zaplama esnasında ilk numaralara kaydettiğimden hep karşıma çıkan...korku filmini izlerken olduğu gibi..^^hem korkarım hem izlerim^^...prensibinin girdabına kapılıp...dizinin büyüleyici etkisinden kurtulamadığım ve son sahneyi bulduğum dizi film....
star wars
10.06.2005 - 20:35Nöbet ertesiydi....
closer
10.06.2005 - 20:32Close To You
Why do birds suddenly appear
Neden kuşlar aniden belirirler
Every time you are near?
Sen yanımda olduğun zaman
Just like me, they long to be…Close to you.
Tıpkı benim gibi..Onlar da senin yanında olmayı özlerler…
Why do stars fall down from the sky
Neden yıldızlar..gökyüzünden aşağı düşerler
Every time you walk by?
Sen yürüyüp gittiğin zaman…
Just like me, they long to be….Close to you.
Tıpkı benim gibi..Onlar da senin yanında olmayı özlerler
On the day that you were born
Tam da doğduğun gün
The angels got together
Melekler bir araya geldiler
And decided to create a dream come true
Ve bir rüyanın gerçek olmasını yaratmaya karar verdiler..
So they sprinkled moon dust in your hair of gold
Bu yüzden…senin altın saçlarının üzerine ay tozu serptiler
And starlight in your eyes of blue.
Ve mavi gözlerinin üzerine yıldızların ışığını…
That is why all the girls in town
İşte bu yüzden…şehirdeki bütün kızlar…
Follow you all around.
Senin peşinden koşarlar…
Just like me, they long to be…Close to you.
Tıpkı benim gibi..Onlar da senin yanında olmayı özlerler..
güzel
10.06.2005 - 20:29ben güzele güzel demem
güzel benim olmayınca...
sinir
10.06.2005 - 20:23anxiety...anksiyete....
arada kalmak
10.06.2005 - 14:49aşk üçgeninde arada kaldıysan...vay haline...
arada kalmak
10.06.2005 - 14:46Ediyle Büdü söylerler o şarkıyı...
^^Arada kaldım...Tam arada...^^
CNBC-e
10.06.2005 - 14:37Miss Match...
Babasının hukuk şirketinde çalışan başarılı boşanma avukatı Kate Fox'un profesyonel bir çöpçatana dönüşmesi ile yaşanan ilginç aşk hikayelerini anlatıyor...
Hukuğu sevenler izleyebilir...
dejavu
10.06.2005 - 14:32'çok eskiden yaşadım bu anı ben'
dersiniz şaşkınlık içinde.
ilk girdiğiniz bir ev, bir merdiven,
birden güneş vuran pencere,
ve tam sırasında tren düdüğü...
işte böyle gelmişti siz dünyada
değilken bir gün öğle üstü
bu renklerle bu sesler bir araya.
yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
sanmam, biz de bir sestik belki
birileri için yıllar önceki
şaşırtıcı karşılaşmada.
Melih Cevdet Anday
sigara
10.06.2005 - 13:3685 yaşındaki dedeme hipertansiyon ve diyabeti nedeniyle doktor sigarayı bırakması gerektiğini öğütlemişti...
Bir gün dedemi itinayla bir sigarayı ikiye bölerken yakaladım...daha o zamanlar lisedeyim..doktor olacağım bile şüpheli...
Ne yapıyorsun dede böyle dedim?
^^Doktor sigarayı kes dedi kızım...ben de sigarayı kesiyorum işte^^ diye cevap verdi...:=))
Meğersem adamcağız sigarayı kesememiş..2 ye bölüp kullanmaya devam etmiş...:=))
Sigarayı bırakmak tam bir sorun gerçekten....aynı dert hepimizin başında...
En büyük tavsiyem şu...
Kesmekten önce azaltmakla başlamalı işe...
Mesela ben..çantamda sigara (şimdilerde çikolatalı puro içiyorum,o daha hafif) taşımasam...resmen eksikliğini hissediyorum...ama nedir..günde bir tane içiyorum..bilemedin iki....
Çevremdeki herkes bu yöntemle sigarayı bıraktı....ben dahil...
Şimdi hepimiz sigara içiyoruz..ewet ama kendimizi kısıtlamadan...
Mesela ben iş ortamında..muhabbet esnasında...okey felan oynarken ve türk kahvesinin yanında severim....onları kesmedim.. ama eve gelince paket çantadan çıkmıyor...
Kesmeyi(azaltmayı diyelim daha güzel olur) düşünenlere içten başarılar...
bu sabah
10.06.2005 - 13:19sabah üst katta tadilat vardı..
çekiç seslerinden dolayı kafam kazan gibi uyandım..
duşumu aldım
biraz Tv de zap yaparken işlenmemiş buğdaydan yapılan Nestle Nesfit Meyveli yedim yarım bardak sütle...
Saat 12 sularında kanal 7'de Red Kit çıkıyor...çok severim...milliyet çocuk dergisinden kalma eski bir alışkanlığım...onu izledim biraz...
Pc başına geldim sonra..
Fark ettim de sabahki kıbrıs kahvemi içmemişim...hemen kahve arası veriyim...
elmas
10.06.2005 - 02:38sıradan bir taş...
nasıl milyarlarla ölçülür değeri anlaşılmaz..
oysaki bir gülücük...ömre bedel değil midir?
sinir
10.06.2005 - 02:35neuron..
rejerene olmayan tek hücredir..
Ör.beyin ve medulla spinalis....
Toplam 2464 mesaj bulundu