............
ona yolu tarif etmeme kızardı çoğu zaman...
o küçük yeşil patikayı izle derdim...
o patikanın bittiği yerde...
bacasından sevimli dumanlar çıkan şömineli o küçük dağ evini....o küçük hanı göreceksin....
ve kapının önünde durup karşıya baktığında
sağında ve solunda minik elli menekşeler ve mağrur bakışlı güller duracak...
karşında deniz ve gökyüzü...
ufuk çizgisi olacak sana ayırımını hatırlatan mavinin sadece...
çünkü her yer biteviye ^^mavî^^ olacak....
......
eternal
rengarenk ve kokulu...
gördüğümde kendimi satın almaktan durduramadığım özel şeylerden biri..
hemen öncesinde kokulu ve orijinal şekilli mumlar ve tütsüler gelir...
Nerde o? Hep bunu soruyorum
kaybolduğunda gözlerin.
Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
geliyorsun sen, bir esintisin
şeftali ağaçlarından uçan.
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil,
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel,
üzgün, müthiş,
bayraklarla donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz.
Belki de benimki beyhude kulaç atmakta olan bir denizcinin karaya ulaşma çabasıydı..
Kumsal aslında çok uzaklardaydı...
Yorgun ruhumun dinlenebileceği karayı da görmek istediğim için beynimin tuhaf bir yanılsamayı algılaması gibi algılamıştım belki...
Minik dudaklarında buruk bir acı saklardı Sevgi-li Sevgi….
Üç ay olmuştu hastaneye ilk girdiği günden beri…Karaciğeri ve dalağı büyük olduğu için ileri tetkik amacıyla yatırılmıştı…
Hiç bu kadar güzel bir kız çocuğu görmedim ömrümce…
Servisin göz bebeği…maskotu….
Daha bölüm değiştirmeden önce farklı bir bölümdeyken onu her yemekhaneye gidişimde görür…başını okşar…minik bir gülücük fırlatır..el sallardım….aşıktım ona….:=))
Hep merak konusuydu benim için…koridorda oynayan bu şirin ve küçük kız çocuğu kimdi?
Onu gördükçe bütün doktor arkadaşların…en gencimizin bile…^^Ahhh..keşke böyle bir kızım olsaydı^^.. sözcükleri dükülürdü dudaklarından…
3 yaşındaydı…
Ama minik bir genç bayan edasıyla cevaplardı soruları…büyümüş de küçülmüş lafı Sevgi’ye bakarak yazılmış olmalıydı…
Yanına her uğrayışımda elinde tuttuğu minik pembe tokalardan birini saçlarıma takmaya uğraşır…beceremeyince kendi saçına takmaya karar verirdi derin bir iç geçirerek…Sonra saçlarımı saçlarına yaklaştırır…omuzlarına döker….^^bak benim saçlarım seninkilerden uzun oldu^^.. derdi zafer edasıyla…
Yatağından çok ortada durmakta olan masanın üzerinde uyumayı severdi…
Giydiği her kıyafet biribiriyle uyumlu olsun ister…boyuna bakmadan inatçı ifadelerle günde birkaç kez kıyafetini değiştirirdi…Kıyafetlerin geneli pembeydi…patikleri bile uyumlu olsun diye pembe yapılmıştı….
Pembe bir bebeğe ancak bu kadar çok yakışırdı….şeker pembesi bir kızdı o da nasılsa…:=))
Vizit saatlerinde masanın etrafına tanı ve tedaviler veya bir seminer tartışılacağında doktorların ve klinik şefinin yanına oturmasına izin verilen tek çocuktu…servisin miniğiydi çünkü…arada kendine hakim olamayarak esnemeye başlar…sonra toparlanırdı…minik başını kollarının arasına alır…bizleri ilgiyle dinlerdi…söz verilse fikir beyan edecek sanırdınız..:=))
Ziyaret saatinde koşarak uçarcasına koridorun sonundaki babasına sıkıca sarılır..kucağına atlardı…
^^Love Story^^ filminin kumsaldaki buluşma sahnesini izlercesine dolardı gözlerim…bırakırdım gözyaşlarımı ….yuvarlansındı…
Bir buluşma sahnesi ancak bu kadar güzel ve bu kadar dokunaklı olabilirdi çünkü…
Öğle arasıydı…
Klasik günlük konferansı dinlemeye gitmiştim elimde sütlü nescafe dolu siyah kupamı alarak….
En önden hocaların ve servis şefi olan uzmanların cenabından bir kağıt uzatıldı elden ele…Üzerinde Sevgi nin adı yazılıydı….
Yanımda oturmakta olan doktor arkadaşın eline verdim….
Dikkatle açtı kağıdı…
Okudu…
Gözyaşları bir nehir gibi akmaya başladı kızcağazın…
Ne oldu Çiğdem.? ..İyi misin güzelim..? .diye sordum…
^^Oku Selin^^… dedi….uzattı…Sevgi’nin karaciğer biopsisi sonuçlanmıştı…
Artık üç aylık tetkikin sonucu gelmiş…elimdeki kağıt parçasında duruyordu….
Üzerinde Sevgi’nin tanısı yazılıydı…..
Glikojen Depo Hastalığı Tip I(Von Gierke) ….
Arkadaşımın gözlerine baktım…
Gözlerimden süzülen iki damla yaşı gizlemeye çalışarak…
İçimden Sevgili Sevgi….Sevgilim Sevgi….Sevgilimiz…SEVGİ…için….
Dua ettim…
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
patika
03.07.2005 - 16:20............
ona yolu tarif etmeme kızardı çoğu zaman...
o küçük yeşil patikayı izle derdim...
o patikanın bittiği yerde...
bacasından sevimli dumanlar çıkan şömineli o küçük dağ evini....o küçük hanı göreceksin....
ve kapının önünde durup karşıya baktığında
sağında ve solunda minik elli menekşeler ve mağrur bakışlı güller duracak...
karşında deniz ve gökyüzü...
ufuk çizgisi olacak sana ayırımını hatırlatan mavinin sadece...
çünkü her yer biteviye ^^mavî^^ olacak....
......
eternal
daha
03.07.2005 - 16:19açgözlülerin büyük lafı...
istemem
03.07.2005 - 16:17...yan cebime koy...
hemostasis
03.07.2005 - 16:15Hemostaz, tıpta kan kaybının önlenmesi ve kanamanın durdurulması olarak tanımlanabilir.
Hemostazı sağlayan mekanizmalar:
1.Kan kaybının önlenmesi amacıyla:
-Damarların yapısal bütünlüğünün sağlanması
-Trombosit fonksiyonlarının yerine getirilmesi
2.Kanamanın durdurulması amacıyla:
-Damar yapılarda reaksiyonel değişikliklerin (vazokonstüriksiyon gibi) oluşması
-Trombosit pıhtının meydana gelmesi...ve
-Kanın koagülasyonu'dur.
Hot Dog
03.07.2005 - 02:02sosis..
demedim mi?
02.07.2005 - 00:22http://www.okyanusum.com/sound.swf
mükemmel bir tını dinlemek istiyorsanız..
demedim mi?
02.07.2005 - 00:21^^Demedim mi, deme demedim mi
Günül sana söylemedim mi
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden yaşlar akar
Demedim mi, deme demedim mi
Gönül aşık...söylemedim mi....^^
unisex isimler
02.07.2005 - 00:16ufuk..
unisex isimler
02.07.2005 - 00:16evren..
çin lokantaları
01.07.2005 - 10:05pekin ördeği..
kızarmış muz..
ve fal kurabiyeleri..
ölüm
01.07.2005 - 05:19......varken ben yokum
ben varken..ölüm yok...
spermli inek
01.07.2005 - 05:18hermafrodit...
en kötü günümüz böyle olsun
01.07.2005 - 05:17bir şişe kırmızı şarabın dibini bulduktan sonra söylenecek ilk cümlelerden biri...
kurutulmuş çiçek
01.07.2005 - 05:15rengarenk ve kokulu...
gördüğümde kendimi satın almaktan durduramadığım özel şeylerden biri..
hemen öncesinde kokulu ve orijinal şekilli mumlar ve tütsüler gelir...
macaulay culkin
01.07.2005 - 05:13Home Alone..^^Evde tek başına^^..serisi filmler..
Dirty dancing
30.06.2005 - 20:56Patrick Swayze
Jeniffer Grey
Kazanova bir dans öğretmeniyle..liseli bir genç kızın(Baby) bir yaz macerası....
Bir dans yarışmasına hazırlanıyorlar..ve sonuç muhteşem...
nerdesin
29.06.2005 - 22:57Nerde o? Hep bunu soruyorum
kaybolduğunda gözlerin.
Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
geliyorsun sen, bir esintisin
şeftali ağaçlarından uçan.
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil,
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel,
üzgün, müthiş,
bayraklarla donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz.
Pablo Neruda/Aşk
aşk
29.06.2005 - 22:56Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.
Hiç düşündün mü belkiyi
Belki, eline en yakışan takı benim elim.
Belki de en belli olacak yalan, benim söylediğim...
Belki sen ve belki ben...
Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan
bir beyaz tutsaklık...
İnsan kendine iltica edebilir mi?
Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri..
Ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı.
Y. ERDOĞAN
zaman
29.06.2005 - 22:54Zaman durdu sanki
Beklerken seni
Ben bir tek sevgiye bağladım kalbimi...
belki
29.06.2005 - 22:52Belki de benimki beyhude kulaç atmakta olan bir denizcinin karaya ulaşma çabasıydı..
Kumsal aslında çok uzaklardaydı...
Yorgun ruhumun dinlenebileceği karayı da görmek istediğim için beynimin tuhaf bir yanılsamayı algılaması gibi algılamıştım belki...
yermek
29.06.2005 - 14:23kötü niyetli eleştirisel yaklaşım..
ikarus
29.06.2005 - 02:01güney kıbrıs rum kesiminde larnaka yakınındaki devasa aquaparklardan birinin adı...
uyku
29.06.2005 - 01:52Yarı ölüm gibi beni koynuna çağıran..
sevgi
29.06.2005 - 01:48S E V G İ -L İ ^^SEVGİ^^……
Minik dudaklarında buruk bir acı saklardı Sevgi-li Sevgi….
Üç ay olmuştu hastaneye ilk girdiği günden beri…Karaciğeri ve dalağı büyük olduğu için ileri tetkik amacıyla yatırılmıştı…
Hiç bu kadar güzel bir kız çocuğu görmedim ömrümce…
Servisin göz bebeği…maskotu….
Daha bölüm değiştirmeden önce farklı bir bölümdeyken onu her yemekhaneye gidişimde görür…başını okşar…minik bir gülücük fırlatır..el sallardım….aşıktım ona….:=))
Hep merak konusuydu benim için…koridorda oynayan bu şirin ve küçük kız çocuğu kimdi?
Onu gördükçe bütün doktor arkadaşların…en gencimizin bile…^^Ahhh..keşke böyle bir kızım olsaydı^^.. sözcükleri dükülürdü dudaklarından…
3 yaşındaydı…
Ama minik bir genç bayan edasıyla cevaplardı soruları…büyümüş de küçülmüş lafı Sevgi’ye bakarak yazılmış olmalıydı…
Yanına her uğrayışımda elinde tuttuğu minik pembe tokalardan birini saçlarıma takmaya uğraşır…beceremeyince kendi saçına takmaya karar verirdi derin bir iç geçirerek…Sonra saçlarımı saçlarına yaklaştırır…omuzlarına döker….^^bak benim saçlarım seninkilerden uzun oldu^^.. derdi zafer edasıyla…
Yatağından çok ortada durmakta olan masanın üzerinde uyumayı severdi…
Giydiği her kıyafet biribiriyle uyumlu olsun ister…boyuna bakmadan inatçı ifadelerle günde birkaç kez kıyafetini değiştirirdi…Kıyafetlerin geneli pembeydi…patikleri bile uyumlu olsun diye pembe yapılmıştı….
Pembe bir bebeğe ancak bu kadar çok yakışırdı….şeker pembesi bir kızdı o da nasılsa…:=))
Vizit saatlerinde masanın etrafına tanı ve tedaviler veya bir seminer tartışılacağında doktorların ve klinik şefinin yanına oturmasına izin verilen tek çocuktu…servisin miniğiydi çünkü…arada kendine hakim olamayarak esnemeye başlar…sonra toparlanırdı…minik başını kollarının arasına alır…bizleri ilgiyle dinlerdi…söz verilse fikir beyan edecek sanırdınız..:=))
Ziyaret saatinde koşarak uçarcasına koridorun sonundaki babasına sıkıca sarılır..kucağına atlardı…
^^Love Story^^ filminin kumsaldaki buluşma sahnesini izlercesine dolardı gözlerim…bırakırdım gözyaşlarımı ….yuvarlansındı…
Bir buluşma sahnesi ancak bu kadar güzel ve bu kadar dokunaklı olabilirdi çünkü…
Öğle arasıydı…
Klasik günlük konferansı dinlemeye gitmiştim elimde sütlü nescafe dolu siyah kupamı alarak….
En önden hocaların ve servis şefi olan uzmanların cenabından bir kağıt uzatıldı elden ele…Üzerinde Sevgi nin adı yazılıydı….
Yanımda oturmakta olan doktor arkadaşın eline verdim….
Dikkatle açtı kağıdı…
Okudu…
Gözyaşları bir nehir gibi akmaya başladı kızcağazın…
Ne oldu Çiğdem.? ..İyi misin güzelim..? .diye sordum…
^^Oku Selin^^… dedi….uzattı…Sevgi’nin karaciğer biopsisi sonuçlanmıştı…
Artık üç aylık tetkikin sonucu gelmiş…elimdeki kağıt parçasında duruyordu….
Üzerinde Sevgi’nin tanısı yazılıydı…..
Glikojen Depo Hastalığı Tip I(Von Gierke) ….
Arkadaşımın gözlerine baktım…
Gözlerimden süzülen iki damla yaşı gizlemeye çalışarak…
İçimden Sevgili Sevgi….Sevgilim Sevgi….Sevgilimiz…SEVGİ…için….
Dua ettim…
Neden tanrım?
İsyan etmiyorum…Edemiyorum….
Ama NEDEN? ? ? ? ?
Eternalflame
Toplam 2464 mesaj bulundu