Birşeyler yapsak diyorum, daha önce hiç yap(a) madığımız:
Sabaha karşı bir teras katında şarap içsek mesela… Bir akşam film izlesek, sinemada değil ama, yumuşacık bir koltukta koyun koyuna. VİVALDİ dinlesek birlikte, gürültü, patırtı ortasında.
Birşeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Ağlasak birbirimize sarılıp ya da gülsek saçma sapan şeylere. Luna parka gidip balon uçursak gökyüzüne. Adını bilmediğimiz kentlerde, adını bilmediğimiz insanlara aşkı öğretsek…
Bir şeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Bir deniz kasabasında tüketsek ömrümüzün geri kalanını. Kıyılarda çakıl taşları, deniz kabukları toplasak, deniz yıldızlarının kollarını koparıp, sonra da saatlerce yenilenmesini beklesek… Kabukları kulaklarımıza dayayıp rüzgârın çığlığını dinlesek… Kumdan saraylar yapıp, o saraylarda yaşasak. Bir bilet alsak yakın bir kente ama çok uzaklara gitsek, gidebilsek mesela…
Birşeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Orman olacak kadar ağaç diksek, kısır dağların eteklerine avuç avuç su taşıyarak göl yapsak. Bir gece bitkin düşünceye kadar sevişip uyusak, düşler görsek rengarenk, onları hayra yorsak, ertesi sabah birlikte uyansak sevişmenin kekremsi tadıyla. Bir şeyler olsak seninle; çocuklara anlatılacak bir masal, bir gitara nota, bir bahçeye çiçek, bir ağıza çığlık, bir düşman yüreğine sevgi, bir mektup olsak mesela, bir film, bir sergide fotoğraf, tuvalde keşfedilmemiş bir renk, kalın bir kitapta ön yazı olsak diyorum....
Sevgilim canım yandı çok
Hayat yüzünden.... senin suçun yok
Ben öğretilenlere hiç karşı koymazdım.... hayır demezdim
Adanmış aşklar yaşar hep.... ölürüm derdim... ama ölmezdim
Şimdi başka bahar.... gönül gün ışığı gördü
Şimdi aşklar kadar.... kalp kendine döndü
Hadi gel yeniden buluşalım... Kalbim, bir daha barışalım seninle
Küsmeyelim hayata asla.......Hadi gel anlaşalım
Her insan biraz romandır.....kahramandır biraz yalandır
Gün gelir anlar ki en çok harcadığı şey..... ah zamandır
Vakit tamam yollara düştüm.....Elbet benim de hikayem vardır
Şimdi başka bahar.... gönül gün ışığı gördü
Şimdi aşklar kadar.... kalp kendine döndü...
beni çok düşündürmüştür bu hikaye....
bir gün adamın biri doktora gider..depresif bitmiş bir halde...hayattan yorgun yıkılmış bir edayla...der ki...doktor bey...o kadar mutsuzum ki....hayatta hiçbir şey bana zevk vermiyor...inanın ki bazen kendimi öldürmek istiyorum...yok mu bunun bir çaresi? ? ? ?
doktor cevap verir....
klinikten çıkınca tam karşıda kurulmuş bir sirk çadırı var...ve orada her gece gösteri yapan bir palyaço var....o kadar gülünç ve o kadar umut ve mutluluk dolu ki...onu izleyin...o showdan sonra iyileşeceğinize eminim....
adam cevap verir:
^^ben o sirk çadırındaki palyaçoyum....! ! ! ! ..^^
hava limanlarını ömür törpüsü haline dönüştüren gecikme....
hemen çanta açılır..içinde o an okunmakta olan favourite kitap çıkarılır..
mümkünse çay kahve gibi sıcak birşeyler alınır..
etraftaki kişilerle durum değerlendirmesi yapılır..
niye yanımda lop top yok diye hayıflanılır...
soğukkanlı olmaya çalışarak ve iniş anındaki mutluluk hayal edilerek beklenilir...
Gök gürlüyordu.
Sessiz bir ışık yükseliyordu karşıki dağların ardından.
Güneş demeye bin şahit isterdi.
Yazmak istiyordu.
Ağlamak istediği kadar çok.
Tutuklu kelimelerinin zincirlerini çözdü.
Paslıydı anahtarlar…anahtarlar....kilitlere mahpus…dönmüyordu…
Şu an bir bebek doğuyor dünyaya diye düşündü…ve bir anne yüzündeki gülümseyiş eşlik ediyordu scenario’ya….
Bardağın dolu tarafına bakmak istiyordu artık..
Her zamankinden daha çok….
Nazımın dizeleri yankılanıyordu arka planda…
^^……Bugün Pazar..bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar…
Şu anda ne düşmek dalgalara…ne memleket..ne de karım…
Toprak güneş ve ben…bahtiyarım…^^…diyordu…
Uzaklardan… huzur ve huşu ile… dinlendirici bir müzik sesi geliyordu..
^^All that remains.. is a piano which plays^^…tınıları rüzgarın haşin uğultusuna karışıyordu…
Bütün karmaşıklığı dünyanın..
Ve düzeni karmaşıklığın…
Hüküm sürmekteydi dünya mekanlarında umarsız…
Ruhundaysa.. yüreğine yağan kara rağmen durduramadığı bir sevgi dominosu sürüp gidiyordu bir yandan…taşlar… bir fiskeyle devrilmeye hazır… önünde bekliyordu….
Bir girdaptan çıkmaya çalışıyorum okyanusun ortasında biryerlerde....dışarı doğru yüzdükçe o beni içine doğru çekip duruyor......
Ben inatla karaya doğru yüzmeye devam ediyorum...
Bazen karşıma küçük bir sal çıkıyor tutunup karaya ulaştıracak...kulaç atmama yardım ediyor...dinleniyorum....nefes alıyorum...
Ama o sal umut etmeye devam edeceğim kadar küçük...ondan büyük değil...zaten büyük olmasına da ben izin vermiyorum...
Bazen Robinson'u adadan kurtarmaya gelmiş misali bir vapur duruyor yanımda...
bu sefer de ben vapura binmek istemiyorum....
Korkuyorum....
......ben....
eser fırtına olurum…
kalplerde kök salmış her ne varsa siler süpürürüm
sevdim mi, ufuklar ayağının dibindedir
sevdim mi, göğe uzanır elin
bulutlar bir altında bir üstündedir
güneşin patlamaları vurur nabızlarında
güneşten daha aydınlık olur yüreğin
ve sonra tufan olur, sunduğum güneşleri söndürürüm
ben deli kelebekler mevsiminde çıktım yumurtadan
kaplumbağalar yolculuğu nedir bilirim
dilini bilmediğim mahlukatla yoldaşlık
özünü görmediğim canan ile yarenlik öğrendim
ve amma, insan, dem tutmayan bir ıtırlı sudur
ölümün kıyısı nice keskin bilirim
ötesini gördüm, dönüp baktım
çocuklarıın gözlerinde gidişimin kezzap tomurcuklarına kıyamadım
buradayım
sağlam toprakların tapularını saklayan insanları arasında
ben yurtsuz bir yürüyüş coşkusuyum
evini burada kurmuş ankebutlar sürgünü
toprağım yok
uçurumun dudağında öyle hükmedildim
......ben....
...........her tende kendi yürüyüşünün yol arkadaşıyım..
bekle beni, belki de gelmeyeceğimi bilerek
bekle beni, gelmesem de
gelişimi düşleyerek
beni öyle bekle işte
beklediğini bile bilmeyerek
ben oluncaya dek
bende ölecek
bende bitecek
ben deyince
ben değince yeniden yeşerecek
bir tohum gibi büzülerek bekle beni
sana hüzünlerinden gelirim belki de
sana unutuşundan sokulurum bir gün ansızın
birgün olmasın dudağında
yüreğin bekleyişinde durmuş bir saat gibi
gün olup ben seni gördükçe gece
iki kez doğru vakti göstererek
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
vivaldi
04.03.2006 - 11:14Birşeyler yapsak diyorum, daha önce hiç yap(a) madığımız:
Sabaha karşı bir teras katında şarap içsek mesela… Bir akşam film izlesek, sinemada değil ama, yumuşacık bir koltukta koyun koyuna. VİVALDİ dinlesek birlikte, gürültü, patırtı ortasında.
Birşeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Ağlasak birbirimize sarılıp ya da gülsek saçma sapan şeylere. Luna parka gidip balon uçursak gökyüzüne. Adını bilmediğimiz kentlerde, adını bilmediğimiz insanlara aşkı öğretsek…
Bir şeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Bir deniz kasabasında tüketsek ömrümüzün geri kalanını. Kıyılarda çakıl taşları, deniz kabukları toplasak, deniz yıldızlarının kollarını koparıp, sonra da saatlerce yenilenmesini beklesek… Kabukları kulaklarımıza dayayıp rüzgârın çığlığını dinlesek… Kumdan saraylar yapıp, o saraylarda yaşasak. Bir bilet alsak yakın bir kente ama çok uzaklara gitsek, gidebilsek mesela…
Birşeyler yapsak diyorum daha önce yap(a) madığımız:
Orman olacak kadar ağaç diksek, kısır dağların eteklerine avuç avuç su taşıyarak göl yapsak. Bir gece bitkin düşünceye kadar sevişip uyusak, düşler görsek rengarenk, onları hayra yorsak, ertesi sabah birlikte uyansak sevişmenin kekremsi tadıyla. Bir şeyler olsak seninle; çocuklara anlatılacak bir masal, bir gitara nota, bir bahçeye çiçek, bir ağıza çığlık, bir düşman yüreğine sevgi, bir mektup olsak mesela, bir film, bir sergide fotoğraf, tuvalde keşfedilmemiş bir renk, kalın bir kitapta ön yazı olsak diyorum....
obsesyon
04.03.2006 - 11:11Efsanelere, edebi bir çok esere konu olmuş olan saplantı hastalığı en çarpıcı ve meşhur örneğini Shakespeare’in Macbeth adlı eserinde bulmuştur.
Lady Macbeth’in etkisiyle kocası Macbeth, Kral Duncan’ı öldürür ve L. Macbeth’de bir el yıkama hastalığı başlar.
“Arabistan’ın bütün parfümleri getirilse bu elin kirleri temizlenemez” der ve ellerini yıkamaya devam eder.
Hayat kurtaran şarkılar
04.03.2006 - 11:06Sevgilim canım yandı çok
Hayat yüzünden.... senin suçun yok
Ben öğretilenlere hiç karşı koymazdım.... hayır demezdim
Adanmış aşklar yaşar hep.... ölürüm derdim... ama ölmezdim
Şimdi başka bahar.... gönül gün ışığı gördü
Şimdi aşklar kadar.... kalp kendine döndü
Hadi gel yeniden buluşalım... Kalbim, bir daha barışalım seninle
Küsmeyelim hayata asla.......Hadi gel anlaşalım
Her insan biraz romandır.....kahramandır biraz yalandır
Gün gelir anlar ki en çok harcadığı şey..... ah zamandır
Vakit tamam yollara düştüm.....Elbet benim de hikayem vardır
Şimdi başka bahar.... gönül gün ışığı gördü
Şimdi aşklar kadar.... kalp kendine döndü...
aşk
04.03.2006 - 11:04Özlemim....gel artık....
Kurtar bu zavallı ruhumu zalimlerin elinden....
Elimden tut...ve mavi ummanlara götür beni....
Yeşil ormanlara götür...
Gökkuşaklarını göster bana....
Göster ki...
Artık üşümesin yüreğim....
Ağlamasın gözlerim.....
Varlığınla....can ver bana......
O kadar ki....
Ana rahmine dönen kalbimden...
Bir bebek doğsun dünyaya...
Ve o bebeğin adı....AŞK....olsun....
eternalflame
silikon
04.03.2006 - 10:50içini dışına döndürerek kekin çabucak çıkmasını sağlayan şekilli kek kalıpları muhteşem..
-50 - 250 derece arasında dayanabiliyor..
palyaço
04.03.2006 - 00:24beni çok düşündürmüştür bu hikaye....
bir gün adamın biri doktora gider..depresif bitmiş bir halde...hayattan yorgun yıkılmış bir edayla...der ki...doktor bey...o kadar mutsuzum ki....hayatta hiçbir şey bana zevk vermiyor...inanın ki bazen kendimi öldürmek istiyorum...yok mu bunun bir çaresi? ? ? ?
doktor cevap verir....
klinikten çıkınca tam karşıda kurulmuş bir sirk çadırı var...ve orada her gece gösteri yapan bir palyaço var....o kadar gülünç ve o kadar umut ve mutluluk dolu ki...onu izleyin...o showdan sonra iyileşeceğinize eminim....
adam cevap verir:
^^ben o sirk çadırındaki palyaçoyum....! ! ! ! ..^^
veli
04.03.2006 - 00:20Hacı Bayram-ı Veli...
cücük
04.03.2006 - 00:19M. Ali Erbil'in sunduğu sözde yarışma programında çene üzerindeki küçük sakal parçası kasdediliyor sanırım...
cücük
04.03.2006 - 00:17mersin civarlarında minik civcivlere denir...
yalnızlık ömür boyu
04.03.2006 - 00:16Senle beraber olsak da
Ayrılsak da ölsek de bu yolda
Hep yalnızlık yavrum, yalnızlık ömür boyu
Senle beraber olsak da
Hiç görmesek birbirimizi özlesek
Ömür boyu bağlansak da, sevinsek de üzülsek de
Yalnızlık ömür boyu
Birden sen gelsen aklıma, seni unutsam bazı bazı
Meraklansam gizlice, delice kıskansam seni
Hep yalnızlık var sonunda, yalnızlık ömür boyu
Birden sen gelsen aklıma, seni unutsam bazı bazı
Meraklansam gizlice, delice kıskansam seni
Hep yalnızlık var sonunda, yalnızlık ömür boyu
MFÖ Lyrics
yüzen şehir
04.03.2006 - 00:14Kevin Costner / Waterworld
çilek
04.03.2006 - 00:11Krem şantili çilek...
1.güzel olurdu şimdi.
2.o göründügünden öte bir yaşam felsefesidir.
3.bir süt ürünü ancak bu kadar güzel olabilir.
4.bir meyve ancak bu kadar kusursuz olabilir
5.o moddayım.
şimdi
03.03.2006 - 23:52Şimdi…aykırı sularda…kırık bir tekne gibi.. rüzgarını özlüyorum..
rötar
03.03.2006 - 23:31hava limanlarını ömür törpüsü haline dönüştüren gecikme....
hemen çanta açılır..içinde o an okunmakta olan favourite kitap çıkarılır..
mümkünse çay kahve gibi sıcak birşeyler alınır..
etraftaki kişilerle durum değerlendirmesi yapılır..
niye yanımda lop top yok diye hayıflanılır...
soğukkanlı olmaya çalışarak ve iniş anındaki mutluluk hayal edilerek beklenilir...
ben
03.03.2006 - 23:23ben mi?
dikenleriyle barışık kırmızı bir gül olarak öleceğim....:=))
piano
03.03.2006 - 23:17Gök gürlüyordu.
Sessiz bir ışık yükseliyordu karşıki dağların ardından.
Güneş demeye bin şahit isterdi.
Yazmak istiyordu.
Ağlamak istediği kadar çok.
Tutuklu kelimelerinin zincirlerini çözdü.
Paslıydı anahtarlar…anahtarlar....kilitlere mahpus…dönmüyordu…
Şu an bir bebek doğuyor dünyaya diye düşündü…ve bir anne yüzündeki gülümseyiş eşlik ediyordu scenario’ya….
Bardağın dolu tarafına bakmak istiyordu artık..
Her zamankinden daha çok….
Nazımın dizeleri yankılanıyordu arka planda…
^^……Bugün Pazar..bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar…
Şu anda ne düşmek dalgalara…ne memleket..ne de karım…
Toprak güneş ve ben…bahtiyarım…^^…diyordu…
Uzaklardan… huzur ve huşu ile… dinlendirici bir müzik sesi geliyordu..
^^All that remains.. is a piano which plays^^…tınıları rüzgarın haşin uğultusuna karışıyordu…
Bütün karmaşıklığı dünyanın..
Ve düzeni karmaşıklığın…
Hüküm sürmekteydi dünya mekanlarında umarsız…
Ruhundaysa.. yüreğine yağan kara rağmen durduramadığı bir sevgi dominosu sürüp gidiyordu bir yandan…taşlar… bir fiskeyle devrilmeye hazır… önünde bekliyordu….
Eternalflame
hayat
03.03.2006 - 23:15Bir girdaptan çıkmaya çalışıyorum okyanusun ortasında biryerlerde....dışarı doğru yüzdükçe o beni içine doğru çekip duruyor......
Ben inatla karaya doğru yüzmeye devam ediyorum...
Bazen karşıma küçük bir sal çıkıyor tutunup karaya ulaştıracak...kulaç atmama yardım ediyor...dinleniyorum....nefes alıyorum...
Ama o sal umut etmeye devam edeceğim kadar küçük...ondan büyük değil...zaten büyük olmasına da ben izin vermiyorum...
Bazen Robinson'u adadan kurtarmaya gelmiş misali bir vapur duruyor yanımda...
bu sefer de ben vapura binmek istemiyorum....
Korkuyorum....
Bu ne yaman çelişki demeyin....
Hayat dediğiniz sonsuz bir med cezirdir.....
Eternal/Girdapları yaşamın....
çocuklar
03.03.2006 - 23:09beyaz bir sayfaya bir gökkuşağı resmi yapmaya çalışmak çaba ister..
çaba olmadan....
hiç bir şey olmaz...
hayal
03.03.2006 - 23:08Imagine there's no heaven,
Cennetin olmadığını hayal et
It's easy if you try,
Eğer denersen…bu kolay..
No hell below us,
Altımızda bir cehennem yok..
Above us only sky,
Üstümüzde ise…sadece gökyüzü..
Imagine all the people…living for today...
Hayal et…bütün insanların bugün için yaşadıklarını….
Imagine there's no countries,
Hayal et ülkelerin olmadığını…
It isnt hard to do,
Yapmak zor değil..
Nothing to kill or die for,
Öldürecek veya uğrunda ölecek hiçbirşey yok..
No religion too,
Din de yok…
Imagine all the people living life in peace...
Hayal et…bütün insanların barış içinde yaşadıklarını….
Imagine no possesions,
Hayal et sahip olduğun hiçbirşeyin olmadığını…
I wonder if you can,
Merak ediyorum…başarabilir misin?
No need for greed or hunger,
Açgözlülüğe veya açlığa ihtiyaç yok…
A brotherhood of man,
İnsanların kardeşliği….
Imagine all the people…Sharing all the world...
Hayal et…bütün insanların dünyayı paylaştıklarını….
You may say I’m a dreamer,
Benim bir hayalperest olduğumu söyleyebilirsin…
but Im not the only one,
Ama ben yalnız değilim…
I hope some day you'll join us,
Umarım bir gün sen de bize katılacaksın…
And the world will live as one.
Ve bütün dünya…tek bir kişi gibi yaşayacak…
John Lennon
ben
03.03.2006 - 23:06......ben....
eser fırtına olurum…
kalplerde kök salmış her ne varsa siler süpürürüm
sevdim mi, ufuklar ayağının dibindedir
sevdim mi, göğe uzanır elin
bulutlar bir altında bir üstündedir
güneşin patlamaları vurur nabızlarında
güneşten daha aydınlık olur yüreğin
ve sonra tufan olur, sunduğum güneşleri söndürürüm
ben deli kelebekler mevsiminde çıktım yumurtadan
kaplumbağalar yolculuğu nedir bilirim
dilini bilmediğim mahlukatla yoldaşlık
özünü görmediğim canan ile yarenlik öğrendim
ve amma, insan, dem tutmayan bir ıtırlı sudur
ölümün kıyısı nice keskin bilirim
ötesini gördüm, dönüp baktım
çocuklarıın gözlerinde gidişimin kezzap tomurcuklarına kıyamadım
buradayım
sağlam toprakların tapularını saklayan insanları arasında
ben yurtsuz bir yürüyüş coşkusuyum
evini burada kurmuş ankebutlar sürgünü
toprağım yok
uçurumun dudağında öyle hükmedildim
......ben....
...........her tende kendi yürüyüşünün yol arkadaşıyım..
Doç.Dr. V. B.
bekleyiş
03.03.2006 - 23:00bekle beni, belki de gelmeyeceğimi bilerek
bekle beni, gelmesem de
gelişimi düşleyerek
beni öyle bekle işte
beklediğini bile bilmeyerek
ben oluncaya dek
bende ölecek
bende bitecek
ben deyince
ben değince yeniden yeşerecek
bir tohum gibi büzülerek bekle beni
sana hüzünlerinden gelirim belki de
sana unutuşundan sokulurum bir gün ansızın
birgün olmasın dudağında
yüreğin bekleyişinde durmuş bir saat gibi
gün olup ben seni gördükçe gece
iki kez doğru vakti göstererek
bekle beni....
Doç. Dr. V. B.
veli
03.03.2006 - 22:58evliya...
Hayat kurtaran şarkılar
03.03.2006 - 22:55Bak sevgilim bak neler ettik
Yine kendi kendimize biz
Çok severken çok yazık ettik
Bu kadersiz aşkımıza biz
Ah, ne fark eder ki yanımda yoksan
Sevdan benimle
Aklım kopar gider başımdan
Bedeli yalnızlık olsa da
Kalbim seninle....
Hem sevgilin, hem annen, hem baban
Olup da sevmedim mi seni ben
Kör karanlık gecelerde
Gönlüme sarıp da
Uyutmadım mı seni ben...
Baktığım her yıldızda
Attığım her adımda
Kalbim seninle...
Bir akşam üstü kumsalda
Damla damla her yağmurda
Kalbim seninle
robert bosch
03.03.2006 - 22:47'İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim.'
Toplam 2464 mesaj bulundu