Allah uzun omurler versin, Neset abinin saziyla sozuyle cok guzel okudugunu bir turku...
Zahidem kurbanim ne olacak halim,
Yine bir laf duydum bukuldu belim...
Gelenden gecenden haber sorarim
Zahidem bu hafta oluyor gelin...
Zahidem kurbanim sallama besik
Beni genc yasimda sen ettin asik
Kadir mevlam senden bir yar istedim
Ak bugday benizli zulfu dolasik...
Dedem pazara atiyla giderdi. Harika bir ati vardi. Cok severdim ona binmesini. At da beni severdi. Her cagirisimda gelirdi. Her gelisinde agzina atacagi bir seyleri benden bilecegi icin olsa gerek. :) (Sekeri cok severdi yavrum, kitir kitir yemesi hala gozlerimin onunde) ...
Yakinimizdan gecen Karabuk - Kastamonu yolunda (Yaklasik olarak yirmi dakikalik bir uzakliktadir) az kamyon falan gecmedim atla. Asvalt yolda oyle de hos sesler cikardi ki at kosarken, bayilirdim. Ustunde eyer, semer gibi bir sey olmazdi ona binerken. Hatta en basitinden bir cul bile olmazdi. Oylesine, ciplak ata binerdim. Cocukluk iste. Simdi deseler su ata bin, ustunde eyeri de olsa cekinirim herhalde. Ama bizim ata hic cekinmeden biner, kamyonlarla yaris ederdim
Ekonomisi tarim ve hayvancilikti bir zamanlar... Yorede 'Cavus Uzumu' diye bilinen uzum turunun en guzeli, bizim koyde yatisirdi. Cevre kasabalarda haftanin belli gunlerinde kurulan koylu pazarlarini tek tek dolasirdi dedem. Hatta, babaannem haftanin gunlerini bile bu pazarlarin adlariyla degistirerek soylerdi. Pazartesinin adi Eflani'ydi. Cunku o gun Safranbolu'ya yaklasik 20 km uzaklikta olan Eflani ilcesinin pazariydi., Sali, carsamba, persembe ve cuma ayni isimle anilirdi babaanemin gozunde ama, cumartesiye 'Bazar', pazara ise 'Bazarertesi' derdi. Cunku Cumartesi gunleri Safranbolu'da kurulurdu pazar. Bu adlari duya duya ben de oyle zannederdim. Taa ki okula baslayana degin. :)
Benim genclik donemlerime dogru koy bosalmaya baslamisti. Kimileri cok yakinimizda olan Karabuk'e tasinmis (Demir Celik fabrikasi'nda cok isci calisirdi o siralar, bolge icin buyuk bir ekmek kapisiydi) , kimileri ise Istanbul'a dogru yola cikmisti (Bugun Istanbul'da Safranbolulu, ozellikle de Cercenli pek cok firinci bulabilirsiniz) . Bana da bulasmis ki, taa Melbourne'lerde yapiyoruz o isi. :)
Koyun gelenekleri arasinda bayram ya da dugunlerde falan gures etkinliklerinden bahsedilmis asagida. Evet, hatirliyorm. Cok hos olurdu. Koylerarasi bir spor musabakasi gibi olurdu. En once, en kucuklerden baslar ve giderek buyurdu guresciler.
Ornegin iki koyden birer cocuk cikardi gures arenasina. Hangisi yenerse ortada kalir, yenilenin koyunden bir baskasi gelirdi karsisina. Ve boyle devam eder, aksama dogru koylerde isim yapmis guresciler kapisirdi en son...
At yarisi yapilirdi. Ama, bunu genelde kadinlar yapardi. Belli uzakliktaki bir agacin dalina bir mendil baglanir ve yaris icin bir hizada tutulmus yariscilar bir isaretle ileri firlar ve mendili kapmaya calisirlardi. Mendili kapan, mendilin icindeki hediyenin de sahibi olurdu...
6 mahalleden olusur Cercen. Yukari Koy, Asagi Koy, Gurbetler, Karatas, Irezli, Ahcioglu Mahallesi. Biz Yukari Koyluyuz. Okula en yakin mahalledir. 22 hanelik kucuk bir yerlesim birimidir. Ozellikle de kiz aylarinda pek kimsesi yoktur, ama camisi, cesmesi, camasirligi, mezarligi, su sebekesi ve kanalizasyon sebekesi vardir. Elektirigi, telefonu da vardir. Yolu da gayet guzeldir.
Her tarafi yemyesildir... Ve giderek de yesillenmektedir. Insansizligin verdigi bir sonuc tabii. Cocukluk donemlerimi hatirliyorum da, her evde insan vardi. Bahce sulamasi icin, koyluler birbirleriyle bazen tartisirdi. Simdi ise kimse yok koyde. Bag, bahce yapan da yok. Tarlalar giderek orman oluyor. Bu yaz Turkiye'deydim. Tapu Kadastro gorevlileri koy koy geziyordu. Bizim koye de geldiler tabii. Zamaninda dedemin, babaanemin sirtlarinda tas tasiyarak ya da agac koku falan kaziyarak falan temizledigi tarlalar, orman bolgeye yazildi hep. Insanin ici aciyor, ama olmasi gereken de bu. Sen bakmazsan eger, devlet alir, bakar...
Bak yaaa, burda Cercen Koyu varmis da benim haberim olmamis... OLmaz tabii. Antoloji gezgini denilen makine, bir gun icinde 33873 terim ekler ve hepsine de birer mesaj yollarsa, bu Ofli'de kizar, adamin actigi hic bir terime goz ucuyla olsa dahi bakmaz...
Ama, bu Cercen... Tum cocuklugumu gecirdigim, ilk okul birinci sinifini okulunda okudugum yer. Okul numarami bile animsiyorm; 48'di... Ogretmenimin adi ise Riza Ozdal (Turkiye'de oldugum zamanlarda bazen gorurum kendisini. Hala daha kulagimi ceker) . Okula daha sonra o zamanlar il olmamis Karabuk'te okumus, ve tamamlamistim.
Neyse, konumuz bu degil tabi. Koyu anlatacagim size...
Suca karismamis olanlari kurtaralim derken, bir seyi gozden kacirmamak gerek ayni zamanda. Eger gelenlerin iclerinde suca karismis olanlari varsa, mutlaka, ama mutlaka hakettikleri cezalara carptirilmalari sart. Belki bir nebze olsun azalir acilar...
Bu kadar doluyken bu ulke insani, bir yerlere bir sozler verildi diye (Verildiyse eger tabi) , es gecilmemeli bu. Zorla gelinilmedi bu noktaya...
Bu olaylarin baslangic tarihini 1984 olarak kabul edersek (Bilenler hatirlayacaktir, 15 Agustos 1984'de PKK, Semdinli Ve Eruh baskinlarini gerceklestirmisti. Boylesine toplu bir hareket ilk kez oluyordu) .\, aradan gecen ceyrek asirda, yaklasik 35.bin kisiyi kaybetmisiz. Olayin bir de ekonomik boyutu da var, ama ben insani one cikarmak istedigim icin verdim bu sayiyi.
Baslangicta, uc bucuk eskiyaydi. Gerekli onlamleri zamaninda alamadik ve sonuc, bir ustteki pragraf... Onunu alamadigimiz gibi, her gecen gun daha da siddetlenerek bugunlere geldik. Bir turlu basaramadik. Denedigimiz yol, yol degildi belki de...
Simdi hukumet, bir baska yolu denemeye calisiyor. Ancak korkunc bir tepki olustu bir anda. Ozellikle de basini MHP ve Sehit Yakinlari'nin cektigi bir taraf, deyim yerindeyse esip gurluyor hergun. Bunlara ana muhalefet partisi CHP de katiliyor, sokaktaki vatandas da...
Boyle, bir tarafin yapacagiz, bir diger tarafin yaptirmam diye diretmesi, bizi nereye goturecek bakalim. Bir turlu orta yolunu bulamiyoruz bir isin. Diyalog yolu hep kapali. Zaten bizim insanimiz icin gri hic olmamistir. Bir sey ya siyahtir, ya beyaz. Ortadaki ara renkleri gormuyoruz, goremiyoruz. Ya da gormek istemiyoruz...
Ya ne bileyim, bu kadar asiri tepki vermesek de, bu isten nasil kurtuluruz diye az biraz kafa yorsak, beyin jimnastigi yapsak, olmaz mi acaba? Ornegin, hukumetin gerceklestirmeye calistigi bu yasayla, biraz yol alinsa, hic degilse, suca bulasmamis kisiler ile orgutun arasinda bir catlak olusturmak mumkun olmaz mi? Her nereden donerlerse donsunler, iclerinde gercekten temiz olanlar ve bir sekilde bu orgute katilip, bir turlu ayrilamayanlari dahi kurtaramaz miyiz? Zararin neresinden donersek daha azzararla doneriz, denemez mi?
Genc kiz, annesine iki aydir adet gormedigini soyler. Annesi, cok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuclar kizin hamile oldugunu gosterir. Anne cildirmistir, bagirir cagirir ve bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum der. Kiz telefon acar ve yarim saat icinde bir ferrari evin onunde durur, icinden hafif kirlasmis saclari ve cok pahali bir elbisenin icinde manyak yakisikli bir adam iner ve kapidan iceri girer. Anne baba ve kizla beraber otururlar.
Adam; 'kiziniz durumu anlatti, kisisel durumumdan dolayi kizinizla evlenemem, ancak tum sorumlulugu aliyorum der. Eger bir kız cocugu dogarsa annesine; bir ev, bir yazlik villa ve 1 milyon dolarlik bir banka hesabi, eger bir erkek cocuk olursa; birkac fabrika ve bir milyon dolarlik bir hesap, eger ikiz dogarsa her ikisine de 500 bin dolarlik hesap ve bir fabrika verecegim' der ve devam eder. 'Ancak dusuk olursa....'
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostca adamin omuzuna koyar ve 'Ne olacak, o zaman kizimla tekrar birlikte olursunuz evladım' der.
şu an ne dinliyorum
29.10.2009 - 13:52Zuhal Olcay'dan Yalnizlik...
zahide
29.10.2009 - 13:42Bir de tabi, nefis bir utrku geliyor aklima...
Allah uzun omurler versin, Neset abinin saziyla sozuyle cok guzel okudugunu bir turku...
Zahidem kurbanim ne olacak halim,
Yine bir laf duydum bukuldu belim...
Gelenden gecenden haber sorarim
Zahidem bu hafta oluyor gelin...
Zahidem kurbanim sallama besik
Beni genc yasimda sen ettin asik
Kadir mevlam senden bir yar istedim
Ak bugday benizli zulfu dolasik...
zahide
29.10.2009 - 13:36Bizim koyde vardi bir kiz, adi Zahide olan...
Cok da guzel bir kizdi o zamanlar (Bahsini ettigim donemde on iki, on uc yasinda falandi) . Simdi ne haldedir bilinmez...
boşanma sebepleri
29.10.2009 - 13:32Tecavuz...
boşanma sebepleri
29.10.2009 - 13:32Agiz kokusu...
boşanma sebepleri
29.10.2009 - 13:31Aslinda en gecerlisi anlasamamak olmali, ama nedense bunu kabul etmiyor bizim mahkemeler. Insanlari yalanciliga yonlendiriyorlar valla :)
cumhuriyet
29.10.2009 - 01:39Bugun 86. yil donumunu kutladigimiz yonetim bicimimiz...
Nice senelere...
özlü sözler
29.10.2009 - 01:36Cumhuriyet Bayraminiz kutlu olsun Antoloji sakinleri...
özlü sözler
29.10.2009 - 01:35Turkiye Cumhuuriyeti ilelebet payidar kalacaktir...
atatürkün sözleri
29.10.2009 - 01:34Nice 86 yillara....
atatürkün sözleri
29.10.2009 - 01:34Cumhuriyet Bayraminiz kutlu olsun...
atatürkün sözleri
29.10.2009 - 01:33'Turkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir...'
KARABÜK SAFRANBOLU ÇERÇEN KÖYÜ
29.10.2009 - 01:18Dedem pazara atiyla giderdi. Harika bir ati vardi. Cok severdim ona binmesini. At da beni severdi. Her cagirisimda gelirdi. Her gelisinde agzina atacagi bir seyleri benden bilecegi icin olsa gerek. :) (Sekeri cok severdi yavrum, kitir kitir yemesi hala gozlerimin onunde) ...
Yakinimizdan gecen Karabuk - Kastamonu yolunda (Yaklasik olarak yirmi dakikalik bir uzakliktadir) az kamyon falan gecmedim atla. Asvalt yolda oyle de hos sesler cikardi ki at kosarken, bayilirdim. Ustunde eyer, semer gibi bir sey olmazdi ona binerken. Hatta en basitinden bir cul bile olmazdi. Oylesine, ciplak ata binerdim. Cocukluk iste. Simdi deseler su ata bin, ustunde eyeri de olsa cekinirim herhalde. Ama bizim ata hic cekinmeden biner, kamyonlarla yaris ederdim
KARABÜK SAFRANBOLU ÇERÇEN KÖYÜ
29.10.2009 - 01:10Ekonomisi tarim ve hayvancilikti bir zamanlar... Yorede 'Cavus Uzumu' diye bilinen uzum turunun en guzeli, bizim koyde yatisirdi. Cevre kasabalarda haftanin belli gunlerinde kurulan koylu pazarlarini tek tek dolasirdi dedem. Hatta, babaannem haftanin gunlerini bile bu pazarlarin adlariyla degistirerek soylerdi. Pazartesinin adi Eflani'ydi. Cunku o gun Safranbolu'ya yaklasik 20 km uzaklikta olan Eflani ilcesinin pazariydi., Sali, carsamba, persembe ve cuma ayni isimle anilirdi babaanemin gozunde ama, cumartesiye 'Bazar', pazara ise 'Bazarertesi' derdi. Cunku Cumartesi gunleri Safranbolu'da kurulurdu pazar. Bu adlari duya duya ben de oyle zannederdim. Taa ki okula baslayana degin. :)
Benim genclik donemlerime dogru koy bosalmaya baslamisti. Kimileri cok yakinimizda olan Karabuk'e tasinmis (Demir Celik fabrikasi'nda cok isci calisirdi o siralar, bolge icin buyuk bir ekmek kapisiydi) , kimileri ise Istanbul'a dogru yola cikmisti (Bugun Istanbul'da Safranbolulu, ozellikle de Cercenli pek cok firinci bulabilirsiniz) . Bana da bulasmis ki, taa Melbourne'lerde yapiyoruz o isi. :)
KARABÜK SAFRANBOLU ÇERÇEN KÖYÜ
29.10.2009 - 01:01Koyun gelenekleri arasinda bayram ya da dugunlerde falan gures etkinliklerinden bahsedilmis asagida. Evet, hatirliyorm. Cok hos olurdu. Koylerarasi bir spor musabakasi gibi olurdu. En once, en kucuklerden baslar ve giderek buyurdu guresciler.
Ornegin iki koyden birer cocuk cikardi gures arenasina. Hangisi yenerse ortada kalir, yenilenin koyunden bir baskasi gelirdi karsisina. Ve boyle devam eder, aksama dogru koylerde isim yapmis guresciler kapisirdi en son...
At yarisi yapilirdi. Ama, bunu genelde kadinlar yapardi. Belli uzakliktaki bir agacin dalina bir mendil baglanir ve yaris icin bir hizada tutulmus yariscilar bir isaretle ileri firlar ve mendili kapmaya calisirlardi. Mendili kapan, mendilin icindeki hediyenin de sahibi olurdu...
şu an ne dinliyorum
28.10.2009 - 12:03Ben Melamet Hirkasini Kendim Geydim Eynime. Aysun Gultekin'den...
KARABÜK SAFRANBOLU ÇERÇEN KÖYÜ
28.10.2009 - 11:516 mahalleden olusur Cercen. Yukari Koy, Asagi Koy, Gurbetler, Karatas, Irezli, Ahcioglu Mahallesi. Biz Yukari Koyluyuz. Okula en yakin mahalledir. 22 hanelik kucuk bir yerlesim birimidir. Ozellikle de kiz aylarinda pek kimsesi yoktur, ama camisi, cesmesi, camasirligi, mezarligi, su sebekesi ve kanalizasyon sebekesi vardir. Elektirigi, telefonu da vardir. Yolu da gayet guzeldir.
Her tarafi yemyesildir... Ve giderek de yesillenmektedir. Insansizligin verdigi bir sonuc tabii. Cocukluk donemlerimi hatirliyorum da, her evde insan vardi. Bahce sulamasi icin, koyluler birbirleriyle bazen tartisirdi. Simdi ise kimse yok koyde. Bag, bahce yapan da yok. Tarlalar giderek orman oluyor. Bu yaz Turkiye'deydim. Tapu Kadastro gorevlileri koy koy geziyordu. Bizim koye de geldiler tabii. Zamaninda dedemin, babaanemin sirtlarinda tas tasiyarak ya da agac koku falan kaziyarak falan temizledigi tarlalar, orman bolgeye yazildi hep. Insanin ici aciyor, ama olmasi gereken de bu. Sen bakmazsan eger, devlet alir, bakar...
KARABÜK SAFRANBOLU ÇERÇEN KÖYÜ
28.10.2009 - 11:32Bak yaaa, burda Cercen Koyu varmis da benim haberim olmamis... OLmaz tabii. Antoloji gezgini denilen makine, bir gun icinde 33873 terim ekler ve hepsine de birer mesaj yollarsa, bu Ofli'de kizar, adamin actigi hic bir terime goz ucuyla olsa dahi bakmaz...
Ama, bu Cercen... Tum cocuklugumu gecirdigim, ilk okul birinci sinifini okulunda okudugum yer. Okul numarami bile animsiyorm; 48'di... Ogretmenimin adi ise Riza Ozdal (Turkiye'de oldugum zamanlarda bazen gorurum kendisini. Hala daha kulagimi ceker) . Okula daha sonra o zamanlar il olmamis Karabuk'te okumus, ve tamamlamistim.
Neyse, konumuz bu degil tabi. Koyu anlatacagim size...
Beni izlemeye devam edin. :)
Eve Dönüş Yasası
27.10.2009 - 02:14Suca karismamis olanlari kurtaralim derken, bir seyi gozden kacirmamak gerek ayni zamanda. Eger gelenlerin iclerinde suca karismis olanlari varsa, mutlaka, ama mutlaka hakettikleri cezalara carptirilmalari sart. Belki bir nebze olsun azalir acilar...
Bu kadar doluyken bu ulke insani, bir yerlere bir sozler verildi diye (Verildiyse eger tabi) , es gecilmemeli bu. Zorla gelinilmedi bu noktaya...
zal oğlu rüstem
27.10.2009 - 01:31Yanlis yazilan bir basliktir...
Eve Dönüş Yasası
27.10.2009 - 01:24Bu arada, bu terimi buraya ekleyen Nusret beyi de, ayrica kutlamak ve kendisine tesekkur etmek istiyorum. Sagolsun, varolsun....
Eve Dönüş Yasası
27.10.2009 - 01:22Kafami karmakaris eden yasadir. Soyle ki:
Bu olaylarin baslangic tarihini 1984 olarak kabul edersek (Bilenler hatirlayacaktir, 15 Agustos 1984'de PKK, Semdinli Ve Eruh baskinlarini gerceklestirmisti. Boylesine toplu bir hareket ilk kez oluyordu) .\, aradan gecen ceyrek asirda, yaklasik 35.bin kisiyi kaybetmisiz. Olayin bir de ekonomik boyutu da var, ama ben insani one cikarmak istedigim icin verdim bu sayiyi.
Baslangicta, uc bucuk eskiyaydi. Gerekli onlamleri zamaninda alamadik ve sonuc, bir ustteki pragraf... Onunu alamadigimiz gibi, her gecen gun daha da siddetlenerek bugunlere geldik. Bir turlu basaramadik. Denedigimiz yol, yol degildi belki de...
Simdi hukumet, bir baska yolu denemeye calisiyor. Ancak korkunc bir tepki olustu bir anda. Ozellikle de basini MHP ve Sehit Yakinlari'nin cektigi bir taraf, deyim yerindeyse esip gurluyor hergun. Bunlara ana muhalefet partisi CHP de katiliyor, sokaktaki vatandas da...
Boyle, bir tarafin yapacagiz, bir diger tarafin yaptirmam diye diretmesi, bizi nereye goturecek bakalim. Bir turlu orta yolunu bulamiyoruz bir isin. Diyalog yolu hep kapali. Zaten bizim insanimiz icin gri hic olmamistir. Bir sey ya siyahtir, ya beyaz. Ortadaki ara renkleri gormuyoruz, goremiyoruz. Ya da gormek istemiyoruz...
Ya ne bileyim, bu kadar asiri tepki vermesek de, bu isten nasil kurtuluruz diye az biraz kafa yorsak, beyin jimnastigi yapsak, olmaz mi acaba? Ornegin, hukumetin gerceklestirmeye calistigi bu yasayla, biraz yol alinsa, hic degilse, suca bulasmamis kisiler ile orgutun arasinda bir catlak olusturmak mumkun olmaz mi? Her nereden donerlerse donsunler, iclerinde gercekten temiz olanlar ve bir sekilde bu orgute katilip, bir turlu ayrilamayanlari dahi kurtaramaz miyiz? Zararin neresinden donersek daha azzararla doneriz, denemez mi?
Sanirim devam edecegiz bu konuya...
şu an ne dinliyorum
27.10.2009 - 01:02Aysun Gultekin, 'Iste Gidiyorum Cesm-i Siyahim...
fıkra
26.10.2009 - 13:32Genc kiz, annesine iki aydir adet gormedigini soyler. Annesi, cok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuclar kizin hamile oldugunu gosterir. Anne cildirmistir, bagirir cagirir ve bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum der. Kiz telefon acar ve yarim saat icinde bir ferrari evin onunde durur, icinden hafif kirlasmis saclari ve cok pahali bir elbisenin icinde manyak yakisikli bir adam iner ve kapidan iceri girer. Anne baba ve kizla beraber otururlar.
Adam; 'kiziniz durumu anlatti, kisisel durumumdan dolayi kizinizla evlenemem, ancak tum sorumlulugu aliyorum der. Eger bir kız cocugu dogarsa annesine; bir ev, bir yazlik villa ve 1 milyon dolarlik bir banka hesabi, eger bir erkek cocuk olursa; birkac fabrika ve bir milyon dolarlik bir hesap, eger ikiz dogarsa her ikisine de 500 bin dolarlik hesap ve bir fabrika verecegim' der ve devam eder. 'Ancak dusuk olursa....'
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostca adamin omuzuna koyar ve 'Ne olacak, o zaman kizimla tekrar birlikte olursunuz evladım' der.
Yuzunuzden gulumseme hic eksilmesin efendim...
Toplam 936 mesaj bulundu