Tarih boyunca her türlü iftira ve hakaretlere maruz bırakılarak katledilen Aleviler, günümüzde sinsi oyunlarla asimile edilerek tarihten silinmek istenmektedir.İnancında; barış,sevgi ve hoşgörüyü en üst yere koymuş, adelet ve özgürlüklerden yana, cağdaşlıkta ve demokraside karar kılmış, böyle düşündüğü, inandığı içinde katledilmiş Aleviler, Hz.Hüseyinlerden,Mansurlardan,Pir Sultanlardan,Bedrettinlerden aldığı mücadele geleneği ve dik duruşuyla boşa çıkaracaktır.
Avrupa Birliğine girmek isteyen, demokrası ve özgürlüklerden yana olduğunu söyleyen Türkiye’deki egemen zihniyetin samimiyetsizliği, Alevilere yönelik inkarcı tutumla açığa çıkmıştır.Dün “ Mum söndü yapıyorlar” iftiralarına, bügün “Cemevleri ibadet yeri değildir, bunun tarihte örneği yoktur.” yalanlarıyla devam ediyorlar. Devletin bir kurumu olan Diyanetin bu açıklamasını esefle karşılamaktayız.Osmanlı döneminde verilen fetvalarla katledilen Alevilerin, Cemlerini dahi korkuyla ve gizlice yaptığı koşullarda, Cemevlerini inşaa etmelerini beklemek tarihsel ve bilimsel gerçeklikten bihaber olmaktır. Kaldı ki; köy koşullarında Cemlerimiz Pirlerin evinde yapılırken, kentleşen ve sayı olarak binlerce Alevinin bir araya gelerek yapacakları Cem ibadetinin bu mekanlara sığmıyacağı aşikardır. Bu tür safsataların amacı: Cemevi ibadet yeri değildir diyerek, Alevilere Cami’yi adres olarak gösterip, asimile ederek yok etmektir. Bu “Kadınları iz bırakmadan dövünüz” mantığı, Alevileri iz bırakmadan tarihten silin mantığına dönüşmektedir.Bunu şiddetle kınıyoruz.
Alevilerden ve diğer inançlardan alınan vergilerle palazlandırılan Diyanet Kurumu’nun yaşadışılığı, Cami’lere verilen elektirik,su vs., Cami hocalarına verilen para ve inşasında, yasalar anılmazken, Sultanbeyli’de yaşayan Alevilerin kendi paralarıyla aldıkları arsa üzerinde Cemevi yapmalarına engel olmak için, yasalara sığınarak alevilerin en doğal hakkı engellenmektedir. Alevilerin güneş yüzlü çocuklarını zorunlu din dersi altında sunnileştirerek, Yunusun sevgisine kucak açmış Alevi köylerine Camiler yaparak, Sözde Misyonerliğe karşı “irşat timi” (05.05.06 Milliyet) adı altında köyleri dolaşarak, aslında Alevileri asimile etme amaçlı çalışmalar, Türkiye’nin geleceğini karartacaktır. Ülkemizde öne çıkan şiddet,çeteleşme,işsizlik,yoksulluk,ırkçılık,şeriatçılık, Türk-Kürt çatışma riskini, egemen zihniyetin kendisinde aramak gerekir.
TV. Ekranlarına çıkınca; ” Aleviler kardeşimiz, Cumhuriyetin sigortasıdır.” diyen Siyasetcilerin, Cumhuriyetin ilkelerini korumakla görevli olduğunu söyleyen kurumların, Aydınların, 20 Milyona varan Alevilere yönelik bu insanlık dışı tutumun karşısında susmalarını anlamış değiliz.
Türkiyenin geleceğini aydınlıkta görenler; demokratlar, aydınlar,sanatçılar,Siyasi Partiler, Sivil Kitle örgütleri, yarın geç olmadan bu gerici zihniyetten kurtulmak için, ele ele vererek birlikte mücadele etme sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız.
Selda'nın seslendirdiği bu orta Anadolu türküsünün düzenlemesini yapan Şanar Yurtapan'ın da 45'liğin başarısında Selda'nın yorumu kadar payı var. Bu türküyü Barış Manço'da seslendirdi
Hani, diyorum da,
insanın gerçekten mükemmel bir dostu olsa...”
Hani diyoruz ya bir
dost olsa diye,içten güven duyan.
Peki biz ne kadar
içten olur ne kadar güven duyarız.
Onun Can diye
sarılmalarına karşı biz nasıl bir içtenlik gösteririz. Dostluğunu
yüreklilikle kabul ettiğimiz ve bizi saran bu dosta nasıl karşılık
verebiliriz.
Bize sunduğu tüm içtenliğini karşılık beklemeksizin açtığı yüreği
nasıl taşırız gözlerimizde.
Hani diyoruz olsa
öyle bir dostumuz.
Bizi dinlese, yüreğimizdekileri hissetse bizimle ağlayıp bizimle
gülse.
Karanlık yolumuza
ışık, hatalarımıza doğru, günahlarımıza sevap, hatta sevdiğimize
sevdamızı iletse.
Anlayışla karşılasa bizi. Ama bizde kırmasak onu incitmesek
derinden kanatmasak yüreğini taa derinden.
Hani olsa diyoruz
öyle bir dost,
Konuşsak konuşsak saatlerce zaman kavramı olmasa aranızda.
O çıkarsızdır dost
kavramındadır değer yargılarının üzerindesinizdir.İşte bu yüzden
yargılamasak onu suçsuz yere. Yanınızdadır, yüreği yüreğinizle ve
gözlerindeki sevgi her zaman
gözlerinizdedir. Sıcaklığı bedeninizde. Yokluğunu hissetmezsiniz çünkü o
sizin nefesiniz kadar yakınınızdadır olmasa bile fiziken.
Tüm anlatılanlara,
yaşananlara, mutluluklata, umutsuzluklara, gözyaşlara ortak olsa.
Ne kadar sahip
çıkarız peki?
Bizde unutmasak onun yanında olmayı.
Anlatırken birde biz
dinlesek ondaki fırtınayı kasırgayı yağmuru güneşi baharı. Ne kadar
inebiliyoruzki onun yüreğinin derinliğine.
Kapalıdır onun yüreği
mutsuzluğunu paylaşmaya beklide bu yüzden dinler susayarak.
Oysa ırmaklar vardır
onun yüreğinde Kimi zaman karı erir dağlarınında taşar ırmakları, kimi
zaman durulur. Beklide bu yüzden yazar.Sarılır kağıt kaleme döker ilmek
ilmek kilim gibi işler dizelere. Hiç sordukmu kendimize biz ne yaptık onun
için diye.
İyi günümüzde yanımızda
sessiz ama kötü günümüzde aslan kesilen bizimle olacağından emin olduğumuz
bir dostumuz. Bizi güldüren ve çoğu zaman düşündüren. Olumsuzluklarımızda
bir anne şevkati ile bizi azarlayan. Bazen annemizin bile kıskandığı
ilgiye sahip. Merak eden endişelenen bizim için. Omuzlarındaki onca yüke
rağmen bizi sarıp sarmalayan bir dost. Onca yorgunluğa rağmen bize gülen
enerji veren.Biz yapardık onun için peki hiç sordukmu kendimize. Biz
nekadar ona yaşatıyoruz bu dostluğu? Ne kadar sunuyoruz güveni. Oysa onun tek isteği sunulanlara
karşı SAYGI dır bizden: :)) Sağolsun arkadaşlarımızdan biri bana şiiri göndermiş sizinle paylaşmak istedim.
Aşk ikidir sevgi bir; Aşk yalan,sevgi gerçektir. Aşk sudur,sevgi susuzluk. Bu yüzden sevgi hasrettir, Özlemektir,beklemektir. Asıl maharet: Susuzken suyu içmek değil Karşısına geçip se ...
kurtlar vadisi
18.05.2006 - 17:12hiç işim olmaz
para
18.05.2006 - 17:09Şeref (ne kadar paran varsa o kadar değer görürsün)
para
18.05.2006 - 17:03Paran varsa derdin var paran yoksa da derdin var.
ilginç isimler
18.05.2006 - 16:50olgun portakal,halim harap,bilgi sayar,avukat güven kurtul
makarna
18.05.2006 - 15:25Öğrencilik yıllarında sığındığımız basit yemek türüdür.
Cemevi
18.05.2006 - 13:25CEMEVLERİMİZE HAKARET ETMEKTEN VAZ GEÇİN!
Tarih boyunca her türlü iftira ve hakaretlere maruz bırakılarak katledilen Aleviler, günümüzde sinsi oyunlarla asimile edilerek tarihten silinmek istenmektedir.İnancında; barış,sevgi ve hoşgörüyü en üst yere koymuş, adelet ve özgürlüklerden yana, cağdaşlıkta ve demokraside karar kılmış, böyle düşündüğü, inandığı içinde katledilmiş Aleviler, Hz.Hüseyinlerden,Mansurlardan,Pir Sultanlardan,Bedrettinlerden aldığı mücadele geleneği ve dik duruşuyla boşa çıkaracaktır.
Avrupa Birliğine girmek isteyen, demokrası ve özgürlüklerden yana olduğunu söyleyen Türkiye’deki egemen zihniyetin samimiyetsizliği, Alevilere yönelik inkarcı tutumla açığa çıkmıştır.Dün “ Mum söndü yapıyorlar” iftiralarına, bügün “Cemevleri ibadet yeri değildir, bunun tarihte örneği yoktur.” yalanlarıyla devam ediyorlar. Devletin bir kurumu olan Diyanetin bu açıklamasını esefle karşılamaktayız.Osmanlı döneminde verilen fetvalarla katledilen Alevilerin, Cemlerini dahi korkuyla ve gizlice yaptığı koşullarda, Cemevlerini inşaa etmelerini beklemek tarihsel ve bilimsel gerçeklikten bihaber olmaktır. Kaldı ki; köy koşullarında Cemlerimiz Pirlerin evinde yapılırken, kentleşen ve sayı olarak binlerce Alevinin bir araya gelerek yapacakları Cem ibadetinin bu mekanlara sığmıyacağı aşikardır. Bu tür safsataların amacı: Cemevi ibadet yeri değildir diyerek, Alevilere Cami’yi adres olarak gösterip, asimile ederek yok etmektir. Bu “Kadınları iz bırakmadan dövünüz” mantığı, Alevileri iz bırakmadan tarihten silin mantığına dönüşmektedir.Bunu şiddetle kınıyoruz.
Alevilerden ve diğer inançlardan alınan vergilerle palazlandırılan Diyanet Kurumu’nun yaşadışılığı, Cami’lere verilen elektirik,su vs., Cami hocalarına verilen para ve inşasında, yasalar anılmazken, Sultanbeyli’de yaşayan Alevilerin kendi paralarıyla aldıkları arsa üzerinde Cemevi yapmalarına engel olmak için, yasalara sığınarak alevilerin en doğal hakkı engellenmektedir. Alevilerin güneş yüzlü çocuklarını zorunlu din dersi altında sunnileştirerek, Yunusun sevgisine kucak açmış Alevi köylerine Camiler yaparak, Sözde Misyonerliğe karşı “irşat timi” (05.05.06 Milliyet) adı altında köyleri dolaşarak, aslında Alevileri asimile etme amaçlı çalışmalar, Türkiye’nin geleceğini karartacaktır. Ülkemizde öne çıkan şiddet,çeteleşme,işsizlik,yoksulluk,ırkçılık,şeriatçılık, Türk-Kürt çatışma riskini, egemen zihniyetin kendisinde aramak gerekir.
TV. Ekranlarına çıkınca; ” Aleviler kardeşimiz, Cumhuriyetin sigortasıdır.” diyen Siyasetcilerin, Cumhuriyetin ilkelerini korumakla görevli olduğunu söyleyen kurumların, Aydınların, 20 Milyona varan Alevilere yönelik bu insanlık dışı tutumun karşısında susmalarını anlamış değiliz.
Türkiyenin geleceğini aydınlıkta görenler; demokratlar, aydınlar,sanatçılar,Siyasi Partiler, Sivil Kitle örgütleri, yarın geç olmadan bu gerici zihniyetten kurtulmak için, ele ele vererek birlikte mücadele etme sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzu unutmamalıyız.
gesi bağları
18.05.2006 - 13:17Selda'nın seslendirdiği bu orta Anadolu türküsünün düzenlemesini yapan Şanar Yurtapan'ın da 45'liğin başarısında Selda'nın yorumu kadar payı var. Bu türküyü Barış Manço'da seslendirdi
gesi bağları
18.05.2006 - 13:16selda bağcan 'ın Türkülerimiz adlı albümünde o güzel sesiyle de yorumlamış olduğu türküdür.
gesi bağları
18.05.2006 - 13:13Burçin parçayı güzel yorumlamış
ısrar
18.05.2006 - 11:38güzel,iyi,kötü
ısrar
18.05.2006 - 11:37olumlu veya olumsuz konularda kişiyle fazla samimi olma
magazin
18.05.2006 - 11:34hergün şöhret olmak için yeni olaylar çıkarmaya çalışan,benliğini yitirmiş kişiler
magazin
18.05.2006 - 11:31Sosyetenin vazgeçilmezi
google
18.05.2006 - 10:21aramak istemediğim konulara merak uyandıran ayaklı gazete
Yedi Numara
18.05.2006 - 10:13bir güldüren bir ağlatan bir o kadarda komik olan güzel bir dizi.
tahta
17.05.2006 - 18:24doğada bulunan dördüncü elementtir..
tahta
17.05.2006 - 18:23hadi ordan odun kafalılar
tahta
17.05.2006 - 18:22tahta ağaçtan yapılır.tabi ona şekil verecek olan sen olduğuna göre keyfine bak
hani
17.05.2006 - 18:13Ebru Gündeşin söylediği şarkının sözleri.
cok uzaktasin, beni duymazsin
unuttun belki de hatirlamazsin
hani derdin ya sen bi tanesin
bi tanen burada, en neredesin?
dunya bir yanaydi da hani ben bir yanaydim
bensiz olurdun hani, nefes bile almazdin
benden baska kimseyi yerime koyamazdin
hani, hani? nerdesin?
hani
17.05.2006 - 18:10tabu oynun oynarken, anlatan insanin her kelimede agzindan cikan ilk kelime
hani
17.05.2006 - 18:08diyarbakırın ilçesi
gerçek dost
17.05.2006 - 17:50Hani, diyorum da,
insanın gerçekten mükemmel bir dostu olsa...”
Hani diyoruz ya bir
dost olsa diye,içten güven duyan.
Peki biz ne kadar
içten olur ne kadar güven duyarız.
Onun Can diye
sarılmalarına karşı biz nasıl bir içtenlik gösteririz. Dostluğunu
yüreklilikle kabul ettiğimiz ve bizi saran bu dosta nasıl karşılık
verebiliriz.
Bize sunduğu tüm içtenliğini karşılık beklemeksizin açtığı yüreği
nasıl taşırız gözlerimizde.
Hani diyoruz olsa
öyle bir dostumuz.
Bizi dinlese, yüreğimizdekileri hissetse bizimle ağlayıp bizimle
gülse.
Karanlık yolumuza
ışık, hatalarımıza doğru, günahlarımıza sevap, hatta sevdiğimize
sevdamızı iletse.
Anlayışla karşılasa bizi. Ama bizde kırmasak onu incitmesek
derinden kanatmasak yüreğini taa derinden.
Hani olsa diyoruz
öyle bir dost,
Konuşsak konuşsak saatlerce zaman kavramı olmasa aranızda.
O çıkarsızdır dost
kavramındadır değer yargılarının üzerindesinizdir.İşte bu yüzden
yargılamasak onu suçsuz yere. Yanınızdadır, yüreği yüreğinizle ve
gözlerindeki sevgi her zaman
gözlerinizdedir. Sıcaklığı bedeninizde. Yokluğunu hissetmezsiniz çünkü o
sizin nefesiniz kadar yakınınızdadır olmasa bile fiziken.
Tüm anlatılanlara,
yaşananlara, mutluluklata, umutsuzluklara, gözyaşlara ortak olsa.
Ne kadar sahip
çıkarız peki?
Bizde unutmasak onun yanında olmayı.
Anlatırken birde biz
dinlesek ondaki fırtınayı kasırgayı yağmuru güneşi baharı. Ne kadar
inebiliyoruzki onun yüreğinin derinliğine.
Kapalıdır onun yüreği
mutsuzluğunu paylaşmaya beklide bu yüzden dinler susayarak.
Oysa ırmaklar vardır
onun yüreğinde Kimi zaman karı erir dağlarınında taşar ırmakları, kimi
zaman durulur. Beklide bu yüzden yazar.Sarılır kağıt kaleme döker ilmek
ilmek kilim gibi işler dizelere. Hiç sordukmu kendimize biz ne yaptık onun
için diye.
İyi günümüzde yanımızda
sessiz ama kötü günümüzde aslan kesilen bizimle olacağından emin olduğumuz
bir dostumuz. Bizi güldüren ve çoğu zaman düşündüren. Olumsuzluklarımızda
bir anne şevkati ile bizi azarlayan. Bazen annemizin bile kıskandığı
ilgiye sahip. Merak eden endişelenen bizim için. Omuzlarındaki onca yüke
rağmen bizi sarıp sarmalayan bir dost. Onca yorgunluğa rağmen bize gülen
enerji veren.Biz yapardık onun için peki hiç sordukmu kendimize. Biz
nekadar ona yaşatıyoruz bu dostluğu? Ne kadar sunuyoruz güveni. Oysa onun tek isteği sunulanlara
karşı SAYGI dır bizden: :)) Sağolsun arkadaşlarımızdan biri bana şiiri göndermiş sizinle paylaşmak istedim.
kadın
17.05.2006 - 17:21kadin:
Tanrı, yapragın hafifligini,ceylanın bakışını,güneşin ışıgının kıvanclıgını,sisin gözyaşlarını aldı;
Rüzgarın kararsızlıgını, tavşanın ürkekligini buna ekledi..
Onların üzerine kıymetli taşların sertligini,balın tadını,kaplanın yırtıcılıgını,ateşin yakıcılıgını, kışın sogugunu, saksaganın gevezeligini,kumrunun sevgisini kattı.. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı...
Yarattıgı kadını erkege armagan etti..
(hint mitolojisine gore kadin) alıntıdır.
kadın
17.05.2006 - 17:19kadınsız bir hayat ve erkeksiz bir hayat düşünülemez.her iki valıkta birbirlerini tamamlar.
Toplam 471 mesaj bulundu