Melek Kara Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • ayrılık şarkıları

    14.11.2008 - 13:01

    Hasretler ayrılıkla başlar
    Yanar yürek sessizce ağlar
    Bütün anılar canlanıverir
    Sanki hiç bitmemişler gibi
    Yolu gözlenen giden sevgili
    Sanki geri dönecekmiş gibi

    Önceleri sessizdir ayrılanlar
    Mutluluğu başka yerde ararlar
    Oysa geçen günlere yakınırlar
    Ayrılıktır bu çeken anlar

    İçin için har gibi
    Kaplar bütün benliğimi
    Bir garip olursun bunun ardından
    Bazı bir rüzgar gibi
    Eser ayrılık yeli
    Giden sevgilinin ardından
    Ahhh ayrılık ahhh ayrılık

    ayrılık-haluk levent

  • ayrılık şarkıları

    14.11.2008 - 12:54

    Vakti geldi ayrılığın
    Ne yapsak boş
    Kurtulamaz bu sevda
    Bu amansız rüzgardan

    Anla beni
    Geçmişteki günlerimiz
    Birer birer hayal oldu
    Birer birer yalan

    Gözlerindeki yaşı sil canım
    Beni burda bırak git
    Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
    Bu aşk gömülmeli

    Oysa senle
    Çok zamanlar paylaşırdık
    Acıları umutları
    Hiç usanmadan
    Yüreğimde saklı kalan anılarla
    Gidiyorum bu şehirden
    Sevgilim hoşça kal

    nurettin rençber-ayrılık vakti

  • mutluluğun resmini çizmek

    14.11.2008 - 12:50

    sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
    işin kolayına kaçmadan ama
    gül yanaklı bebesini emziren
    melek yüzlü anneciğin resmini değil
    ne
    mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın
    ne de
    al çeperli elmanın

    1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?

    çok şükür, çok şükür
    bugünleri de gördüm
    ölsem gam yemem gayrinin
    resmini yapabilir misin üstad?

    nazım hikmet

  • şu an ne dinliyorum

    13.11.2008 - 13:05

    kutup yıldızı-sevdadır

    göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla sevgili yar, kokla açılırsın....

  • şu an ne dinliyorum

    13.11.2008 - 12:58

    Giderim Giderim Yolum Yokuştur
    Bir Yanım Hasret Bir Yanım Ateştir
    Genç İken Ölene Ölüm Zor İştir
    Erir İçim Usul Usul Kan Gider........

    Suavi

  • şu an ne dinliyorum

    13.11.2008 - 12:46

    yalnızsa yüreğin, insanlar içinde, o anda sarıl kendine....

    grup yol- sarıl kendine

  • Evli Erkeğe Aşık Olan Evli Kadın

    10.11.2008 - 22:07

    önceleri çok yanlış,ancak kendilerini kandırırlar cart curt derdim(ki dedim daha önce) artık öyle olmadığını düşünüyorum.... çok doğal.... herşey doğal bu hayatta...herşey değişiyor zamanla.... asıl zor olan aldatmak değil, aldatmadan yaşayabilmektir bence...

  • fazıl hüsnü dağlarca

    10.11.2008 - 22:05

    .........
    Ne ağaçlar uzanmış mevsimlerimce
    Ne yıldızlar gerçek, aydınlığım kadar.
    Aşkla kımıldayan küçücük ışıklar uçusur içimde yön yön,
    Yaşadığımın farkındayım.

  • fenerbahçe

    10.11.2008 - 21:59

    bir galatasaraylı olarak pek te iyi şeyler yazamıyacağım için,yazmamayı tercih ediyorum :)

  • ruhun gıdası

    10.11.2008 - 21:58

    müzik,şiir,doğa...........

  • şu an ne dinliyorum

    10.11.2008 - 21:56

    efkan şeşen- uzak durma

    Hasretin yüzü bir başka olursa
    Bir gün olur tanışırsın
    Sevdasına can verip gidenler ıçin
    Yaşamdan nice şeyler öğrenirsin yar
    Günlerin kovalanan saatleri
    Senin ıçin bir anlam taşımalı
    Yarınlara umut vermeli
    Yüreğinin sönüp giden ölgün atışlarına
    Nice yiğitlerden kalan gücü vermelisin
    Yar yar türkülerden uzak durma
    İnsanın gücü ınanılmaz gibi yar
    Öyle ki ölüm bile rezil oluyor
    Sor kendine, ben neyim neler olurdum
    Ah bir ömür neden böyle boş geçsin ki yar
    Günlerin kovalanan saatleri
    Senin ıçin bir anlam taşımalı
    Yarınlara umut vermeli
    Yüreğinin sönüp giden ölgün atışlarına
    Nice yiğitlerden kalan gücü vermelisin
    Yar yar türkülerden uzak durma......

  • seyduna türküleri

    10.11.2008 - 21:54

    Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi.
    Cehennem yangınlarından
    Ölmeden çıktıysa bedenim; artık
    Benim olmalıyım, benim.
    Yeter yüreğimi bir çift gözün
    Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı
    Değildir karşılığımız. Pusatını dağ
    Sisinden alan, firarını mermisine
    Emanet eden bir namludur bu
    Eşkıya sevda ki; zulasında asılı
    Durur kefenlediği ölümü.
    Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta
    Adem`den beri. Bilir ve intihar
    Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini.
    Güneşin kızılca kıyametine çatar
    Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa
    Cehennemden beter yanmalı!
    Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını;
    Özleminin çiseyle yıkanmış şafak
    Değerini kim? Hani ellerine kuşlar
    İnerdi, kardan üşüyen kuşlar...
    Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay
    Şahrud.
    Eşkıya yüreğime çığ düştü
    Üşüyorum ha...
    Aç ellerini. '

  • bizanslı pavlos

    10.11.2008 - 21:38

    adım ne?
    yurdum neresi?
    sana ne bundan....
    soyum alçak olmuş ya da yüksek,
    ne fark eder?
    belki herkesten yüce biriydim,
    belki de bir hiç,
    ne olacak şimdi?
    yabancı bil ki gördüğün mezar,
    içinde kim yatarsa yatsın,
    cansız yatar...

    b.pavlos

  • deniz gezmiş

    13.05.2008 - 02:53

    '...Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.'

    Deniz Gezmiş

  • Nazım Hikmet'i Anlamak

    05.05.2008 - 04:33

    “Yalnız şiirlerim kendi memleketimde basılmadı, yalnız halkımın beni işitmesine izin verilmedi. Bu benim yaramdır. Bir şair için bundan acı bir şey olamaz. Ben bu şiirleri her şeyden önce kendi halkım için yazdım. Fakat herkes okuyor, o okuyamıyor.”

    nazım hikmet

  • fidel castro

    19.02.2008 - 19:55

    İşte Castro'nun hayatı....

    Fidel Castro, orta halli İspanyol göçmeni bir toprak sahibi olan Angel Castro y Argiz’in, aşçısı Lina Ruz’dan doğan evlilik dışı beş çocuğundan ikincisidir. Çocukluğu yoksul bir yöre olan Mayari’de geçmiştir.Oriente ilinin merkezi Santiago’daki Katolik okullarında ve Havana’daki Cizvit lisesi Belen İlahiyat Okulu’nda öğrenim gördü.

    1950′ de Havana Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak mezun oldu.Öğrenciyken, 1947′ de Dominik Cumhuriyeti’ne karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir devrimci harekete ve 1948′ de Bogota’daki kent ayaklanmalarına katıldı.1947′ de Küba Halk Partisi’ne girdi.
    1950-52 arasında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler Meclisi seçimleri için Küba Halk Partisi’nden adaylığını koydu.Ama 10 Mart 1952′ de iktidardaki Carlos Prio Socarras hükümetini deviren Küba’nın eski başkanlarından General Fulgencio Batista seçimleri iptal etti.
    1953 başlarında Batista diktatörlüğünü yıkmak amacıyla küçük bir grup oluşturan Castro, 26 Temmuz’da Santiago’daki Moncada Kışlasına 125 arkadaşıyla birlikte bir baskın düzenledi.Ama başarısızlığa uğrayarak tutuklandı.16 Ekim 1953′ te Santiago’daki Küba Yüksek Mahkemesi’nde yapılan yargılamada Tarih beni aklayacaktır (La Historia Me Absolvera) cümlesiyle biten ünlü savunmasını yaptı.Mahkeme sonunda 16 yıla mahkum oldu.

    Juventud Adasında 21 ay hapis yattıktan sonra, Batista’nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı.
    1955′ te Küba’dan ayrılarak Meksika’ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurdu.İspanya İç Savaşı’na katılmış olan Kübalı Alberto Bayo’nun yönetiminde gerilla savaşı eğitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralık 1956′ da Granma yatıyla Küba’ya dönerek Oriente’de karaya çıktı.Burada hükümet kuvvetleriyle girişilen çatışmalarda arkadaşlarının çoğunu yitiren Castro, aralarında kardeşi Raul Castro ve Ernesto Che Guevara’nın da bulunduğu 12 arkadaşıyla birlikte Oriente’nin güneybatısındaki Maestra Dağlarına çekildi.

    Bu dağlarda iki yıl boyunca Batista’nın kuvvetlerine karşı başarılı bir gerilla savaşı yürüttü.Giderek siyasi desteğini yitiren ve bir dizi askeri yenilgiye uğrayan Batista, 31 Aralık 1958′ de Dominik Cumhuriyeti’ne kaçtı.Castro 1959′ un ilk günlerinde Havana’ya girdi.Hukukçu Dr. Manuel Urrutia Leo devlet başkanlığına, Castro da başbakanlığa getirildi.

    Castro hükümeti ilk olarak fiyatları ve kiralarıdüşürdü.Ardından köklü bir toprak reformu başlattı; 40 hektarı geçen toprak bedelleri 20 yılda ödenmek üzere kamulaştırıldı ve halk çiftlikleri olarak işletilmeye başlandı.Önceleri Castro’ya karşı çıkmakla beraber 1959′ a doğru gerilla hareketini desteklemeye başlayan Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP) Castro ile ilişkilerini geliştirerek etkili bir konum kaxandı.

    Bu durumdan tedirgin olan Urrutia’nın toprak reformunun ertelenmesi yönündeki baskıları üzerine, Castro istifa etti.Ama halkın yoğun tepkisi karşısında Urrutia görevinden çekilmek zorunda kaldı.Yerine Osvaldo Doticos getirilirken Castro yeniden başbakan oldu.
    Bu sırada toprakların kamulaştırılmasından zarar gören ABD şirketlerinin baskısıyla ABD hükümeti Küba’ya karşı ekonomik ambargo uygulamaya başladı.

    Ekonomisi tek ürüne dayalı bir ülke olan Küba, öteden beri ABD’ye sattığı şekeri SSCB’ye satmaya başladı.ABD şirketlerinin elindeki rafineriler, şeker karşılığında SSCB’den alınan ham petrolü işlemeyi reddedince, Castro bu rafinerileri devletleştirdi.Bu gelişme ABD ile Küba’nın arasını daha da açtı.Devrimden sonra ABD’ye kaçan ve John F. Kennedy yönetiminden silah ve mali destek sağlayan Kübalıların Nisan 1961′ de giriştiği Domuzlar Körfezi Çıkartması başarısızlıkla sonuçlandı.Castro çıkarmanın ardından yayımladığı Havana Bildirisi ile ilk kez, Küba’nın sosyalist politikalar izleyeceğini dünyaya duyurdu.
    1962′ de SSCB’nin Küba’ya balistik füzeler yerleştirmesi ve John F. Kennedy’nin Küba’yı deniz ablukasına almasıyla dünya bir nükleer savaşın eşiğine geldi.Bunalım ancak ABD’nin Küba’da hükümeti devirmek için artık girişimde bulunmayacağına söz vermesi ve SSCB’nin Türkiye’deki Amerikan füze rampalarının kaldırılması karşılığında nükleer silahlarını Küba’dan geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatılabildi.Bununla birlikte Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) Castro’yu öldürmeye yönelik suikast planları düzenlemeyi sürdürdü.

    Eğitimini hukuk alanında yapmıştır.
    Mayari‘de doğmuştur. 1952′ de Batista’ya karşı giriştiği mücadele sonucunda hapsedilmiştir (1953-1955) ve ardından da sürgüne gönderilmiştir. 1956′ da Küba’ya dönerek 26 Temmuz Hareketi’ni başlatmıştır ve 2 Ocak 1959′ da iktidarı ele geçirmiştir.
    Fidel Castro 31 Temmuz 2006 tarihinde sağlık problemleri nedeniyle yetkilerini geçici olarak Başkan yardımcısı ve kardeşi Raúl Castro’ya devretmiştir.

    istifa etmesine üzüldüm ama kardeşinin seçimleri kazanacağına da inanıyorum........
    o bir efsane...................

  • kardan adam

    17.02.2008 - 13:09

    Kardan Adam
    Bir kardan adam gördüm,
    Yarin bahçesinde.
    Donuk yüreği,
    ve buz kesmiş benziyle,
    Bana benzeyen...

    Dışarıda tek başına,
    Bir adam,kardan
    Yarin bahçesinde,
    Terk edilmiş kaderine...

    Yaşamı yağan kardan,
    Ölümü güneşten olan,
    kardan bedeni,
    ve donuk yüreğiyle,
    Bir adam,
    Bana benzeyen...

    Ufuktan göründümü güneş,
    ilk gözlerden akar yaş,
    Ruhu buhar olur uçar,
    Bedeni toprağa göçer...

    Geriye;
    Bir emanet atkı,
    Bir havuç,
    Kömürden bir çift göz,
    ve donuk yüreği kalır,
    Yarin bahçesinde,
    Bir adam,kardan,
    Bana benzeyen...

  • afşar timuçin

    25.01.2008 - 23:06

    Ölümsüz gülüşünle başlıyorum
    Her güzelliğe her sevince
    Bir yağmur ince ince
    Sürerken beni başka zamanlara

    Zamanla yorgun hanlara
    Dönüyor işte gördün her şeyim
    Kuru topraklar gibi dağılıyor belleğim
    Sınırsız bir boşluğu süre süre
    Yorgunum çok uzaklardan geldim
    Kaygılar sıkıntılar yaşadım uzun uzun
    Korkuyu yakından tanıdım
    Ölümsüz düşmanı oldum korkunun

    Şimdi bakışınla bağlanıyorum
    Kocaman bir dünyaya umutla
    Bir akşam aşılmaz kaygılar
    Çağırıken beni sozsuzluğuma

    Sıcaklığın beni alıştırıyor
    Soğuk ve yağmurlu akşamlara
    Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum
    Ellerine ayaklarına saçlarına

    Afşar TİMUÇİN

  • yitirmek

    28.12.2007 - 13:08

    YİTİRİLEN

    Ola ki yürürüm bir başka aşka
    ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
    unutma ki tek aşk olduğum sensin
    âşık olduğum değil.

    Karanlıkla süzülüyor içime yıkım
    dur diyorum yıkılıyorum
    uçurumları başucuma koyuyorum sonra
    okşuyorum saçlarını rüzgarda
    sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime
    gitme diyorum gitme düşüyorum
    sonra beni soruyorlar bana
    tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
    aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça
    yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
    önce bir bir sonra hepsi
    sonra mı bir ben kalıyorum bir de yalnızlık
    uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık.

    Zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yan yana
    öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
    her şey oyunun yasaklarına uygun bir yasak oluyor sonra
    tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte.

    Üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın
    bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala
    vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
    hala kaçıyor musun gözlerini bırakarak birilerinde
    hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
    küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun
    kendin kadar aklımdasın.
    Hala öyle savruk bir gök
    hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
    ve aşkını şaşırmış bir tanrı.
    Çoğalan sızısıyla mutlu bir yara.

    Öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
    öyle bıraktığım gibi misin
    gerçeği yakmada hala usta mısın
    yoksa çırak mı yanarken yalanda
    saçlarıma dolanan aydınlığımsın
    somutlaştıramadığım tek imgemsin
    şiirde anlattıkça eksilen tek anlam.
    Hala bıraktığım gibi misin.
    Yoksa beni bıraktığın gibi mi
    kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma.
    Kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma.
    Hala bıraktığım gibi misin.

    UMUT ALTINÇAĞ

  • metin altıok

    28.12.2007 - 13:06

    GERİYE KALAN

    Bir anahtar verdindi bana
    Kabaran yüreğimi bilerek.
    Kullanıp durdum onu gönlümce,
    Aşkıma kenar süsü diyerek;
    Aşındırdım dişlerini zamanla.

    Geriye ben kaldım işte.

    Yalan olur sevmedim dersem;
    Ama yolcu yolunda gerek.
    Ey ömrümün uğuldayan durağı;
    Yanlış hesaptan dönerek,
    Benli günlerini sil istersen.

    Geriye sen kaldın işte.

    METİN ALTIOK

  • bahar

    28.12.2007 - 13:02

    Yapma bunu bana! ..

    Bahar, yalvarırım çek git işine! ..

    Salma üstüme çiçeklerini, aklımı çelme! ..

    Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde;
    sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.

    Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...

    Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...

    Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu,
    toprakta türlü çeşit börtü böcek...

    Yapma bunu bana bahar,

    Böyle üstüme gelme! ..

    Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...

    Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...

    Kalbimin buzları erimiş.

    Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...
    bir de sen çıldırtma beni...

    Krizdeyim ben... Tembelliğin sırası değil, uyamam sana...

    Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.

    Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...

    Bulutların üşüşmesin başıma...

    Girme kanıma benim... yoldan çıkarma! ..

    Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi,

    Sevdanın suç ortağısın.

    Kıyma bana! ..

    Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi
    azdırıp sonra birden çekip gideceksin.

    Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir
    kuraklığın ortasında terk edeceksin...

    O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...

    Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin

    uçuştuğu günbatımları...

    Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...

    Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgârlarında...

    Yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak;
    damar damar çatlayacak ruhumuz...

    Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden...
    Yüreğim viraneye...

    Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...

    Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.

    İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...

    İş açma başıma...

    Git işine!

    Yoldan çıkarma beni! ..

    Can Dündar

  • nazım hikmet

    28.12.2007 - 11:50

    HÜRRİYET KAVGASI

    Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
    dalga dalga aydınlık oldular,
    yürüdüler karanlığın üstüne.
    Meydanları zaptettiler yine.

    Beyazıt'ta şehit düşen
    silkinip kalktı kabrinden,
    ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
    yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

    Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
    Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
    Safları sıklaştırın çocuklar,
    bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

  • ministrable

    04.10.2007 - 13:35

    erdem şeref ve insanlık abidesi ne kelime,
    insanlardan daha üstün vasıflarla yaratılmış bir insan :))))
    o olmasa insanlık büyük bir tehlike altında olurdu...........

  • nazım hikmet

    19.09.2007 - 10:16

    OTOBİYOGRAFİ..

    1902'de doğdum
    doğduğum şehre dönmedim bir daha
    geriye dönmeyi sevmem
    üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
    on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
    kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    ve on dördümden beri şairlik ederim

    kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    ben ayrılıkların
    kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    ben hasretlerin

    hapislerde de yattım büyük otellerde de
    açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir

    otuzumda asılmamı istediler
    kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
    verdiler de
    otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
    elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya

    Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
    961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır

    partimden koparmağa yeltendiler beni
    sökmedi
    yıkılan putların altında da ezilmedim

    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü

    sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
    şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
    aldattım kadınlarımı
    konuşmadım arkasından dostlarımın

    içtim ama akşamcı olmadım
    hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana

    başkasının hesabına utandım yalan söyledim
    yalan söyledim başkasını üzmemek için
    ama durup dururken de yalan söyledim

    bindim tirene uçağa otomobile
    çoğunluk binemiyor
    operaya gittim
    çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
    camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    ama kahve falıma baktırdığım oldu

    yazılarım otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'mde Türkçemle yasak

    kansere yakalanmadım daha
    yakalanmam da şart değil
    başbakan filân olacağım yok
    meraklısı da değilim bu işin
    bir de harbe girmedim
    sığınaklara da inmedim gece yarıları
    yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
    ama sevdalandım altmışıma yakın
    sözün kısası yoldaşlar
    bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
    insanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    başımdan neler geçer daha
    kim bilir.

    NAZIM HİKMET

Toplam 247 mesaj bulundu