Hiç mazeret tanımayan, keskin, açık insani bir his tezahürü..
Boğazınızı hiç terk etmeyecek akrep gibi, yutkundukca zehri göğsünüze akar, nefesinizi daraltır; ruhunuzdaki tüm hisleri felce uğratır..
İnsanın tüm varlığını tepeden inme bir dehşet altında ezen, bundan acı azap olamaz..
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bazen gözyaşı oldu, bazen içli bir şarkı
Her anını eksiksiz dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde yanar aşkın
Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylanların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar binbir renkli çiçekler
Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı
Ben hala o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hala güzelliğini kalbimde taşıyorum
Dalından koparılmış beyaz bir çiçek gibi
...
Mazinin elemi bile tatlı der şair..
Mazinin izi bile yok kalbimde, gelme baharda..
Vahşî, Hz. Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi..Hebeşli olduğu için, el ile mızrak atmakta usta idi..Cübeyr, Hz Hamza’yı öldürmesi karşılığında kendisini azad edeceğini söylemesi üzerine Vahşî, Uhud’da pusuya yatarak Hz. Hamza’yı şehid etmiştir..Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün Vahşî, buradan kaçmıştır..Sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip selâm vermiştir..Vahşî öldürüleceğini düşünsede, Resûlullah efendimiz tarafından affedilmiştir.. Resûlullah efendimiz bu durum için şöyle demiştir: ‘Miracda, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerken görmüştüm! ’… ‘İman eden, pişman olan affolur.Bizim kardeşimiz olur’ buyurmuştur..
Peygamber Efendimiz, Vahşî’ye affolduğunu müjdeleyerek buyurdu ki; ‘ Fakat seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum’.. Hazreti Vahşî, Resûlullah’ı üzmemek için bir daha yanına gelmedi..Mahcup, başı önünde yaşadı..Aynı ok ve mızrakla yalancı Peygamber Müseyleme’yi öldürdü ve büyük hizmet etti..Hazreti Osman zamanında vefat etti…
Neyi temsil ediyorum? .. Bu toplum içinde varlığımın önemi ne? ..Mademki, tüm başarılarıma, çabama rağmen yaydığım düşüncelerim içi boş tohumlar gibi hiç yemiş vermeksizin gömülüp gidiyorsa; şu halde varlığımın ne önemi var, gerçekten bu topluluğun içinde ne işe yarıyorum..İşte; Hamlet’in ‘olmak veya olmamak’ tiradını daha iyi kavramamıza sebep olan anlardır bunlar…Sahnelerin içinde bu sözü tekrar ederek gece yarıları mezarcılarla konuşan o bahtsız prens gibi dolaşmamak dileğiyle…
oum kalsoum
19.08.2008 - 13:41Um Khalthoum, Om Kalthoum, Oum Kalsoum..
Arap dünyasının, Orta Doğu'nun en büyük sesi (divası): ÜMMÜ GÜLSÜM
kıskanılmak
18.08.2008 - 15:24Gölgemin altında barınmayı tercih edenler, kalın orada sobelemeyeceğim sizi, bi'lakis hep besleyeceğim..
pehh :)
vicdan azabı
18.08.2008 - 12:12Hiç mazeret tanımayan, keskin, açık insani bir his tezahürü..
Boğazınızı hiç terk etmeyecek akrep gibi, yutkundukca zehri göğsünüze akar, nefesinizi daraltır; ruhunuzdaki tüm hisleri felce uğratır..
İnsanın tüm varlığını tepeden inme bir dehşet altında ezen, bundan acı azap olamaz..
mazi
18.08.2008 - 01:18Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bazen gözyaşı oldu, bazen içli bir şarkı
Her anını eksiksiz dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde yanar aşkın
Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
Hani o güzel gözlü ceylanların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar binbir renkli çiçekler
Nasıl yakalamıştık saçlarından baharı
Ben hala o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hala güzelliğini kalbimde taşıyorum
Dalından koparılmış beyaz bir çiçek gibi
...
Mazinin elemi bile tatlı der şair..
Mazinin izi bile yok kalbimde, gelme baharda..
bilge
17.08.2008 - 23:08Daha değil, henüz olmadım..
dert
17.08.2008 - 23:01Ey doktor ben aşk derdimden memnunum
İlacımdan el çek
Beni öldürecek zehir senin dermanındadır
Bu yüzden derdime derman bulma..
pes etmek
17.08.2008 - 22:54pes! Şimdi bu kelimeyi etimolojik açıdan mı tanımlamak gerekiyor..yok yok bu kelime elimde kalır..Kim türetti bu kelimeyi! ee pes!
bedül_ü zaman
17.08.2008 - 22:30Bediüzzaman
Daha çok lakap olarak kullanılan, Arapça kökenli bir kelimedir..Kelime anlamı, zamanın harikası, asrın mükemmel insanı..
bir gün beni özlersen eğer
17.08.2008 - 22:18Sonbaharda gel..
sızı
17.08.2008 - 22:12Kalplerden ırak olsun el aman!
celayir
17.08.2008 - 22:04CELÂYİRLİLER
İlhanlılardan sonra Irak ve Azerbaycan’da hakimiyet kuran Türkleşmiş Moğol Hânedanı..
necip fazıl kısakürek
17.08.2008 - 21:55Elinden, dal gibi düşerken ümit,
Ne bir hasret dinle, ne bir ah işit;
Bir yaprak ol, esen rüzgarlarla git,
Kırık bir tekne ol, dalgalarla gel..
bazen
17.08.2008 - 21:46Kimi zaman anlamında kullanılır.. Doğru yazılışı ve okunuşu Bazan'dır..
Bende çok yapıyorum bu hatayı..
üftade
17.08.2008 - 21:32Kâbe kavseyn’ ma‘nasın anlayuben fehm eyledi
Kâni olmadı anunla erdi ‘ev ednâ’sına.
Kalmadı bu gönülde Üftade asla ıztırab
Zira matlubu buluben erdi ol Mevlâ’sına.
üftade
17.08.2008 - 21:30Üftade Farsça bir kelimedir..
Kelime anlamı; düşkün, birçare, fakir..
memleketim
17.08.2008 - 15:50TÜRKİYE'M..Ufukları bulutlarla örtülü! .. Boranların tehditlerinden uzak günlerin gelmesini, üzerinde ışıklar parlamasını, ortalığın aydınlanmasını diliyorum..
Vahşi
17.08.2008 - 14:46VAHŞÎ
Vahşî, Hz. Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi..Hebeşli olduğu için, el ile mızrak atmakta usta idi..Cübeyr, Hz Hamza’yı öldürmesi karşılığında kendisini azad edeceğini söylemesi üzerine Vahşî, Uhud’da pusuya yatarak Hz. Hamza’yı şehid etmiştir..Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün Vahşî, buradan kaçmıştır..Sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip selâm vermiştir..Vahşî öldürüleceğini düşünsede, Resûlullah efendimiz tarafından affedilmiştir.. Resûlullah efendimiz bu durum için şöyle demiştir: ‘Miracda, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerken görmüştüm! ’… ‘İman eden, pişman olan affolur.Bizim kardeşimiz olur’ buyurmuştur..
Peygamber Efendimiz, Vahşî’ye affolduğunu müjdeleyerek buyurdu ki; ‘ Fakat seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum’.. Hazreti Vahşî, Resûlullah’ı üzmemek için bir daha yanına gelmedi..Mahcup, başı önünde yaşadı..Aynı ok ve mızrakla yalancı Peygamber Müseyleme’yi öldürdü ve büyük hizmet etti..Hazreti Osman zamanında vefat etti…
sorumsuzluk
17.08.2008 - 12:48İradesine hiçbir güçlük yüklemeyen, kayıtsız, hedefsiz hayata gebe olma durumu...
Bazı anlarda özenmiyor değilim bu duruma...
Olmak ya da Olmamak
17.08.2008 - 12:19Neyi temsil ediyorum? .. Bu toplum içinde varlığımın önemi ne? ..Mademki, tüm başarılarıma, çabama rağmen yaydığım düşüncelerim içi boş tohumlar gibi hiç yemiş vermeksizin gömülüp gidiyorsa; şu halde varlığımın ne önemi var, gerçekten bu topluluğun içinde ne işe yarıyorum..İşte; Hamlet’in ‘olmak veya olmamak’ tiradını daha iyi kavramamıza sebep olan anlardır bunlar…Sahnelerin içinde bu sözü tekrar ederek gece yarıları mezarcılarla konuşan o bahtsız prens gibi dolaşmamak dileğiyle…
Şeddeli deli
17.08.2008 - 01:12Şedde, Arapça’da benzer iki harfin bir yazılıp çift okunması..
Misal: [[bürre, medd]] gibi sözcüklerdeki [[r]] ve [[d]] harflerinden biri yazılır, üzerine çift olduklarını gösteren [[şedde]] işareti konulur(du) ..
Şedde'li deli tabirini manasız buldum bu bağlamda.. Şapkalı deli veya çifte deli anlamında da yorumlanabilir..
şüphe
17.08.2008 - 00:52Tıpkı ölümün soğuk yüzü gibi etkileyici, benliği sarsıcı, ruhu daraltan bir duygu..
Delirium
17.08.2008 - 00:24Psikiyatri ilmi bunu geçici bir akıl dengesizliği olarak değerlendirsede, ölümle bile sonuçlandığı görülen, akut akıl hastalığıdır...
Delirium Tremens= Alkolizmin yol açtığı bir hastalık durumudur.
sükût
17.08.2008 - 00:01Susmak, sessizlik, huzur..Asil, temiz ve yüksek bir ruh için bundan güzel bir hayat düsturu olamaz herhalde...
sonbaharı sevmek
16.08.2008 - 23:30Kaygılarla yüklü, gamlı, ıslak olmasına rağmen seviyorum bu hazan mevsimini..
Toplam 667 mesaj bulundu