iyilik yapmanın tadı öyle güzelkiiii başkalarına yardım etmek zahmetmiş gibi gelmiyo insana...bunu yaparken yorgunluğunu hissetmiyor bile...ruhu güzelleştiriyor...yaşamak için umut veriyor....
gecen sene bende olduğunu farkettiğim hastalık..sırf bu yüzden çayı azalttım..artık açık çay içmek zorundayım..çünkü çay vücuttaki demiri öldürüyrmuş...artık bolca ıspanak ve kahvaltılarda pekmez tüketiyorum...
falez sözcüğü akdeniz bölgesindeki insanların kıyılardaki yalıyar oluşumlarına verdikleri yöresel tanımlamadır. antalya dünyada rastlanmayacak yapıda ve ebatta oluşmuş olan falez (yalıyar) yapısı üzerine kurulmuştur. bu yapı 64 milyon sene önce oluşumunu başlatmış ancak, asıl devrini buzul çağı ve sonrasında yapılandırmıştır. buzulların erimesiyle ve bugünkü tüm şehrin tabanını kaplayan akar suların, denize dökülmesi sırasında bıraktıkları kireç çökeltilerinin, dalgaların kıyıya taşıdığı kum taşlarıyla birleşmesiyle oluşmuştur. sert rüzgar ve yağmurların etkisiyle oluşan girintiler, yapının süngerimsi bir doku almasını sağlamıştır.
şehir içindeki en meşhur yar kadınyarı denilenidir. tarihin çok çok çok eski zamanlarında buradan kötü kadın denilen kadınları aşağı atarlarmış.
su altı falez durumuda şöyledir. antalya`nın iki büyük plajı olan lara ve konyaaltı arasında kalan bölgedir. çeşitli noktalardan karadan dalış yapılabileceği gibi tekne de kullanılabilir. falez oluşumları yerine göre olmak kaydı şartıyla 14 metreden 25 metre derinliğe kadar inerler. daha sonra dip yapısı yerini kumluğa ve mil tabakasına bırakır. bu yüzden en enteresan noktalar ilk 20 metre civarındadır. daha ileri gitmek çölde gezinti yapmak gibidir ve görülebilecek şeyler otomobil lastikleri, pet şişeler, içecek tenekeleri olacaktır. giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri konyaaltı plajına inen varyantın altıdır. bu bölgede kayalık kesim 25 metreye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkan kılar
ya bilmiyorum...adamı hala cözemedim...mükemmel bir sesi var...insanın ruhunu okşuyor adeta...ve cok duru bir yüzü..insanın baktıkça bakası geliyor..dindar adamların yüzünde hep aynı tebessüm ki bunu anlamıyorum...ve sölediği ilahiler cok güzel..aslen azeri ve ingiltere de doğup büyümüş..ilk müzik eğitimini yine müzisyen olan babasından almış...cok yetenekli olduğu için kraliyet ailesinin müzik okulunda burslu olarak okumuş...el ezher ünisinde arapca dil eğitimi almış...bi almanla evlendi gecenlerde....belki de onu cozememiş olmamın sebebi hala bi pürüzünü gormemiş olmamdan..dinden beni soğutan hep dindar geçinip insanları sömüren insanlar oldu...bu adamda da öyle birşey var mı diye duruyodum ama bi pürüz gormedim...
tarihin imtihan gözyaşlarıydı, İran..
ve kalbimin en hırçın nidası:Ah İran!
günlerce bir dağ ördüm bakışlarımdan
“hayır bu böyle olmayacak” dedim
dağı ördüm ve adını ZAĞROS koydum
bir ceset gibi yatırdım İran’ın ve Osmanlı’nın arasına Zağros’u
İran, sus’tu! Osmanlı acı acı önüne düşürdü bakışlarını
O ba/kışları bir daha kaldıramadı yerden...
İran’a “al” dedik..”al ve sus, ne olur”
İran kanlı elleriyle aldı, Azerbaycan ve Revan’ı
“Ana gibi yâr” diye
ümmetin kalbinin kalplerinden bir anayı verdik Osmanlı’ya
Bağdat artık, kimseyi ısıtmayan bir alev olarak kaldı coğrafyalarda
Kandan bir çizgi çektim Zağros’un eteklerine
Adını:Kasr-ı şirin koydum..1639’du..
Artık sadece k/ar yağıyordu..
Tarihten bir sayfayı da böylece noktaladım
Beni bir tek Zağros anladı!
Bende hayatın diğer adını Zağros k/oydum!
Bir yüzü(ğü) m Fars-i..diğer yüzü(ğü) m Türk-i
Hoş çakal Zağros
aaaaaaaa cok yazık değil miiiiiii bazılarımızın damarlarında 'asil kan' dolaşmıyor.......yaw insanı asil yapan neydi....biri bana bunu anlatsın...asil kan ne yawww....
dünyanın en güzel sesi
05.03.2007 - 17:24sevdiğimiz insanın sesi tabi....
yardım etmek
04.03.2007 - 18:59iyilik yapmanın tadı öyle güzelkiiii başkalarına yardım etmek zahmetmiş gibi gelmiyo insana...bunu yaparken yorgunluğunu hissetmiyor bile...ruhu güzelleştiriyor...yaşamak için umut veriyor....
ateist
04.03.2007 - 18:55yaniiiii tanrı diye bi kavramı kabul etmeyen kişiiii
Rojda1
04.03.2007 - 18:54tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyorum ama burada coğu kişi kızlarına bu ismi veriyor....
Amed
04.03.2007 - 18:52yaniiiii diyarbakır.....
pdr
04.03.2007 - 18:17yani psikolojik danışmanlık ve rehberlik...yani insanların en cok ihtiyaç
duyduğu şey...ve de ihtiyaç duyanların sayısı gittikçe artıyor
malesef....geleceğin psikologu olmak istiyorum..bakalım zaman neyi gösterecek....
cehennem
03.03.2007 - 21:11huzur bulamadığım her yer....
Alimallah
03.03.2007 - 21:11allah korusun anlamındaydı demi...
endoplazmikredikulum
03.03.2007 - 21:09ben endoplazmikbirkulum:P
david copperfield
03.03.2007 - 21:09ilizyonist....alla alla bu kücükken okuduğum kitaptaki david copperfield le aynı kişi mi? ....
KANSIZLIK
02.03.2007 - 12:06gecen sene bende olduğunu farkettiğim hastalık..sırf bu yüzden çayı azalttım..artık açık çay içmek zorundayım..çünkü çay vücuttaki demiri öldürüyrmuş...artık bolca ıspanak ve kahvaltılarda pekmez tüketiyorum...
falez
02.03.2007 - 12:03falez sözcüğü akdeniz bölgesindeki insanların kıyılardaki yalıyar oluşumlarına verdikleri yöresel tanımlamadır. antalya dünyada rastlanmayacak yapıda ve ebatta oluşmuş olan falez (yalıyar) yapısı üzerine kurulmuştur. bu yapı 64 milyon sene önce oluşumunu başlatmış ancak, asıl devrini buzul çağı ve sonrasında yapılandırmıştır. buzulların erimesiyle ve bugünkü tüm şehrin tabanını kaplayan akar suların, denize dökülmesi sırasında bıraktıkları kireç çökeltilerinin, dalgaların kıyıya taşıdığı kum taşlarıyla birleşmesiyle oluşmuştur. sert rüzgar ve yağmurların etkisiyle oluşan girintiler, yapının süngerimsi bir doku almasını sağlamıştır.
şehir içindeki en meşhur yar kadınyarı denilenidir. tarihin çok çok çok eski zamanlarında buradan kötü kadın denilen kadınları aşağı atarlarmış.
su altı falez durumuda şöyledir. antalya`nın iki büyük plajı olan lara ve konyaaltı arasında kalan bölgedir. çeşitli noktalardan karadan dalış yapılabileceği gibi tekne de kullanılabilir. falez oluşumları yerine göre olmak kaydı şartıyla 14 metreden 25 metre derinliğe kadar inerler. daha sonra dip yapısı yerini kumluğa ve mil tabakasına bırakır. bu yüzden en enteresan noktalar ilk 20 metre civarındadır. daha ileri gitmek çölde gezinti yapmak gibidir ve görülebilecek şeyler otomobil lastikleri, pet şişeler, içecek tenekeleri olacaktır. giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri konyaaltı plajına inen varyantın altıdır. bu bölgede kayalık kesim 25 metreye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkan kılar
imparatorun yolculuğu
02.03.2007 - 11:59bu pazar atv de saat 20.00 da izlemenizi tavsiye ederim....
imparatorun yolculuğu
02.03.2007 - 11:582006 yılı en iyi belgesel film dalında oscar alan film...penguenleri
anlatıyor....seslendiren tamer karadğlı ve eşi arzu balkan
karadağlı...tavsiye ederim..süper bişi..biz insanlar bu mükemmel
canlılardan ders almalıyız....
Sami Yusuf
01.03.2007 - 21:53ya bilmiyorum...adamı hala cözemedim...mükemmel bir sesi var...insanın ruhunu okşuyor adeta...ve cok duru bir yüzü..insanın baktıkça bakası geliyor..dindar adamların yüzünde hep aynı tebessüm ki bunu anlamıyorum...ve sölediği ilahiler cok güzel..aslen azeri ve ingiltere de doğup büyümüş..ilk müzik eğitimini yine müzisyen olan babasından almış...cok yetenekli olduğu için kraliyet ailesinin müzik okulunda burslu olarak okumuş...el ezher ünisinde arapca dil eğitimi almış...bi almanla evlendi gecenlerde....belki de onu cozememiş olmamın sebebi hala bi pürüzünü gormemiş olmamdan..dinden beni soğutan hep dindar geçinip insanları sömüren insanlar oldu...bu adamda da öyle birşey var mı diye duruyodum ama bi pürüz gormedim...
kerem ile aslı
01.03.2007 - 21:43aşk...
defol
01.03.2007 - 17:33darbuka olsam olmaz mı:P iiiii ne berbat espri yaaa
yüzük kardeşliği
01.03.2007 - 17:32yüzüklerin efendisi filminin ikinci bölümü...demi... ben cok sevmiştim bu filmi..
Zagros1
01.03.2007 - 17:29tarihin imtihan gözyaşlarıydı, İran..
ve kalbimin en hırçın nidası:Ah İran!
günlerce bir dağ ördüm bakışlarımdan
“hayır bu böyle olmayacak” dedim
dağı ördüm ve adını ZAĞROS koydum
bir ceset gibi yatırdım İran’ın ve Osmanlı’nın arasına Zağros’u
İran, sus’tu! Osmanlı acı acı önüne düşürdü bakışlarını
O ba/kışları bir daha kaldıramadı yerden...
İran’a “al” dedik..”al ve sus, ne olur”
İran kanlı elleriyle aldı, Azerbaycan ve Revan’ı
“Ana gibi yâr” diye
ümmetin kalbinin kalplerinden bir anayı verdik Osmanlı’ya
Bağdat artık, kimseyi ısıtmayan bir alev olarak kaldı coğrafyalarda
Kandan bir çizgi çektim Zağros’un eteklerine
Adını:Kasr-ı şirin koydum..1639’du..
Artık sadece k/ar yağıyordu..
Tarihten bir sayfayı da böylece noktaladım
Beni bir tek Zağros anladı!
Bende hayatın diğer adını Zağros k/oydum!
Bir yüzü(ğü) m Fars-i..diğer yüzü(ğü) m Türk-i
Hoş çakal Zağros
Zagros1
01.03.2007 - 17:25atalarımın köklerini saldıkları dağ....
kürt
28.02.2007 - 14:14aaaaaaaa cok yazık değil miiiiiii bazılarımızın damarlarında 'asil kan' dolaşmıyor.......yaw insanı asil yapan neydi....biri bana bunu anlatsın...asil kan ne yawww....
insan
28.02.2007 - 14:09tek başına içinde bir dünyayı barındıran varlık...cözülmesi en zor varlık...
mevsimler
28.02.2007 - 14:08zivistan neçeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
rubai
28.02.2007 - 14:07ömer hayyam...
Toplam 465 mesaj bulundu