Selahattin Yetgin Adlı Antoloji.com Üyesinin ...

Yokluğunda şarkıların rengi siyah
Gecelerin enkazında ezik yüreğim
Ellerim buz gibi, tenin ateş
Gecelerinin yıldızı göz yaşlarım
Adını her anışım çığlık kulaklarında
Her nefesim tenine değen rüzgar
Vuslat imkansız ağlayan dizelerinde
Bir gülümsemen yeterken bana
İster sus, ister hayk ...

Sınırsız hayallerde beyaz tüllere sar beni, şiddetle sev beni…
Tırnak içine al her zamanki gibi sendeki yerimi…
Tenimde senin yansıman
Ellerimde nazar boncuğu sana adanmış baharlar
“Gelecek düşlerim” sokağının bekçisi,
“umudum” ışığın olsun…
Söz gümüşse,
Sus-uyorum şimdi.

Eyvallah ...

Öfkesine mağlup olduğumuz kor düşünüşlerin kıyımları çarparken mor denizlerimizin rahlesine, kendi içimizdeki savruluşların gündönümlerine savrulur bakışlarımız. Dudakta tiz bir ıslıktır dün ve yanakta bir damla yaştır hüzün. Göğsümüzün hüzzam bekleyişlerine mevsimler uğrar arada bir, ömrümüzü asla ...

Gönül sızılarımızın dualarıyla el açtığımız göklerin karanlıklarına gönlümüzün ışıkları vurur, yüreğimizin bakışlarına ömrümüzün gülüşleri tutununca kaybettiklerimizin sorgularıyla söyleriz hüzzam yaşam türkülerini…
Tebrikler.

Mutluluğun ve hüzünlerin iç içe yaşadığı bu acılar atlasında sevinçler ve acılar da kaçınılmaz oluyor. Yürek acılara, ağlamalara durdu mu gözyaşlarımıza dur diyemiyoruz. Tüm gelenlerin ve gidenlerin belki de huzura erdiği o diğer dünyada hangimiz olmayacağız ki?.
Şiirinizdeki gibi: bir sus payım k ...

Yeni bir soluk yerleşti nefesime. Her solukta içim üşüyor sevgili. Bir şiirin umudu ellerimi ısıtır şimdilerde. Sözlerimi topladım ışıklı gözlerinden. Yağmurun bereketini giyindim. Şiddetli sağanakların altında sınırsız sevgimden kopardım adının harflerini. İçim acıdı. Ufkum daralırken zehroldu gü ...

Kül kelepçenin üzerinde parıldayan gül gibi tohumsuz bir aşkın uykulu düşünüşleriyle durur mevsimlerin üzerinde. Yalım bir ateşin yokluğuna sarılan geceler gibi dolanırız hayatın ürpertili geçişlerinde ve bekleriz uzak denizlerin dalgalarının sevdayı bize getirmesini… Tebrikler…

Baharlarımızın yoklukla sarmalanmış kimliksiz buluşmalarında yolculuklara dayarız gönlümüzün yorgun başını. Dudağımızdaki ıslanmış kelimeleri birbirine sürterek, yanağımızdaki yaşlarla özlemi kör karanlıklardan geçirerek adını koyarız yapayalnızlığımızın. Tebriklerimle.

Islak şiirler ayrılık korkusu
Sesinin özleminde uzar günler
Sevince açar gamzelerim
Heybemde taşıdığım sonbahar
Hiç değişmedim ben
Adın sevda, adın bahar…

Söyle sevgili,
Sür yüreğini yüreğime
Umut var mı suskularında
Kirpiklerinin arasında
Yarın var mı…
....................
...

Habersizce tut ellerimi sensiz yar’lara düşmeden
Yaprak yaprak dokunurken, benimle yürüme geçmişe
Aşk sarhoşu gözlerim hüzün gözlerinde dinlenmeden
Dalıp gider yüreğime bir ömür beklemelerin uykusuzluğu
Her gözyaşımda divane gönlündeki son-baharım ben

Sözüyle özüyle sevdamı sundum nazarı ...

Yürekten tebriklerimle Sare hanım.
Kaleminiz daim olsun.

Yine dipteyim biliyor musun… En acıtan düşler dipten çıkar ya hani işte öyle avuçluyorum toprakları. Zamanı oyalarken koynumda umurumda bile değil yokluğun… Esirgesen de ateşini benden hala nefesimi tutuyorum sana. Bir gün yüreğindeki dikenleri gördüğünde hissedeceksin bir gülü sevdiğini ve o gülün ...

Yürekten tebriklerimle.
Kaleminiz daim olsun.

Gönlümüzün sabırsız dökülüşleriyle bir yağmur kaçağı oluruz, ömrümüzün tufanlarına sığındığımızda. Sırılsıklam yüreğimizin kuytularına şiirce sokulur, nefes nefese bir sözün ismiyle güneşin ısıtacağı bedenimizi yaşamın sellerinden koruruz...
Tebrikler...

ben,
saklandığım sandık kokularında
lavanta mavisini okşardım
bir de hiç olmayan bisikletimi sürerken
rüzgara kapılan saçlarımın hülyasını
saklı kasabadaki sedef kumsalında
altına durup karadut ağacının
üzerime düşen düş lekelerini
ve onların denizle birleşiminde bıraktığı rengi
ba ...

Canım…” derdim.
Canımdan çok severdim.

Elimde değildin sevgilim.
Elimde olmadı ki hiç ellerin.

Göğün koynundaki yıldızları kıskanırdım ben her gece. Bahtsız ve en çok kanatsız oluşuma hayıflanır, ağlardım. Dilimdeki şarkılarda, rüzgara bıraktığım saçlarımda, aşkı yudumladığım her kadehte ...

Bitimsiz soruların saçlarında dolaşan parmak uçlarımıza sızı hükmedince, yakarılı bir özlemin cennetini arar yüreğimiz. Her soru, kendini arayan sızılı bir yolculuktur, kaynağını inkar edemeyen bir düşün en nazlı sarmalıdır...
Tebrikler...

: Kimliği yağmurda ıslanmış, sevgililiği bu dünyada hiç yaşamamış, hüznü en umulmaz yerlerde harcamış ve yüreğini bir kez bile sevgilinin ellerine bırakamamış bir masalın yapraklarına gizlenir her gün hayat. Yaşlarla yarışan sevda damlalarının kıyı kentlerinde dizeler karalar özleme ve ramak yaklaşı ...

Yankısına yürüdüğümüz bir yaşamın toprak desenli yollarında gönlümüzün kımıltılı özlemlerine vururuz alnımızın kader çizgilerini. Her bekleyişin kandilini öfke söndürür ve ışıkları dışarıya kapalı bir evde şiir yudumlar bir kadın, göğsündeki hüzzam ateşlere sevdanın gözlerini atarak…Tebrikler…

Başucumda bir müzik
Elimde bir kitap
Yüreğimde bir sevda
Gözlerimde bir mor menekşe
Penceremin önünde duruyor sessizce
Akıyor pare pare yüreğe
Dokunuyor gözbebeklerime
Bir konuşsa ah neler anlatır
Penceremin önündeki mor menekşe..
................
Zamansız tükenişlerin kayıp şifre ...

Korkulu günlerin yakasından kurtulunca hüzün, bir başkaldırının sözleri yazılır sevdanın duvarlarına. Büyük yangınların ebedi karanlığına şafak değer, sorgulu bir tümce gibi dokunur sevgilinin göz yaşlarına...
Kutlarım...

... Kırık bir mevsimin tırnaklarını rüzgar acıtınca, gölgeli düşlerimizin yalpa yürüyüşlerine sokulur aşk. Her kırıklık, soylu düşünüşlerin tarumar esintisiyle yorulsa da çığırtkan bir bahar dökülür yüreğimizden ve elbet her devinim öncelikle kendisine döner...
Tebrikler...

şimdi… ben yine uyandıracağım aynı sabahı her şafağa
nefesini dinlediğim gecelerin korkuları saracak bir daha
aynı gün doğumlarına uyanan hiçbir söz olmayacak eskisi kadar derin
kollarımda uyurken veda sözünü duyamamış olduktan sonra

(hangi takvimin sancısı olacağı ne fark eder, de ki 13-Ş ...

Yokluğa kırılan düşlerin rotasına yağmur damlayınca yitmiş senelerin uçarı kanatlarına tutunur anılar. Her yalnızlık kendi duldasından damlayan kahır gibidir, kader diyerek göklerden boş döner avuçlar...
Tebrikler....