Cemal Aydın Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • laiklik

    17.12.2006 - 14:04

    82 anayasasında şöyle bir madde var: kimse dinî inancları yüzünden kınanamaz, dinî inanclarını açıklamaya mecbur değildir gibi.

    Malum ki, ülkemizde çoğunluk müslümandır ve müslüman ahali inancını gizleme ihtiyacı pek duymuyor. Bu, Millî Şef döneminin zulmünde de böyleydi.

    Ama bazı namlı ve dinsiz kişiler sanat ve siyaset sahnesinde oldurlarından ve bu müslüman halkın desteğine ihtiac duyduğundan açıkca 'ben müslüman değilim' deme cesareti gösteremediğinden, yukarıdaki mezkûr maddeye atıfda bulunurlar. Bir de halk diliyle bir deyime sığınırlar: Parayla imanın kimde olduğu bilinmez.

    Yani laiklik bir sistem, bir gelenek değildir. Laiklik; modern putculuğun son dinidir.

    Slm.

  • Samsunspor

    19.11.2006 - 22:57

    Dönüşün muhteşem olacak! ...

  • samsun

    19.11.2006 - 22:55

    Bakıyorum da, herkes bu şehrin pidelerini, dönerini ve sahilini meth ediyor. Gıda sektörüne diyecek birşeyim yok ama, Samsun sahil şehri olmasına rağmen, halkın bu sahilden istifadesi ancak şehirden 15-20 km. uzaklaşdıkdan sonra mümkün. Bunu da rantcı belediyelerimize ve müteahhidlerimize borcluyuz.

    Şunu da unutmayın, Samsun'un simitleri de çıtır çıtırdır. Emsali zor bulunur. Acaba kızları nasıldı?

  • abdülhamit

    05.06.2006 - 14:22

    Osmanlı tarihinde iki tane Abdülhamid vardır. Sanırım ki, burada zikr edilen Sultan II. Abdülhamid'dir. Ancak bizim medyamızda ve okullarımızda ifade zaafiyeti olduğundan kısaca Abdülhamid der ve atar. Mesela İspanya Kralı'na kimse 'Juan Carlos' İngiltere kraliçesine de kimse 'Elisabeth' deyip kesip atamaz. Çünkü onlar Kral Carlos ve Kraliçe Elisabeth'dir. Umarım yakın zamanda bizim medyamız ve üniversitelerimiz de bunu öğrenir.

    Cennetmekân sultanın kişiliğine gelince: onun döneminde devletimiz bir karış bile toprak kaybetmemişdir. Diplomatik dehası ile devletin ve milletin menfaatini sulh içinde korumasını bilmişdir. Bir çok batılı siyasinin ve mütefekkir 'o tahtdan indirilmeseydi, Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na sokulmazdı' iddiasını ileri sürmüşlerdir. İnşaallah, bizim ülkemizin çok bilmişleri de bu bilgilere ulaşır.

  • orhan gencebay

    05.06.2006 - 14:01

    Orhan Gencebay bir müzikcidir, nasıl bir müzikci diye sorarsanız, onu da diyeyim: büyük bir müzikci, aynı zamanda şarkı sözleri de millî edebiyatımızın mihenk taşı olmaya namzetdir.

    Yapdığı müzik 'arabesk' olarak tanımlanıyormuş, mümkündür, ancak bu, onun Arab müziği yapdığı anlamına gelmez. Bu sadece, üstadın başarısını çekemeyen bir taifenin iddiasıdır. Çünkü onlar bir iddiayı ortaya atarken, Gencebay'ın bir maharetini, ki bu Türkiye'de çok az sayıda bestecinin kaabiliyet sahasındadır, gizlemeye daha ziyade görmemeye çalışmakdadır.

    Nedir Orhan Gencebay'ın bu gizli mahareti? Elcevab: Malum ki, Türk Halk ve San'at müziklerinde umumiyetle mısraların hece sayısı 11'dir. Yanı sıra 7, 8, ve 14 heceli besteler de vardır. Gencebay'ı küçük gören bu cühela takımı, Üstad'ın 10 ile 14 arası tüm heceleri birbirine itinalı bir şekilde notalayıp besteleyebildiğini bilirler de söylemezler. Çünkü piyasada besteci gezinen eşhas standard hece sayısına mahkûmdur. İsmini hatırlayamıyorum da, İstiklal Marşı'mızın bestekârı da bu acemilerdendir. Çünkü rahmetli Mehmed Akif bu marşı yazarken hece disiplinine uymadığı için, ilk satırımız lüzumsuz olarak ikinci mısradan 'bu şafak' kelimesini almış ve ikinci satır ise 'larda yüzen alsancak' olarak devam eder. Bu vesileyle de öğrenciler öğretmenlerine 'hocam, larda ne demek? ' diye sorarlar. Bilmem şimdi anlatabildim mi, Orhan Gencebay'ın büyüklüğünü?

    Bana göre TBMM, İstiklal Marşı'mızın sözlerine dokunmadan yeniden bestelemesi için Üstad'a vazife tevdi etse yeridir. Ama bunu ben teklif etmiş olmayayım, çünkü Anayasa'ya göre teklif edilmesi yasakdır.

    Son olarak da şunu yazmama müsaade edin. 80'li yıllarda sanatcı geçinen bir sürü zevat, arabesk aleyhdarlığı, yanısıra Orhan Gencebay'ı küçümsemişdi, ancak zaman onları öyle bir yere getirdi ki, piyasada tutunabilmek için Gencebay bestelerine muhtac oldular.

  • Ihlamurlar Altında

    21.02.2006 - 22:30

    Ben biraz seyrettim ve birşey anlamadım. Bülent İnal, 'Kurşun Yarası' dizisinde 'Kaymakam Cemal Bey' rolünü mükemmel yapmışdı. Burada ise çok paspal bir vaziyette görünüyor. Neyse, yine de bu dizinin tiryakilerine iyi eğlenceler diliyorum.

  • Şöhret Dizisi

    21.02.2006 - 22:27

    Bu da bir propaganda. Önce ailelere 'kızınız eve gayrımeşru bir çocuk getirirse, sakın kızmayın. Artist olmak isterse yine yardımcı olun' gibisinden.

  • En Son Babalar Duyar

    21.02.2006 - 22:21

    TRT'de güzel ve seviyeli bir şekilde başladı, ancak yeni tiplemeler araya girince ve özel televizyona geçince, tam bir soytarılık furyasına dönüştü.

  • Cennet Mahallesi

    21.02.2006 - 22:19

    Tam bir soytarılık. Ben Trakyalı değilim ama Trakya şivesini çok severim. Bu diziye tesadüf ettiğim ve oyunculardan her hangi birinin sesini duyduğum zaman aklıma Trakyalı hemşehrilerimizin meşhur nidası gelir: 'haade bre kaapçıg ağz! '

  • kurtlar vadisi

    21.02.2006 - 22:12

    Devlet bu filme nasıl izin vermiş, anlamak zor.

    Yıllardır ülkemizde emniyet ve adliye teşkilatları işkenceyle suçlanıyor ve siyasî erk bu suçlamaları ya yalanlıyor, ya da kaçamak cevablar veriyor. Oysa bu dizide 'devletin işkence yapdığı, cinayet işlediği' gibi haller var. Hatta, Arslan bey gibi bir adamın devlet adına devletten de iş gizlediği görünüyor.

    Devletin (şaibeli) tüm kurumları da yer yer ifşa ediliyor, bir tanesi müstesna: RTÜK.

  • Yabancı Damat

    21.02.2006 - 22:05

    Tam bir propaganda filmi, neyin propagandası, onu da söyleyeyim mi?

    - Kızlarınızı gâvurlara verebilirsiniz, hiç bir mahsuru yok. Laik Türkiye'ye bu yakışır... propagandası.

  • nurullah genç

    24.11.2005 - 22:43

    Aah, sevgili Haluk Cenk bey kardeşim,

    bu değerli Üstad'ın adını 2003'de bu sayfaya eklemişsin de, ben acizin haberi olmamış.

    Geç de olsa, hocamız hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmakdan bahtiyarım.

    Nurullah Genç hocamız, klasik şiirlere özel isimleri en layıkıyla oturtan şairimizdir. 'Hüznün lalesidir dünya' adlı kitabında, şiirler içinde gördüğüm özel isimler, bendenize 'Türkülerde seni aradım' şiirini yazma ilhamı verdi. Allah ondan razı olsun, uzun ve sahih ömür versin.

    Şiirlerine 'klasik' dediğim için, değerlendirme yapdığım sanılmasın, o klasik şiirin de, modern şiirin de ustasıdır.

    Selam ve muhabbetle...

    Aydın Bayrakdar

  • osmanlı

    25.04.2005 - 00:23

    Osmanlı bir milletin değil, devletin adıdır. Osmanlıca da bir dil değil, Türkca'nin nezih bir konuşma ve yazı tarzı idi. Osmanlı kadını, Osmanlı erkeği gibi sözler de, sıradan fertleri değil, bir kültürü temsil etmektedir. Halkımızın idrakinde 'Osmanlı kadını' dendiğinde akla ilk gelen, mezkûr kadının, dürüst ve edebli olduğudur.

    Üzülerek yazıyorum ki, ben de dahil bugünün Türkleri ile Osmanlı arasında en büyük fark şu idi: bugün biz ancak gücümüz yeten birini yakalayabilirsek yiğitleşebiliyoruz. Oysa Osmanlı, yalnız hakkı üstün tuttuğu için, rakibin güclülüğü-zayıflığı ile ilgilenmedi ve asırlar boyunca tüm virüslere haddini bildirdi.

    Osmanlı Devleti çok savaş yapmışdır, doğrudur. Zira hiç bir savaşı emperyalize amaçlar için yapmamışdır. Mesela Kuzey Afrika, Fransız tehdidi altında iken, Akdeniz'in tapusunu üzerine alması, menfaat amacı ile değil, burada yaşayan mazlum halkın haçlı saldırısından korunması için yapılmışdır. Aynı şekilde Portekiz de Yemen'i tehdid ediyordu, ama Osmanlı bu bölgeyi himayesine alınca, o devrin en güçlü donanmasına sahib Portekiz asırlar boyunca Hind Okyanusu'na ve Umman Denizi'ne giremedi.

    Avrupa'ya doğru yapılan seferler ise, Batı'dan gelebilecek saldırılara karşı devletin ve milletin kendini emniyette hissedebilmeleri için yapılmışdır.

    Son olarak da şunu yazmak istiyorum: 1990'larda, Avrupa'da sosyalist devlet yapıları çökünce, her ülke kendisi için yeni sistemler aramaya başladı. Bu arayışlarda en öne çıkanlar ise, Romanya, Rusya, Bulgaristan, Sırbistan gibi ülkelerin devrik hanedan mensubları yeniden tahtlarına oturabilmek için harekete geçmişlerdir. Afganistan'ın devrik kralı Zahir, 90 yaşına gelmiş olmasına rağmen, ki kendisi 50 yıla yakındır İtalya'da yaşıyor, hiç bir zaman Afganistan'a yeniden sahib olma emelinden vaz geçmemişdir. Yunan kraliyet ailesi de, Yunanistan üzerindeki halen hak taleb etmekteler.

    Osmanlı hanedanı, öylesine büyük, öylesine asildir ki, kendini ülkeden süren, yurtdışında sefil yaşamalarına sebeb olan, cumhuriyet hükümet(ler) i aleyhinde hiç bir fiile girişmedikleri gibi, hiç bir söz de etmemişler, ufak tefek tartışmalarda bile, Kemal Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in eşhasına yapılan tahkirlere mukavemet etmişlerdir. 625 yıllık birikimin kısa bir sürede erimesini sineye çekmiş, genç Cumhuriyet ve onun lideri Mustafa Kemal için dua etmişdir.

    Kâzım Karabekir merhumun 'Paşaların Kavgası' adlı kitabını da incelersek; Mustafa Kemal ve TBMM, saltanat ve hilafetin Osmanlı hanedanının haricinde bir kişi veya aileye verilemeyeceği, verilse bile halkın bunu tanımayacağını anlayınca Cumhuriyet'i kurmaya karar vermiştir.

  • samsun

    11.04.2005 - 22:36

    Memleket.

    Samsun benim memleketim. Çok seviyorum ama ismini değil. Aslında benim vilayetimin adı Samsun değil, CANİK'dir. Çünkü Samsun'un arkasında bir tabii abide gibi duran dağın adıdır CANİK. Aynı isimde Samsun'da bir de merkez ilçe vardır: Merd Irmağı'nın solu.

    Peki Samsun adı nereden geliyor? - Bugün Samsun dediğimiz vilayet merkezinin eski adı Rumca 'Amisus' idi ve Osmanlı devrinde Türk ekâbiri bu ismi beğenmediğinden 'Samsun' olarak değişdirdi.

    Samsun; bu isim fonetik ilmi bakımından kulağa hoş gelebiliyor, ama aslına inersek ecdadımızın da 'rüzgâra karşı işediğini' yazabilirim. Çünkü Samsun adı da eski Yunanca'da 'savaş köpeği' demekmiş. Ben nereden mi biliyorum? - D. Mehmet Doğan'ın 'Büyük Türkçe Sözlük'ünde böyle geçiyor. Ayrıca merhum Necip Fazıl Kısakürek'in 'Yeniçeri' adlı eserinde de 'samsuncu' isimli bir tipleme var.

Toplam 39 mesaj bulundu