Yakamoz pırıltılı, buğulu gözlerin
Bir zaman kandırdı da beni
Yürek görmez gözlerinde tutsak kaldım
Şimdi esaretinden kaçışımdır, özgürlüğe
Yine de bir yerlerde esaret miyim?
Bugün öyle bir gün ki
Ne sabahı olacak, ne gecesi
Güneş bir daha üstüme doğmayacak
Yağmurlarda ıslanmayacağım
Bugün öylece gideceğim
Vuslata dört mevsim kaldı
Açmadan yaprakları akasyamızın
Düşmeden toprağa cemre
Bekleyeceğim gelmeni sessizce
Yasakladım gözlerime ağlamayı
Benim için gözyaşlarını akıtışını
Bana emeklerini verişini
Beni şefkatle sarışını
Benimle yüreğinle konuşuşunu
Hiç karşılık beklemeden sevişini
Unutamam bu yaşımda
Önce sessizliğin geldi
Sonra yüzün gülmez oldu
Ve sessizliğin peşi sıra giderken
Gözlerim yaşlarla doldu
Hani yeminimiz vardı
Haddim olmadan seni sevdim diye
Her gece tarifsiz bir fırtına kopuyorsa yüreğimde
Ve sen sevgili umarsızca susarken
Ben her gece kavruluyorum hüznün ateşinde
Ve sen sevgili beni nedensiz ağlatırken
Denizler kudurur, dalga olur
Şimşek çakar toprağa, ateş olur
İşte ben, sana öyle hasretim ki
Senin için yüreğim deli olur
Bir saniye bile çıkmazken aklımdan, güzel yüzün
’’Unut beni’’ kelimelerin, ne de kolay çıkıyor dilinden
Kolay olsaydı çoktan çıkmıştın aklımdan
Sarhoşken sevmedim ki seni, ayıkken unutayım
Neler var neler, bir bilsen yüreğimde
ah! çirkin kız(!)
bilemezsin sen,
kaç gece hayaline sarılıp,
kaç gece hayalinle kavga ettim.
gecenin karanlığı hırsız gibi,
Yine sen mi geldin?
Keşke gelmeseydin
Çok uykum var,
Üstelik çok da yorgunum
Sen gelmeden az önce
İçimdeki mezarı ziyaret ettim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!