…kırmızı. Sana sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım. Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
Daha kolay yaşamalıyım. Metruk evlerde yaşayan ‘tam işte o kelimeydi’ dediğim insanların arasında..; daha kolay ama nasıl, onu da bilmiyorum. Aşk iki de bir ellerimi tutmak istiyor. ‘bir gün sen de cezanı çekersin’ diyor. Boşuna, ellerimi verme… Uyutmayacağım seni, ninniler büyütmuyor çünkü. Bahçende sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde..; bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni.
Artık özgürüm, öyle yalnızım ki……
Doğrum yok benim. Her yarım şey gibi.
Ne kederli, ne de mutlu.
Peki ya sen! Hiç hikayen yok mu senin?
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgarı seviyorum diyorsun,
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...
Kadın temasının şiirselleştirilerek dramatize edilişini çok beğendim. Sahneye konacak türden...
İşte hayat, işte toplum ve işte kadının "kaderi", hele hele biraz aykırıysa, düşünebiliyorsa özgürce... Ne çok sıkıntı sığmış dizelere... önemli, görülmesi gereken ve çözülmesi de...
Duyarlı kaleminiz ve yüreğinizi sesini kutluyorum, sevgili Rüzgar hanım.
Sevgi ve saygılar benden.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta