Döndüler dolaştılar burayı buldular neyse ki
dünyaya ilk defa gelir gibi oldular neyse ki.
Orda kalan kökler onları hep oraya çekse de
onlar bu aydınlığa dal dal sokuldular neyse ki.
Dört yanda pusuya yatanı gördüm
meyveyi çürüteni kökleri kurutanı gördüm
işe dönmeyen avare düşlerde
düşten uzak kısırlaşan işlerde gördüm
onun için semaya durdum.
Korkudan ürperen tende
- Tanrı geceyi böyle yaratıyor demek,
gündüzün çiçeklerini bir bir söndürerek,
- Ve doymak bilmeyen iştahlarla biz
yağmalarken hayatın bütün dallarını,
daha da koyulaşır gecemiz
biri sevmezse......
Ölümündür bak
erişilmez doruklarda birdenbire
bu ağartı.
Ayak sesleri, kapkara kaçışır yüzünden parıltılar
gülümseyişlerin, güvensiz dallardan uçan
Kurtulacak, mayamıza karışıyor Tanrı.
Biz seviştikçe dünyaya alışıyor Tanrı.
Seni okşayan ellerim ışıldıyor bak, bak
içimizden uyanmaya çalışıyor Tanrı.
Pürüzsüz bir elmas daha kazandı, ölüm, tacın:
Gövdesini kimseler bulamadı boğulan kızın;
verimli topraklarım hep düşman elinde kaldı.
Ko zincirleme yenilgilerim, umutsuzluklarım
daha güçlü birini aranmak olsun, daha çetin.
Değil mi ki sonunda çıktı komadan güneş,
Kaslarımda sıkışmış binlerle can
değişe değişe kurdukça beni,
taşar, taşar inimden
alırım görünmeyeni ;
yepyeni bir çağım yer yüzünde ben :
Kaplan.
Sana emanet yaşam yozlaşırken kaplanı an,
kasları her an taptaze güçle dolanı an;
geçmişin batağında uyuklayanlara korku,
geleceğin fatihlerine umut salanı an;
kuytularda sessizce, için için çoğalanı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!