Bir çığlığa tutunup çıktım da uçurumdan
bir bayındır kent oldu sağlığım.
Silkinip mandalar çamurlu sularından miskinliğin
ovanın bağrından fışkıran otlara saldırdılar.
Ve kısrakların yedeğinde kişneyen taylar
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig:
'Yaşıl köktin indi yağız yirke söz'
El vermez daldan meyve devşire söz.
Her anına tat ve anlam vere söz.
Dar günün onunla genişler ancak.
En derin uykulardan kaldırandır sözüm
güne el koyanları yıldırandır sözüm.
Zamanı zemini daralmış olanlara
gönüllerince zamandır zemindir sözüm.
Bir tan söker beni koyup gittiğin yerden,
daha sürekli, daha zengin senden;
kuyruğu, gökler tavusunun.
Sen ne güzel yoksun.
Şenlikse hep doruğunda biter;
Gerçi neler unutulup gitmiş neler bitmiş burda
ama son bulur mu gezinmemiz el ele yağmurda.
Akıyor evler arabalar gemiler yamaçlar bak,
nasıl bir şey beraberliğimiz, düşünelim dur da.
Bir saray kurulmuş benden habersiz
benden önce
bir saray kurulmuş
kendiliğinden.
Omuzlarım üstünde yükselerek
Uyanır ya baharla, deli kandır bu,
Yağmalar iştahla dünyayı candır bu.
Bütün çağlar işte bir ana toplanmış,
yüzbinlerce yıldızla yüklü andır bu.
Ozan kendine diyor ki, o altın levhalardaki
korunmuş karşılıkları bulmaktır görevin.
Adsız kalabalıklar ortasında, örneğin,
yalnızlık mı el koyuyor içine birdenbire;
Apansız tehlikeye karşı
Yılanlar gibi kımıldanır
içimin ta derinliklerinde
yutkunulan çığlıklar.
Ve yüzüm taş kesilir ağır ağır
büyürken senin eski yerinde
Hep boşluğa karşı annem
yün eğirir balkonda oy
yüzük mü fener mi bilmem
ışıyan parmağında oy.
Kuran okur babam gece,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!