Babasını kaybetmiş daha iki yaşında,
Dertleri bir yıldız kalem kaşında,
Kaybolup gitti bakın en sonunda,
Söyleyin nerede öksüz kızın bez bebeği! ...
Annesini de kaybetti,altı yaşına basmadan,
Çiseleyerek başladı seninle ilk yağmur
Sonra seline karışıp,
Sürüklendim masumluğunun fırtınasında
Önce günlere,sonra haftalara,
Haftalardan aylara,aylardan da yıllara taştın
Aşkın gizemli bahçesinde ben kaybettim yolumu
Aradım kuşları yol göstersin diye
Ne bir ses duydum ne de bir kapı açıldı
Sensizlikle savaştım gözlerim dalgın
Anladım ki kuşlar göçmüştü buralardan,
Dört duvar arası girdaplar,
Alır ürpertilerimde seni kollarımdan
Yanıtlanmaz şaşkın bakışlarda,
Sırt döner bana odamdaki kokun
Bahane ederim sigara dumanlarını
Bin dalavereye tutsak kalır kalbim
KESİT
Şu gördüğün koca şehre,
Şöyle bir bak tepeden
Ne değişmiş bu güne,
Geçmiş ve öteden.
Bir şarkı var gece gündüz dağlıyor kalbimi
Bilmedin bilemezsin sensiz son halimi
Almadı alamaz kimseler yerini
Ben değil sen tutmadın ettiğin yemini
Çağlasa akan oluklar
Sürgüsü pas tutmuş bir kapıdan geçeceğiz
Birbirimize sarıldıkça ısınacak evren
Kovanlardan taşan...
Balı andıracak dökülen mutluluk gözyaşlarımız
Çılgınlar gibi sevişeceğiz
Tedavülden kalkacak tüm hasretlerimiz
Nar bölümü beklentiler içmde,
Her bölmemde boş çıkıyor narlar
Dolu dolu beklemeler suskun,
Salladığım çekiç omzuma ağrılar veriyor...
Yok oluşlar karşısında,
El pençe divan kalıyorum.
Bir daha batmamak üzere;
Güneş belirse ufuklarda,
Beni buyur edip de içeri,
Gündüz,ardına kadar açsa da kapılarını,
Bayram olsa dört mevsim,
Gönül toprağımda,
SUSKUNUN ANI DEFTERİNDEN
Yokluğun tarifsiz bir rutubetti kalbimde
Çaresiz boynumu bükerdim
Hayalin açılmaz perdeydi gözümde
Uzun uzun dalardım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!