ÇÜRÜK DİŞLİ BALIKÇI
Gece yarısı çıkmış atmış ağlarını
Maviliklerde geçirmiş bütün yıllarını
Mesken etmiş denizin yosunlu taşlarını
Ak dolu saçıyla çürük dişli balıkçı
Dar bir sokak,
Çamurlu toprak sokak...
Elimde...
Demiri paslanmış eski bir şemsiye
Dolandıkça dolanıyorum
Volta atıyorum,sokaklarda sırılsıklam
En azından şarap olsaydı şu şairler
Öldükten sonra değil de
Yaşlandıkça farkedilseydi
Dar avlulu sarı ev
Kırmızı tokalı mavi düş
Kırık kanatlı yalnız gecede yitik anılar
Ve ben
Son deminde cam kırığı suskunluğum
Kalabalık kaldırımların ıssız yüreklisi
Yalancı güneş
Dağların ardında beliriyor
İsteksiz uyanışın,sitemkar kulları,
Başlıyor çelikten ipi göğüslemeye,
Yersiz çabalar gösteriyor kara yüzünü,
Daralan çemberin kıyısında çırpınıyor balıklar
Yıllar sonra yaklaşıyorum
Portakal ağaçları var sağımda solumda
Son otuz kilometre
Memleketimin ayakları görünüyor
İçim kıpır kıpır yıllar sonra
Doğubeyazıt'tan Adana'ya
Çok zor geliyor zamanlarla yarışmak
Gecenin sisli yüzünde hayalinle avunmak
Aldırmadan acılara yokluğuna alışmak
Ne mümkün ki artık söyle seni unutmak
Yağmurun ışıkları kararsa hasret çölümde
Bulutlar hücreye kapatılmış
Gökyüzü apaydınlık
Yıldızların ellerinde mendil
Sisli ayaz
Ürpertili bir aralık akşamı
Sübyan taylar gibi şahlanıyor hüzünlerim
Apar topar
Ve sorgusuz sualsiz sensizliğe müebbet
Denizlere fırlattın zindanın bütün anahtarlarını
Babasını kaybetmiş daha iki yaşında,
Dertleri bir yıldız kalem kaşında,
Kaybolup gitti bakın en sonunda,
Söyleyin nerede öksüz kızın bez bebeği! ...
Annesini de kaybetti,altı yaşına basmadan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!