5 ocak 1975 günü istanbulda doğdum.(nüfus müdürlüğünün azizliği günle ay yerdeğiştirince 1 mayıs doğumlu işlendim kütüğe.) İlk orta ve lise eğitimini istanbulda tamamladım.Uzun süre futbol oynadım sakatlanınca bir sohbette tanıştığım ressam Mesut Eren'in telkinleri ile kendisinden resim dersleri alıp Marmara üniversitesi resim-iş eğitimi Endüstriyel Sanatlar ana bilim dalı öğretmenliği bölümüne girdim ve mezun oldum.Çok sayıda şiirim ve yağlı boya resim çalışmalarım var. Halen Milli Eğitim bakanlığına bağlı olarak Teknoloji ve Tasarım öğretm ...
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Neden hiç olmamışsın gibi bir his,
felaket görüntüleri gibi bir düş çöktü omzuma.
Nasıl fark edemedim olmadığını,yaşamadığını hiç?
Eksilerek bitiyor giderek,
her dönemcinde başka renk,
her şarkısında cennetten bir ahenk.
Karanlık koca bir ülke
Söndürülmesi imkansız bir yangın
Canlandıkça serin,
Susadıkça aç bir umut yeşeriyor apansız,
Adam akıllı yorulmadım bile
Can suyu yakar
Dimdik duruyor karşımda
Kadehler ardı ardına boşalırken şafak sökmek üzereydi.
Dimdik duruyor karşımda,
Az ötede hummalı bir sohbet nihayetleniyor.
Uyanıkmıyım uykudamı bilmiyorum.
Etrafımdan dolaşın dostlarım,
Sığınma vaktidir,sadeliğin dingin limanına.
Alazlar tutuştuğu gün güneşin yüzü bulanıktı,
Farkedemedim gökyüzünün saf mavisindeki ateşi.
Kısık sesle konuşuyordu doğa,
Kaybetme korkusuyla bedenindeki cevheri.
Anlayamadım.
Öfke ellerini taşa bilemiş yürüyordu yurdum üstüne,
Bu toprak olup bitene şahittir.
Yılan ıslığı duyuldu bir süre,
Her öfke bunalımında olduğu gibi yayıldı,
Taştı sokaklara.
Kımıl zararlısı cinsinden bir omurgasız
Okadar uzadı ki gece,
Gözlerim yorgun,dipsiz karanlığa bıraktı kendini.
Dünyanın hızı yavaşladı artık,
Kalbimin ritmiyle atıyor,
Uzaklarda şimdilerde yepyeni bedenler doğuyor.
Ey toprağın içindeki ateş!
Gökyüzünü kafese koydular bu gün,
Ellerime esareti iliştirdiler.
Günün en güzel saatinde,
Hasrete esaretle konuk oldum bu gün.
En güzel zamanı İstanbulun,
Gemi gevşemiş doru tay,
çimleri eze söke geliyor
yelden hızlı,yelesi alev,
tan yerinden bir kanat sökmüş,sökün etmiş koşuyor.
Düş rengini buluyor,
Canımı yokıyorsun,
Ellerindeki hançerin kan oluğundan süzüldüm.
Tek bir damla kalmayıncaya kadar döküldüm avuçlarından.
Karışık renkte dingin bir orman,
Adımlıyorum bulutlardan.
Seneler önce duyduğum hikaye canlanıyor doğudan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!