Belki de uzak, belirsiz bir noktaydın.
Sen öyküme gitmeseydin.
İnsan bir kere ölür.
Ama içimde, sessizce ölen umutlar var.
Gelmeseydin. Girmeseydin.
Merhaba Sevgili...
Kucak dolusu özlemin birikti avuçlarımda.
Yüreğim, aylardır senden kopmuş gibi paramparça...
Kalem kâğıda küstü; şiirlerim yarım,
Bırakma gideyim,
Ben senin ocağından başka
Çay demleyemem,
Senin ellerinden başka
Kahve koklayamam.
Cân deyince, bin cân çıkar ya içinden...
Cân’dan...
Bilmezsin,
Hangi birini koyacaksın yüreğine…
Sen olan cânımı mı?
Bir gün sana beni sorarlarsa,
“Onun küçücük bir dünyası vardı” de…
O dünya bir avuç hayalden, birkaç umuttan,
ve yüreğinde taşıdığı sevgiden ibaretti.
Ama ben o küçücük dünyasını da yıktım,
Bir geceydi…
Sessizliğin içinde yalnızca onun hıçkırıkları vardı.
Başını omzuma bıraktı,
Ve ben, kalbimin titremesini saklamaya çalıştım.
Sen ağrıyan yerim olarak kalacaksın.
Her dokunuşun bir hatıra kırığı,
her susuşun bir sızı gibi yerleşecek bedenime.
Ben yine de seni hep merhem olarak bileceğim;
Soruyorum kendime,
bizden geriye ne kalacak?
Belki birkaç satır,
belki bir kart,
Biz neden bu kadar mutsuz insanlar olduk?
Hayat mı yordu,
yoksa insanlar mı çaldı içimizdeki baharları..
Bazen itiraf etmekten korktuğum bir şey var: Biz aslında hiçbir şeyiz. Ne sen benim için bir isim oldun, ne ben senin için bir yer edindim. Yalnızca yarım kalmış cümleler, içi boş bakışlar, geride bırakılan kırık sessizlikler…
İçimde bir ses hep diyor ki; belirsizlik, en ağır yükmüş. Çünkü insan kaybettiğini bilir, özler, acısını taşır. Ama bilmediğini, adını koyamadığını… Onu neyle anarsın? Bizim adımız yoktu, belki de hiç olmayacak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!