Gözyaşları çiçeklere asılı,
Kaynakları kaybolmuş gözyaşları
Oyulmuş kayaların yosunlarında ;
Gül diye kibar kıvrımlara derim ben.
Gül Tanrıların hoş kokan nefesidir,
Tanrısal Musaların(1) en değerli kaygısı.
Ününü söyleyeceğim , gözlerin cazibesi,
Ey Kıprıs'ın(2) çiçeği , tepelerin kıraliçesi !
Sen şafağın, üzgün karartısını aralayarak,
Şurda burda işlerine,
Nefes nefese koşarken insanlar,
Sağanaklara rağmen gülen Mart,
Gizlice baharı hazırlar.
Küçük akpapatyalar için,
Tatlı ve yumuşak bir gününde
Gürültüsüz bir sonbaharın
Gözlerimi kapattım, seni dinliyorum
Usandırıcı komşum.
Cesur parmaklarının bu gamları
Güzelim, görmeye gidelim,
Bu sabah parlak kırmızı elbisesini,
Güneşte açan gül,
Bu akşam hiç kaybetmemiş mi
Kırmızı elbisesinin kıvrımlarını
Ve sizinkine benzeyen tenini.
Kendine hayran bırakan hasta sonbahar
Gül bahçelerinde öleceksin tayfun estiğinde
Yağdığında kar
Meyve bahçelerinde
Zavallı sonbahar
Kardan ve olgun meyvelerinden
Utangaç aşkımın itirafını kabul ettiğin,
O ıssız bahçeyi hatırlıyorsundur eminim?
Hepsi bize destek oldu, zaman da sır da,
Gecelerin yarı karanlıkta titreyen yıldızı da,
Yüzünü renklendirirken bir kiraz pembesi ;
Gözlerinde okudum mutluluğumu, geleceğimi ;
Çocuklukluğumda, derenin yanında
Büyük bir incir ağacı vardı;
Ona sırlarımı söylerdim
Havadan, rüzğârdan, kuşlardan sözederdim.
Dallarının altında saklardı;
Bir melek gördüm başımın üstünden geçen ;
Hayran bırakan uçuşu fırtınayı dindiren,
Ve susturuyordu uzaktaki gürültü dolu denizi.
- Ne yapmaya geliyorsun, diye sordum, bu gece vakti? –
-Ruhunu almaya geldim-, diye cevapladı,
Korktum, zira gördüm ki bu bir kadındı ;
Bazen gözlerinizin bana
Hüzünle baktığını hayal ediyordum,
Sakin iri mavi gözleriniz bana
Bazen sevgiyle bakıyordu;
**
Üstünde sesin duraksadığı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!