Kudüs'te çakallar ulur soysuzlar güler.
Bir it değil bin it dişini siler
Umudum, tarihim, ezanım toprağa girer.
Meraklanma, bir eyyubi sultan gelir.
Hoca diye çok kürsüden vaazlar saçar.
Mesih gibi dağdan, okyanuslar dan aşar.
Yalandan Ağlar, hak bir yoldan şaşar.
Meraklanma yolu bilen, asil bir kervan gelir.
Kırk yıllık hain, plan yapar, pusuda yatar.
Sinsilikte, iğne deliğine deveyi sokar.
Uşağından emir alır, okunu ansızın atar.
Meraklanma oku kıran, halis demirden bir kalkan gelir.
Bu millete nice tuzak kurarlar
Gül gösterip gül dikeni satarlar
Bezirgânlar, han yerine bir inde yatarlar
Meraklanma, inlerine çomak sokan bir hancı gelir.
Tarih boyu önümüze paslı zincir atanlar
Dost görünüp yılan gibi yanımızda yatanlar
Türk yurdunda, haçlı bayrak asanlar
Şunu bilsin, bu milletten daha nice destanlar gelir.
Göçerlerden dizi dizi allı turnalar gelir.
Katar katar inci mercan yük gelir.
Yiğit başkan ferman edip durdukça
Ona uyup şu meydana, nice şanlı obalar gelir.
Bir sürüye dadanırsa çakallar
Çoban olmaz ise, elimizden ne gelir
Bir yiğide mezar olsa kara topraklar
Meraklanma iman var. Kevser havuzundan ona kana kana su gelir
Çok yalanı bir doğruya sararlar
Aklı sıra hüküm verip asarlar
Bir dost dilinden, doğru sözü duysalar
Varsın yalan desinler, bize bir zarar mı gelir
Emirhan der gayri sen git o divana,
Mor Gül açmış dost bağına
Eğer koyar isen bugünü yarına
Yarın hak divanda, başın öne eğesin gelir
Kul Avşari...
Kayıt Tarihi : 17.1.2020 14:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!