Sevdalı bir gönül
daha göçtü gitti dünyadan.
Yâdlarımızda canlanıyor şimdi
Gölgelerde eğleşen kelebekler gibi
Uyudu ölümü yeğleyenler
Karanlıktan ilhamlı gözlerim
Mızrak uçlu sözlere dargın
Kalkıp bir şiir daha okudu
Kuzey yıldızı, sabaha karşı
Pencerem buz tutmuş
Karlı bir gece, iki hece adın
İçimde nergis yetişiyor
Dalları yüreğime saplanan
Mahvıma üzülecek göz nerde?
Herkesin gözü nergiste
Başımı hangi cellat arıyor kim bilir
Sabahı aldım yanıma
Kimse izleyemez gün doğumunu artık
İçim gibi kapkara yeryüzü
Ama ben karanlık istemiyorum artık
Güzel sevmeleri aldım yanıma
Seni gördüm rüyamda
Bir balkon rutubetli, eski pencereler
Her köşesi krizantem, ahşap bir ev
İşte! Sen ve eşsiz gülümsemen
Seni gördüm rüyamda
Rüzgâr, boşluğa es!
Nefesimi kes, nefsime ket vur!
Giderken yarına
Bel bağlama yarının varına, dur!
Sokaklardayım
Peşimde kurtulamadığım anılarım
Önümde gri bir şehir
Çelik, beton, izan
İnsanlar; zayıf, şişman, uzun, kısa
Öfkeli bir adam bağırdı içimde
Yalnızlık, bitmeyen işler, borçlar
Kederli bir adamım işte
Sen bana bakma
Delinin zoruyum, keyifsiz bir âdemoğlu
Sırılsıklam yeryüzü
Gelinlik giymiş yüce dağlar
Bağlar, ovalar, bahçeler
Yeryüzüne hücum etmiş
Sessizlik ve kar
Her şeyin başladığı yerde,
Sevda denen bu karmaşık oyunda
Sancılar sararken büsbütün bedenimi
İstenmediğim bir kalbe davetliyim şimdi
İnsan ne zaman, kimi seveceğini bilemez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!