Çaydanlık eğilir belki
Ama bardak gösterir demi
Kibirlidir bardak demlik yanında
Bilmez kimse çileyi çeken demliği
Tat verir çaya şeker
Gün kan kırmızı bir bayrağa renk verme günüydü, bende onu yaptım…. Siz gülerken ben annemi ağlattım…
Seni kalemle çizme fırsatını bana verseydiler inan Asya kadar masum bir yüz çizerdim...
Bak rüzgarın sertliğine esiyor gene
Savurdu yaprakları avluya tane tane
Olmadı belki de olmayacak bu sene
Göremedim göremeyeceğim seni belki de
Bak şimdi rüzgar esmez oldu
Biliyordum gelmeyeceğini oturdum bekledim seni
Beklediğimi bile biliyordum bilmediğini
Buz gibi mermerin üzerinde izledim hayalimde seni
Göz yaşım damlar iken bir bir sildi hayalini
Artık yok yolcu, çalışan, tren sesi
Ömür dediğin İki kirpik vurma
Bir kapat, bir aç işte bu kadar dünya
Veysel’de dedi ya
Çok uzun ince bir yolda…
Son bahar üzerimden geçeli 6 ay oldu…
Kış ise dün veda etti bana…
Güneş, bir esir gibi bulutların arasında kalmıştı…
Hafif hücresinden çıktı ilk ışığını sakalarıma doğru gönderdi…
Ben, bugün Nazım olmak istiyorum ama yüreğim yetmiyor…
Acaba benim bulutum kim ve kime esir oldum…
Hiç düşündün mü harfler seni Kasım’da ıslatır
Bir harf, bir perdeyi öksüz bırakır
Yağmur altında, gözyaşların şehri ıslatır
Cehalet içini kar, buz gibi titredir…
Kelime yetmez tarife
Sarı araba
Korna çaldı giderken…
Yetişmek için Trene
Ankara garında…
Giden hızlı trendi
Kalan vosvos…
Çok büyük bir şiir yazacağım…
Harflerde herkes kendini arayacak…
40 yıllık ömrümün her satırında olanlar…
Sende dâhil heybemi karıştıracaksınız…
Acaba nerede ben varım diyeceksiniz…
Uzun şiirimin en kısa kelimesi bile sizden bahsetmeyecek…



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!