Seyyid Nesimi’ye
Toz içinde yalnız zaman yanığı,
Bir kitap buldum sayfaları çoktu.
Yavaşça girdim kapısından sessiz,
Bir gemiydi ki tayfaları yoktu.
Bir korkuluk gibiyim, ortasında Dünyanın.
Canlı mı cansız mıyım, vallahi bilmiyorum.
Ne kelebek ne bir kuş, tek canlı benim sanki!
Titreyen yaprak gibi, öylece bekliyorum.
*
Bir insan sahtesiyim, ottan çöpten samandan.
Meyhaneler bitmiş, kemali zayi,
Zavallı sakiye, ağlamak düşer.
Zahit mangır sayar, dökmüş şarabı,
Mürşid-i kâmil’e çağlamak düşer.
*
Zamane şeyhinin, bitmiş mihneti.
Sessiz diyarlarda, mezarlar garip.
Dağların başında, taşlar muzdarip.
Yolların tozunda, yolcular garip.
Gözlerden dökülen, yaşlar muzdarip.
*
Yalın ayak meczup, ayaklar garip.
Yıkılırken Dünya, tuz buz olurken,
Nasıl uyurum ben, nasıl gülerim.
Her yerde yangınlar, canlar ölürken,
Nasıl uyurum ben, nasıl gülerim.
*
Yüzümdeki şu çizgilerden başka,
Ne verdiniz ki bana geçen yıllar.
Bir kerecik düşürmediniz aşka,
Ne verdiniz ki bana geçen yıllar.
*
Süründürdünüz hep, öldürmediniz.
O çocuk küçüktü kaldı orada
Aklıma düşürdüm onu şimdi burada
Bakışı nasıldır bilmem ya da duruşu
Unuttuğumda olmuyor değil arada
Çığlık çığlığa hayatın ölü sesleri
Geçer kurşunların önünden destanlaşan türküler
Boş kovanların hepsi çiçek saksısı
Genç mezarların başında ılgıt ılgıt ağıtlar
ÖLÜ OLMAK
Kıpırtısız suyun altı
ölüm mektupları yazıyorsa
suyun üstüne
Kıpırdamıyorsa suyun yüzü
SENİNLE
Sen aşağı git bende yukarı
Bir yerlerde uzaklaşalım seninle
Hasret vuslatın önüne geçsin
Bir yerlerde haslet olalım seninle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!