Suat Tutak Şiirleri - Şair Suat Tutak

0

TAKİPÇİ

Suat Tutak

Güller güllere gelmiş, güllük olmuş
Üzülmesin gönüller, güllük doğmuş
Lal olan diller, onda huzur bulmuş
Lale, sümbülleri dostlara sunmuş
Üzerine bir demet sevda koymuş
Kalbinde aşk olan dosta merhaba.

Devamını Oku
Suat Tutak

Gönlümde kapanmayan
Sonsuz bir yara açtın
Sevgimin baharında
Beni yalnız bıraktın

Geçmişteki son mektup

Devamını Oku
Suat Tutak

Şuan gece yarısını çoktan geçti
Yıldızlar
Ayın gögesinde,
Kapanan gözlerini oğuşturuyor
Ayın üstündeki
Lekeleri görüyorum.

Devamını Oku
Suat Tutak

ANILARDAN
(Bir yaprak daha..) 21.01.1989
Suat TUTAK
KÜLTÜREL VE SOSYAL FAALİYETLERE ÖNCÜLÜK..

Değerli okuyucuların bilgileri olduğu üzere; 1960’lı yıllardan buyana, Edebiyatımızın Roman, Makale, Şiir gibi çeşitli dallarında yazdığımız eserlerle basın-yayın hayatında zaman zaman eserler vermeye çalıştık.. Söke’li gençlerimiz bu konuda da başarılı bir geçmişe sahiptir. Söz sahibi sayılabilirler diyebiliriz..

Devamını Oku
Suat Tutak

ESİNTİ 18. 01. 2008
Suat TUTAK
Saat: 14. 02

KUŞADASI’NDA MEKTUPLAR ADRESİNİ BULMUŞ...
(BİR DE SÖKE’DE BULSA...!)

Devamını Oku
Suat Tutak

Kim bilir, inanmak zordur bu sözlere...
Nice hayat kurban oldu şu gözlere
Nasıl yeminler yaptırdı o dillere
Seni ilk tanıyan ben olmak isterdim.

Dalından koparılmış gonca gül gibi

Devamını Oku
Suat Tutak

Kim bilir, inanmak zordur bu sözlere...
Nice hayat kurban oldu şu gözlere
Nasıl yeminler yaptırdı o dillere
Seni ilk tanıyan ben olmak isterdim.

Dalından koparılmış gonca gül gibi

Devamını Oku
Suat Tutak

Emniyet Teşkilatı; Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra Eyaletlerde ve Başkentte zabıta hizmetlerini karışık ve ayrı ayrı başlara bağlı olarak yürütülmesine son vermek amacıyla, 10 Nisan 1845 tarihinde, görevini düzenleyen “ POLİS NİZAMNAMESİ” ile kurulmuştur. Tarihindeki kaynaklar bunu böyle bildiriyor. Yıllar içerisindeki uğradığı değişikliklerle; daha sonra kuruluşa ait mevzuatın tüm olarak yenilenmesi yönünde önemli ilk adım, 30 Haziran 1942 ve 2049 Sayılı “ POLİS TEŞKİLAT KANUNU”nun çıkarılması olmuştur. Sonuç olarak; 4 TEMMUZ 1934 tarih ve 2559 Sayılı “ POLİS VAZİFE VE SELAYET KANUNU” ile 4 HAZİRAN 1937 gün ve 3201 Sayılı “EMNİYET TEŞKİLATI KANUNU” çıkarılmış v e b u iki kanun muhtelif tarihlerde yapılan değişikliklerle günümüze kadar yürürlükte kalmıştır.
Bugün bizler; tüm ulus olarak, 10 Nisan tarihine kadar olan bir haftalık zaman dilimleri içinde, her yıl bu kuruluş gününü, polis haftası olarak kutluyoruz. Bu yıl 159. kuruluş yılını kutlayacağız.
Gurur vesilemiz olan Polisimizin 159. Kuruluş yılını gönülden kutlarken, daha nice yıllara bu güzel kutlamaların sürmesini, sonsuza kadar ulusumuzun gelecek aydınlık günlerinde de hep birlikte, aynı onur, aynı gurur, artan bir başarı ve sağlıkla devam etmesini temenni ediyoruz.
Sözümü daha fazla uzatmadan; bu vatan evlatlarımızın, bu kutlu günü için yazıp armağan etmek istediğim, Polis Teşkilatımıza ve birlikte Türk Mehmetçiğimize özel olarak yazdığım bir şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
ONLAR DEĞİL Mİ! ? ...

Devamını Oku
Suat Tutak

Önceki gün olacak. Evet, evet önceki gün... Vedalaşmadan gittiğin gece. Yalnız dünyama beni terk edip, veda bile etmediğin o gece... Saat kaçtı biliyor musun? Hatırlıyor musun o saati? Tamı tamamına 00.20 idi. Evet, gecenin ikinci yarısı ve saatin zaman ibresi 00.20’yi gösteriyordu... Sen... Sen. Sense, veda bile etmedin giderken. Bekledim... Bekledim. Seslendim ardından defalarca... Ama, yoktun. Duyuramıyordum sana sesimi... Bir ölüm sessizliği kaplamıştı geceyi. Umutların bittiği andı... Sevdalımın ise, terk ettiği an... Bir veda etmeden. Hoşça kal bile demeden... Acı geldi bana bu ayrılış... Çok ama çok acı geldi. Sana öyle alışmıştım ki artık.. Veda etmeden ayrılman bile, o anımı zehir etmeye yetiyordu.
O an; sanki gözlerim dolu dolu oldu. Akacak sandım yanaklarıma... Ama akmadı. Akamadı... Çünkü, kendini tutuyordu. Bu sevdaya güvenemiyordu... Çok acı vermişlerdi ömründe. Yeniden bir acı çekmeyi kaldıramazdı, zayıf yüreği... Ondandı akmayışı. Fakat... Fakat sen, dönüp gitmiştin aniden. Ardına bile bakmadan... Bir veda bile etmeden.
Kalktım monitörün başından. Boynumu büktüm. Fişini söktüm bilgisayarın.. Evet... Yalnız dünyamda, yalnız odama, yalnız ve soğuk yatağıma dönecektim. Başka çare mi bıraktın bana..? ! Hayır.. Bırakmadın. Canın sağ olsun güzelim. Sen, sağ ol... Ben alışkınım, bu tür yalnızlıklara. Buna benzer acılara... üzülme sen. Hiç üzülme... Buna da katlanırım nasılsa... Yüreğim, eski acılarına yeniden döner. Tekrar yaşarız, o özlem dolu saatleri... Üzülme sen. Sen üzülme sevdalım. Haaa, bir sorayım bakalım. Fena alıştım ben bu “Sevdalım” kelimesine... Sana “ Sevdalım” diyebilir miyim? Bu duygulara ne ad vereceğimi bilemiyorum da... Hani sana sorup, bir izin alayım dedim. Ne de olsa bizimkisi, aşk değil... Onulmaz yara... Olması mümkün olmayan bir iş... Bir umutsuzluk şarkısı..
O şarkının adını, senin koymanı isterdim. Onun için sordum... “ Sevdalım “ diyebilir miyim sana? Gizli de olsa, zaten çok kez söyledim ya... Bunu sen de anla-dın. Çünkü sen de bana, birkaç kez “ seviyom ya, canım benim..” dedin. Ama ben başka yorum yaptım... İlle de bir isim vermek şart değil. Öyle de kalabilir. Sana acı verip, sıkıyorsa arkadaşlığımız, sıkılıyorsan, hemen noktalayabiliriz... yeter ki sen, acı çekme, üzülme.. Kendini suçlu hissetme. Ben alışkınım, böylesi buruk vedalara... Onun için sevmem vedaları.
O geceye dek; seni başka duygularla hiç düşünmedim. O gece, yatağa girince farkına vardım bunun... Meğer ben sana, ne çok bağlanmışım..! ? Alışmışım...O, aniden gidişin, vedalaşmadan ayrılışın etkilemiş olacak beni... Aldın, götürdün uykumu benden... Uyuyamadım sabaha dek.
Sabah ezanı okunurken ben, hala seninleydim... Ve, seni düşünüyordum güzeller güzelim.. Sevdalım. Ne çok da alışmışım farkında olmadan sana. Tiryakin olmuşum... Bağımlın olmuşum da, hiç haberim yokmuş. Ezan okunurken bile; sana yazacağım sözleri düşünüyor, dudak ucunda biriktiriyor, dilimle tekrarlıyordum. Ne yaptın sen bana, söyler misin? Ve, o andan itibaren, bir roman tasarlamaya başladım, usumun derinliklerinde... İçindeki kahramanları biz olacağız. Hadi hayırlı-sı... Bakalım bu serüven, bizleri nerelere sürükleyecek? ! Bugüne kadar hiç olmadı ama, bu kez hayırlı olur inşallah. Bekleyelim, görelim. Belki ben; yalnız başıma yaşarım bu sevdayı da...

Devamını Oku
Suat Tutak

Kafa kafaya verdiler
Ölesiye dost oldular
Çılgın kararlar aldılar
Ne delilikler yaptılar.

Hayal edilmez çılgınlık

Devamını Oku