Suat Tutak Şiirleri - Şair Suat Tutak

0

TAKİPÇİ

Suat Tutak

Antoloji Com'un değerli şair ve yazarları, kalemşörleri, beni de bir gönül dostu kabul edip, aranızda yer verirseniz mutlu olup, sevinirim. Ben gazeteci, yazar ve şair Suat Tutak, 1960 yılından buyana yazıyorum. Şuan Aydın ili, Söke ilçesinde ' SÖKE ŞAİRLER VE YAZARLAR DERNEĞİ ' nin kurucu üyelerinden bir kişi olarak dernek başkanı görevimi yürütüyorum. Emekli bir devlet memuruyum.
Derneğimiz 2001 yılında kuruldu. 2002 yılında ' SARIZEYBEK ' adlı Edebiyat, Kültür, Sanat ve Turizm içerikli bir dergimiz var. 2 ayda bir yayınlanıyor. Bir de internet sitemiz var. İnternet sitemizin adresini veriyorum; (http://my.opera.com/sokesairlerveyazarlar/blog/) bu siteye yazılarınızı ve şiirlerinizi gönderip yayınlayabilirsiniz. Oradan derneğimize de ulaşıp üye olabilir, 'Sarızeybek ' dergimize abone olabilir, yazışabilirsiniz.
Sitenizde bu ilk yazımı yayınlarken; 1980 yılında yayınlanan ilk şiir kitabım olan ' SEVGİ BAHÇESİ ' nin önsözün'den bir alıntı yapıp, ardından da aynı kitabımdan birkaç şiirimle sizlere 'MERHABA ' demek istiyorum. Tabii ki izninizle... Daha sonra ki, ikinci yazımda da 1998 yılında yayınladığım ikinci şiir kitabım olan ' CANIMSIN TÜRKİYE'M ' den örnek şiirlerimden alıntı yapıp sohbetimize devam etmeyi arzuluyorum. Ardından da, yeni kitap ve yazılarıma sıra gelecek...
Efendim, şimdi sizlere, ilk kitabım ' SEVGİ BAHÇESİ ' nin önsözünden bir alıntıyla ' Merhaba ' diyorum.

(.... Edebiyat abidesine yükselen merdivenin ilk basamağına adımımı atarken, o çarpıcı havanın heyecanı ile titremekteyim. Abidenin basamakları o denli sarp, o denli kaygan ve meyilli ki, bir an başım dönüp düşebileceğimi düşünüyorum. Endişeliyim de..

Devamını Oku
Suat Tutak

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.

Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı

:-Akçik, manç? ..
(Kızmı, oğlan mı?)

Devamını Oku
Suat Tutak

Bir gün, o gün gelince
Sadece sen…
Ama sadece sen
İçinde bir boşlukla,
Elini telefona uzatmadan,
Gözlerini dikecek,

Devamını Oku
Suat Tutak

Sevgilerim, duygularım, hislerim
Nicedir güzel duygular beslerim
Geceler boyu seni düşlerim
Sen sevmedikçe, boşa severim

Vah benim umudum, hayallerim (Nakarat)

Devamını Oku
Suat Tutak

Mecnunların sevgisi,
Ferhatların sevgisi,
Keremlerin sevgisi,
Değildi bu sevgi..
Yaratan’ın,
Hak’ın,

Devamını Oku
Suat Tutak

Söylemiştim dün
Bugün de söylüyorum
Yarında söyleyeceğim…
İçin için yanmışım
Seni tanıdım tanıyalı.
Kanım, canım tutuşmuş

Devamını Oku
Suat Tutak

Söylemiştim dün
Bugün de söylüyorum
Yarında söyleyeceğim…
İçin için yanmışım
Seni tanıdım tanıyalı.
Kanım, canım tutuşmuş

Devamını Oku
Suat Tutak

Söylemiştim dün,
Bugün de söylüyorum,
Yarın da söyleyeceğim…
İçin için yanmışım
Seni tanıdım tanıyalı…
Kanım, canım tutuşmuş,

Devamını Oku
Suat Tutak

14 Mayıs 2008 tarih Çarşamba günü Söke Ekspres gazetemizin sürmanşetten verilen, usta ama genç habercilerden sevgili dostum Levent TUNCER ’in “SÖKE BİR FIRSATI DAHA MI KAÇIRIYOR? ” başlıklı haberi çok önemli mesajlar veriyordu. Bu güzel haberi için kendisini kutlarım.
Matbaada o günün gazetesi tükenmiş bulamadım. Söke Şair ve Yazarlar Derneğine gönderilen gazeteyi emaneten isteyip aldım. Haberi oradan okudum. Haber beni hem üzdü, hem de sevindirdi. Üzüntümün nedeni, Egeli Sanayiciler otomotiv devleri için arsa avına, arayışına çıkmışlar, bu devleri Ege Bölgesinde alıkoyalım, fabrikalar Ege Bölgesinde yapılsın, oraya mal edilsin diye vızıl vızıl otomotiv fabrikaları kurmak için fabrika arsası arıyorlar. Ne güzel fabrikatörler, hem de dünyanın önde gelen dev fabrikatörleri bölgemize gelecek, ne güzel değil mi? Amma, Söke’deki bu konuyla ilgili OSB yöneticilerinin olaydan haberi yok… Nasıl olur? Demeyin. Oluyor işte… Olmaması gerekir ama olduruyorlar sağ olsunlar. Yerin adı Söke olunca böyle olaylar normaldir zaten… Bu bizim tarihsel yazgımız. Tamam önce ekmek gelir ama, eğer işlerin bu görevi yapmana engel oluyorsa, o görevi kabullenme arkadaşım. Ya da kabul ettiysen bir formül bul, her iki işini de aksatmadan yürüt.
Tıkandığın noktada da bunu yapmaya zamanı olan kişilere hemen devret.. Söke’nin vebalini üstlenme. Yine söylüyorum; evet önce ekmek amma, yerine göre de Söke’nin geleceği, kaderi söz konusuysa senin, kişisel sorunlarından önceliklidir. Önemlidir, önde gelir… Kişiler bir kurumun başında görev adlımı artık kişiliğinden önce temsil ettikleri kurumu, kişileri, bölgeyi düşünmek zorundadırlar. O zaman da bu konu senin her sorunundan önceliklidir. Çünkü sen bir kişisin, Söke 80 -100 bin kişi... O kadar hayat OBS ’nin gözünün içine bakıyor.Bir an evvel hizmete geçsin diye. En kısa zamanda hizmete geçsin diye, can atıp Allah Allah diye bekliyor… Elimizde malımız var pazarlamasını bilmiyoruz. Yarabbi ne acı sonuç…? Elimizde malımız var pazarlamasını bilemiyoruz. Öncelikle sorunları çözebilmek için sıkıntıya girmiyor, varlık gösteremiyoruz. Yazık… Her şey ayağınıza gelmiş. Adamlar arayış içinde bizim binlerce döndüm, milyonlarca metre kare OSB yerimiz var. Ama ortaya koyamıyoruz… Müşteri bulamıyoruz. Sorunlarını çözmek için her şeyi zamana bırakıyoruz. İşin kötüsü; adamlar fabrikalar kurmak için yer arıyorlar ilgililerin ve de biz Söke halkının haberi olmuyor, davullar çalıp keşkekler yenildikten sonra haber alıyoruz amma, geç kalmış oluyoruz. Ata binen Üsküdar ’ı geçmiş oluyor. Ondan sonra yine bekliyoruz yeni bir atlı gelsin, hatırımızı sorsun diye… Bu kadar vurdumduymazlık, ilgisizlik olur mu? Ne acı, ne acı değil mi? Siz bu kaplumbağa hızıyla hareket ederseniz, ya da birileri gelip elindeki sihirli değneğiyle tüm sorunları çözüversin diye beklerseniz, daha çoook beklersiniz… Hem öyle bir beklersiniz ki, sittin sene o OSB hizmete giremez.
Başka bölgelerdeki Âdemoğulları araya veya devreye girer, işi bitirir, malı götürür. Bizler de ya arkasından; nasıl gidiyor diye bakar kalırız ya da, ha bugün, ha yarın, ha bu sene, ha gelecek yıl diye, sayıklar dururken aradan kepi kapanlar sıraya girip öncelik kazanır, OSB’ lerini tamamlayıp hizmete geçirirler.
Bırakalım artık süslü sözlerle Söke’yi avutmayı ve de uyutmayı, yıllar yılı bunlara karnımız doydu, yalanlardan gına geldi artık… Hareket gösterelim. Ne gerekiyorsa onu, gece demeden, gündüz demeden, var demeden, yok demeden gerekeni yapalım. Bu halkın artık kaybedecek zamanı kalmadı. Söke halkı için saniyelerin, saliselerin bile önemi büyük bundan sonra…
Biliyorum; bu satırları okurken içinizden bana kızıyorsunuz kiminiz… Kızın. Dilediğiniz kadar kızın.. Fakat biraz da, Söke’yi böyle yolunmuş kaz gibi ortada bırakanlara kızın…Çünkü bu günkü hale Söke+yi yalnızca ben getirmedim.Hatta benim hiç günahım yok bu konuda.. Çünkü yıllar yıl ben hep sizleri ve yöneticileri aydınlatıp, uyararak bugüne geldim. Bizleri dinleyen olmadı. Onun için bizim bu geri kalmışlıkta payımız yok diyebiliyorum. Şu da unutulmamalıdır ki bugüne dek ben şahsım için özel bir şey istemedim. İstemem de mümkün değildir. Tüm telaşım, sıkıntım, isteklerim Söke için, Söke Halkı için, Söke’nin işsizler ordusu gençleri için, gençlerimizin geleceği için istiyorum. Geçim indeksinin en alt sınırlarındaki, açlık sınırında, açlık sınırının da altında olan, işsizlikten, gelirsizlikten, yarına bir ekmek alacak parası olmayan kentimin insanları, çöp bidonlarından ekmek, yemek, yiyecek toplayıp yaşayan Sökeli kardeşlerim için çırpınıp, dövünüyor, olaylardaki haksızlıklara isyan ediyorum.

Devamını Oku
Suat Tutak

BEN BEŞ PARASIZ BİR KULUM
BU DA, ÜSTÜMDEKİ ÇULUM...
BELKİ DE, YOKSULLUK SONUM
SEVMEYİ BİLEN BİR KULUM...
BİLMEM, NERDE BİTER YOLUM! ...
SORMA, BU YOLDAKİ SONUM...

Devamını Oku