Ey benim gül demetim, ey bir çile ipeğim!
Seni çok seviyorum, daha çok seveceğim.
Sen benim kuraklıktan solan gönül bahçemde,
Sen benim şu yıldızsız kalan hulya gecemde
Bir son bahar değilsin, sonuncu bir baharsın;
Ufkumda fecri açan gül kanatlı rüzgarsın.
Bir nisan akşamı,serin bir günün,
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Devamını Oku
Şark'ın bu sevimli,güzel köyünün
Cenneti andıran bir akşamıydı.
Sizi ilk balkonda gördüğüm gündü,
Yüzünüz sararmış gibi göründü,
Kıymetli tutuyorsun, değil mi, bu sevgimi?
Yalvarırım, beni hep titreyerek sev, e mi!
Bakışımdan korkarak, göğsüme sokularak,
Aşkın bütün şiirini her an bende bularak..
Yalvarırım, böyle sev! Bana karşı aciz ol!
Sevişmekte zalimlik, inan ki en fena yol..!
Tebrikler şaire ve seçici kurula çok güzeldi...
Sevilen bir insan ancak bu kadar güzel övülebilirdi..
Sayın Eylül Çelik,
Enis bey sizin sayfanıza gelemez; şiirlerinizi sizin ona götürmeniz gerekiyor.:)))
okunası bir şiir ama ikili ara beyitler çok basit sıradandı bence..ve hece sayısı hataları var şiirde..giriş de çok sıradan dı ..ama içten bir sesleniş..tebrikler günü şiirine saygımla*
Yazım dili bu denli sade ve güzel olunca şiir, tabii ki halk şiiri olur. Yediden yetmişe itiraz var mı? Demek istediğimiz bu.
Bu arada yazım dilinde sözcükler ve anlamlarında küçük çaplı olarak fertler, yazarlar, şairler olarak yanlışlık ve yanılmalarımız gayet doğal.
Bir de edebiyat içeriğinde neyin en doğru olduğunu bilen tartışmasız herkesin güvendiği bir yapımız, kurumumuz varlığı daha sağlıklı olacak. Örnek, TDK’da: “ rüzgarsın” değil “rüzgârsın”. Ve “hakim” mi? Yoksa “hâkim” mi? Ayrıca, “seririm” hangi anlamda kullanılmakta, bilen var mı?
Pek çok, anlam bazında, tekrarlara rağmen, berrak şekilde aşkı irdeleme ve aşka dair şiirselliğe doyduk sanıyorum. Bana bu hisleri verdi. Şairimize sevgi ve saygı, S. Kurula teşekkürler.
Saygılar…
keşke devamları da olsaydı...
ve diğerleri de...
saygımla...
mustafa yılmaz
izmir
'Biz daha o dersi görmedik.'
demiş sevgili Bekâr...çok hoş bir gerçek olayı hatırlattı bu tümce; anlatacağım...anlatacağım şeyin hiç ilgisi yoktur şiirle ki, sevgili Bekâr'a da teşekkür ediyorum vesile olduğu için..
bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı;aynen aktarıyorum:
'günlerden bir gün,bir müfettiş çıkagelir okula. sınıfa girer ve şöyle bir süzer öğrencileri..en sonunda birini kestirir gözüne ki,sanki yüzünde yazılıdır bu öğrencinin sınıfın en betbat öğrencisi olduğu..
söyle bakalım oğlum der, Cumhuriyet ne zaman kuruldu?
eyvah!. der öğretmen içinden,yandık şimdi!..
öğrenci, şöyle br silkinir, arkadaşlarına bakar aval aval, sonra da müfettişe dönüp:
'daha biz oraya gelmedik ki!.'
:))))
müfettiş kızarır,öğretmen güler!..
aynen böyle!..tek kelimesini yalan söyledimse, üstü yosun kaplı taş olayım!..
aslında,alınacak çok dersler vardır bu tek cümleli söylemden...ne nereden geldimizi biliriz,ne de nereye geldimizi!..
bir ileri
iki geri
arkadaki yol
bir türlü bitmez ki
iki sağ
bir sol
vur ulan kroşeyi
er gen olmadan önce
(e) ikon olursun billahi!..
Bekar'dan özür dileyerek..
saygı ve sevgiyle...
Cem Can kardeşim
Teşekkür ederim.
Seçtiğin sözlük için de ayrıca tebrik ediyorum.
Hadi bakalım:
Hulya mı, hülya mı, hulyâ mı, hülyâ mı?
Taktığın şeye bak.
Biz daha o dersi görmedik.
Zaten akşam da elektrikler kesilmişti.
Sen benim şu yıldızsız kalan hulya gecemde
Bu dizede geçen (hulya) hülya olması gerekmez miydi?
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta