Çığırtkan aşklar,
Sureta yaşamları vaat ederken
Belleğinde zamanın;
Ruhumun geveze dili
Susku oluyor ağzımda,
Yüreğimde haykıran suskunluk
Ne de çok benziyor
Rüzgârda sallanan fidanlara…
Ve
Son mektubun kelimeleri kadar
Dokunaklı…
Ankara Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi.
Dün gece ve bu sabah liseden iki arkadaşım telefonla arayınca özlemim depreşti o yıllara…
1971–1975 yılları arasında ilk gençliğimin geçtiği sevgili lisem.
Hüsnü Yusuf'lar alıyorum
Uğurlamak için
İçimdeki yanlışda sürgün sevgiyi...
Son gidişidir bu
Özlenmeye değil
Unutulmaya!
Yorgunum
Söylenmemiş sözler hamalı olmaktan yorgunum!
Salt bu nedenle bile, noktasız virgülsüz, doludizgin yaşayabildiğim sana; uykusuzsam uykusuz, neşeliysem neşeli, kederliysem kederli olduğunu bildiğim sana – Ki ne çok şeydir bunları bilmek – sığınıyorum…
Yalnızlığımın berdelinde hep infaza ayar şiirler…
Gökkuşağından mor’u çaldım, geceye giydirdim… Menzilsiz bir çığlık oldu,
Çığlık mı buluta, bulut mu çığlığa karıştı?
Kötürüm yağmurlar doldu Lut Göl’ü yalnızlığıma…
Kolay değil yok saymak, kötürüm yağmurlarda bilenen şiirleri… Vurgunundan damlaların “ah” lar çoğaldı ara nağmesi hayata.
Oyalar işledim düşlerimin ucuna
Lila rengi gecelerinin
Gerçeklerine örttüm çocukça ki
Uzanıp güneyden bozkıra
Nefessiz yüreklerin sevişmeleri
Ağlatmasın yokluğunun tortusunda..
Anımsanan ne varsa
Kırık bir gülümseyiş,
Umudun körüklediği gizi taşıyan
Bekleyişin sessizliğinde...
Gizin menzilindeyse
Apansız
Ama
Ama diye başlarken söze sen,
Öyküsü geceye dair…
Salt hasrete gökyüzü bozkır, sınırları silecek hayalet masallara inancımdan
Hiçliğe emanet ederken duvağı kaldırılmamış duyguları,
Senin gördüğün gönlümün taşrasından kaçak heceler…
…” Çeyrek asırlık bir özlem “ dedi kadın
“ 25 yıl senden hiç ayrılmadım ki “ dedi adam…
Kaldığın yerde buruk bir sitem küller,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!