Yüreğimin en ücra yerindesin.
Kimsenin bilmediği, dokunamadığı...
Ne kelime var sana anlatacak,
Ne de suskunluğumda yer kalıyor başkasına.
Bir gülüşün yankı olur içimde,
"Geceye Dair"
Sessizliğin koynunda büyür bir hüzün,
Yıldızlar, unutulmuş dualar gibi serilir göğe.
Kentin üzerine düşen yalnızlık belki benden hediye,
Her sokak, içimdeki kırık bir dizeye benzer.
Sessizlik örter şehri yavaşça,
Bir yıldız düşer, içimden bir parça.
Rüzgâr, eski bir şarkı fısıldar kulağıma,
"Unutmak ne zor, hatırlamak daha da..."
Kaldırım taşlarında yorgun adımlar,
Gelincik kuşu gibi narin yüreğim,
Rüzgârla savrulur gurbet yollarında.
Hasretin ördüğü ince bir hüzün,
Her adımda içime siner usulca.
Bir türkü dolanır akşam vakti,
Gözümde tüter eski zaman,
Bir yanım çocuk kahkahası,
Bir yanım akşam üstleri…
Ruhumun kıyısında yanık bir türkü,
Memlekete uzaktan yankılanan.
Uzakta kaldı bir yudum suyu,
O dağlar, o bağlar, o yollar…
Her adımda çiğnenen eski hayali,
Sürer içimde, yürek yangınlarla dolu.
Ey memleket, suskunluğunda bir ses var,
Gece çökerken sustu yollarım,
Diken sardı geçmişi, anılarım.
Bir adım atmaya korkarken bile,
Ruhumda kıpırdar yarınlarım.
Duvarlar konuşmaz, taş sağır, beton soğuk,
Bir türkü kalmış dudaklarımda, Maraş,
Dağlarında yankılanır eski zaman…
Ceviz kokar çocukluğumun bahçesi,
Sütçü İmam’ın gölgesinde anıların kalan.
Gözümde tüter Ahir Dağı’nın sisi,
Gökyüzü kustu, yeryüzü titredi,
Zaman ağırlaştı, nefes dondu göğüste,
Taşlar ağladı, toprak hıçkırdı,
Saatler kayboldu, gecenin derinliğinde.
Kentler, enkaz gibi değil, ruh gibi parçalandı,
bir akşamüstüydü
dağların morluğu düşmüştü gözlerime
kır çiçekleri üşüyordu
ve güneş, sarı bir mendil gibi
dalgın dalgın sallanıyordu yeryüzüne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!