Hınç almalıydı hayatından, biraz durgun, biraz dingin, biraz canlı, biraz ölü olamazdı…
Ya hırçın bir akarsu hızında kararlar verip, uygulamalı, ya da, durgun bir su akışı gibi olarak dönmeliydi kararsız haline… Ama bu asla olamazdı, taşmalıydı kendinden daha üstlere, hızlara ve acılarının üstesinden gelmek için kendinden kopmalıydı…
Arada kalıp kararsız olamaz ve pısırık bir kimlikle kalamazdı…
Her şey eskisinin üstüne üstüne binecekti ve artık saygıyı aşmadan savaşını sürdürecekti, kendi kendiyle, daha hızlı daha sürükleyici…
Daha önceki gibi tutarsız kararlar veremezdi artık yol nereye çıkarsa orada yürüyerek kalacak ve korkunun üstünde yaşayacaktı…
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem