Kiminiz Gürcü’dür; kiminiz Arap,
Milliyetçilik size ancak bir serap,
İstersiniz ki Türkler, hep olsun harap,
“ Türk’üm “ dememizden, elbette korkarsınız.
Yine vurdu namertler zehirli sillesini,
Hukuk kılıfı kaplı kalleşlik güllesini,
Biz Türk’üz, yüz yılardır, başeğmedik; eğdirdik,
Şeytana yoldaş kıldık, soysuzun cümlesini.
Sakalımız kesildi, acemi bu berberler ,
Allah adını kullanan
Yüzlerdedir nursuzluk,
Ayetleri şahit tutar,
Der ki : “ Mübah yolsuzluk “
Bir elleri haramdadır,
Ya Rabbim, yoluna kurban olayım,
Beni yolundan ırak eyleme,
Lutfeyle nurundan zerre alayım,
Aşkından bi haber, gafil eyleme
Seni öğrenmeye geldim aleme,
Bana hiçbir şey dememiştin aslında,
Bir şarkı söylüyordun, bilmem ne faslında,
Dizeler tek tek dökülürken dilinden,
Fırtınalar gümbür gümbür kopuyordu gönlünden.
Bana seni şarkı değil, söyleyişin anlattı,
Uzaklardan gelir gibi sesin
Kulaklarımda çınlamakta hala
Şimdi kimbilir neredesin
Kulaklarımda çınlamakta hala sesin
Nerede bir buğday tarlası görsem
Ulu Tanrım bir yol göster
Gitmek için Vatanıma
Hasretiyle kavrulduğum
Al Bayraklı Cananıma
Dağlar kenara çekilsin
Gurbet elde gezersiniz emmiler
İyi hoş ta şu ayrılık olmasa
Gözyaşıyla yıkandı hep trenler
Acı acı düdüğünü çalmasa.
Kazanmak için frangı,markı
Atılan her adımla, sarsıldı dağlar taşlar
Yanılgıyı yaşadı, gururla kalkan başlar,
Gurur yok etti aklı: " Nerden geldik, nereye? "
Gölünde boğdu onu, pişmanlık dolu yaşlar.
(21.11.1990)
Bekle beni geleceğim, vakit biraz geç olsa da,
Senin için topladığım güller zamanla solsa da,
Aşkı öğreten gözlerin beni yaşlanmış bulsa da,
Bekle beni geleceğim, vakit biraz geç olsa da.
Hasretimiz bitecek, yaz bitip güz gelse de,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!