Ezelden geldik ebede gideriz
Ruhumuz hep özgürdü özgür kalacak
Ne gem vurulup dizginleniriz
Nede boyunduruk takılıp güdülürüz
Ölürüz öldürürüz esir olmayız asla biz
Her şeyden uzak bir başına kaldığım yalnızlık
Yerin altı göğün üstü kadar sessiz yalnızlık
İçinde kaybolduğum hiçliğinde yok olduğum
Dipsiz kuyu beynim, içinde dönüp durduğum
Bu nasıl bir dünya Allah’ım
Bu nasıl bir düzen, bu nasıl insanlık
Çok fazla acı var, her yer karanlık
Yeryüzü kaldırmıyor, bu acıları artık
Gökyüzü bile ağlıyor halimize
Zülüm bize değilse diyemezsin bize ne
Yaz geceleri sahilde kumlara uzanırdık
Gökyüzüne bakıp hayaller kurardık
Yol gösterecekti bize çoban yıldızı
Dolunay olacaktı yolumuzu aydınlatan
Denize düşüp yakamoz olacaktı
Ellerimin arasından kayıp giden ellerin
Pişmanlığın yüzündeki durağı gözlerin
Zehirli bir ok gibi saplandı veda sözlerin
Bu kadar kısa mı ömrü aşkların sevgilerin
Medeniyetlerin beşiği Anadolu
Malazgirt’ ten beri Türk’ün ana yurdu
O gün bugündür bizimdir bu topraklar
Cihana nam saldı çıkardığımız kahramanlar
Devletler yıkıp devletler Kuran cihan milleti
Bir nefeslik can değil mi göğsümde atan
Sen yoksan ne kaldı beni bu dünyada tutan
Sebati Manav 22 Mart 2011
Dedin ya geçen gün “üşüyorum baba” diye
Sen üşürsen benim içim üşür, buz keserim
Sen üşüme diye yüreğimi sana kor eylerim
Üşüyen ellerini ver ellerimin arasına, ısıtayım
Nefesim yetmezse eğer, göğsüme bastırayım
Gül goncası gül goncası
Sevene sevdiği gül goncası
Kargaya yavrusu bülbül gibi
Ana babaya yavrusu, can parçası
Kara toprak paklar mı?
Bilmem seni
Kime şikâyet etsem
Anlatsam seni
Bıktım bu arkası gelmez
Yalanlarından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!