Yar dilinden Istanbul'u dinlemek
Yar gözüyle seyre dalmak boğazı, sahili...
Kız kulesini görüp iç geçirerek,
Kanlıcan geçerken bir yoğurt yemek.
Ama yar olacak, ah yar olacak....
“Ödü patlar” diye korktuğum bu serçe yüreğin,
Meğer cesareti, gülü soldurmuyormuş.
Ama bir kez sararıp solunca o gül
Lalezar bile o gülün yerini doldurmuyormuş.
O lalezarı kaplayacak kadar güvercin varmış,
Ey benim güvercin gözlü, güzel sevdiğim
Seni Gül goncası gibi saklar bu can her daim
Saçları yasemen kokar sinesi pelin,
Kaybetmek korkusuna esirim, ben senin için...
Feyzada bile yoktur bir eşi, ne yeryüzünde
'Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan.
Türküz Cumburiyetin göğsümüz tunç siperi
Türk'e durmak yaraşmaz Türk önde Türk ileri.'
Demir ağlar kaçınılmaz olarak zamana karşı koyamamış, gün geçtikçe yıpranmış çürümüştür. Devlet Demir Yollarının asrın ve teknolojinin gereklerine göre yenilenmesi gerekmektedir. Hızlı trenler, metrolar, metrobüsler çağında Devlet Demir Yolları'nını tekrar bir gurur kaynağı ve medeniyet göstergesi olma zamanı gelmiştir. Hükümetimiz bu amaçla Devlet Demir Yolları'nı özelleştirmek istemektedir. Ama bu özelleştirmenin yaradan çok zarar getirmemesi için çok dikkatli olunmalıdır. Öncelikle demiryolu çalışanları ve aileleri asla mağdur edilmemelidir. Bütün emeklilik,tazminat ve diğer sosyal hakları eksiksiz karşılanmalıdır.
Özelleştirmeye katılacak firmalar ve güvenilirlikleri çok önemlidir. Bu bağlamla tek tek firmalar yerine konsorsiyumlar tercih edilmelidir. Milli çıkarlarmız ve ülke bütünlüğümüze katkıda bulunan ve en az on senelik parlak bir geçmişi olan firmalar mevzu bahis olmalıdır. Bu ve bunun gibi pek çok hususa hükümetimizin çok seçici ve dikkatli olacağına inancımla hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.
Sizler bir kez izlediğiniz senaryonun nesini anlamıyorsunuz da sizin önünüze tekrar aynı oyunu sahnelediklerinde şaşırıp yine aynı tuzaklara düşüyorsunuz? Balık hafıza mı var sizde?
Demek “Kıbrıs da Barış” yapmak istiyorsunuz. Hıı çok güzel kiminle? “Enosis “ çığlıkları içinde kadınları ve çocukları banyo küvetlerinde mezbaha etleri gibi parçalayan zihniyetin torunları ile mi? Aynı zihniyet ve onun fanatik piyonları değil midir İstanbul daki Rum vatandaşların evlerini ve mallarını yağmalayıp onları Yunanistan daki Türkler ile “Mübadele” ye zorlayan.Evlerinden yurtlarından eden beş parasız bırakan.
Kıbrıs Türk Halkı özgürdür ve zaten barış halindedir şu an. O zaman çaba ne için? AB üyeliği için mi?
Tabii..Yunanistan´ın kendisi Avrupa Topluluğu üyesi olduğu için başı göğe ermiş. Yitik ekonomisi içinde adalarını satılığa çıkaran, bir ekonomik krizden diğerine atlayan ve bir çare arayan Yunanistan ile. Birkaç kalantor vizesiz geçiş ile Avrupa yı mesken tutsun diye sınırı kaldırmak lazım. Nasıl olsa işler kızışınca olan yine Kıbrıs Türk Halkına olur. Size ne!
Ecevit bu güne kadar yaşayıp, bu günleri görse idi kahrolurdu. Ruhunu şaad olsun.
Birkaç zengin kişi Avrupa vatandaşı olacak diye özgürlüğünüzü satmayınız. Atanızı, ecdadınızı mezarlarında huzursuz etmeyiniz. Ciğerini beş paraya satanlara, size vaat ettikleri maddi çıkarlar için koca bir ulusu satmayınız. Elbette iki taraf da barış ve huzur istemektedir. Barış şu an halihazırda Kıbrıs da zaten mevcuttur.
Sannettim ki bahar gelince yeniden çiçek açarım
Sensiz bahar bile olmuyor aşkım.
Sandım ben sensiz de aşkı yaşarım
Bu bahar kalbim bile atmıyor aşkım.
Sanki her sabah umutla kalktım
Mavi bir kuşun kanadından sızan güneş ışığı,
Yelkenlerini suya indirmiş bir gemi
Bir de sessiz, usulca esen sabah yeli
Ben olsam böyle anlatırdım seni.
Çöl güneşinin ortasındaki gölge
Merakımı mazur görün ama bütün bir beldenin kanalizasyon atığını, artı ‘İGDAŞ’ ın genel tesisinin artıklarını pis bir dereye akıtıp; bu dereyi km lerce ötedeki denize birleştiren bir şehirde ‘’altyapı’’ gerektiği gibi midir?
Bırakın devasa kanalizasyon boruları ile yeraltından taşınmasını üstü bile örtülmemiş üstelik. ESENYURT Belediyesi’nin papucumun başkanı Kadıoğlu, yeni çullar giymek ‘belediye başkanıyım’ demeye yeterli değildir kusura bakma.
Dereboyu denen bu mevkide 100m ilerdeki evlerde yaşayan insanlar, her gün bu pis dereden buharlaşan havayı solumaktalar. Varoşları insandan saymıyorsanız orası başka tabi..Halbuki en çok oyu da gene bu kesimden almanıza rağmen. Sokaklar, çöp ve pis bir kum tabakası ile örtülü.
Taksim’e ‘’meşe’’mi dikelim, ‘’çınar’’ mı diye düşünmek yerine önce boklu derelerinizi örtün. Donu olmayan, bezi olmayan bebeğe ‘’cicilerini’’ giydirmek bu sizin yaptığınız başka bişey değil.
‘Kentsel Dönüşüm ‘ kapsamınsda K.Çekmece Belediyesi Binası’nı yıkalım, daha güzelini yapalım. Binalar on mu on beş kat mı olsun acaba? Gökdelen dikelim birkaç tane de ‘’iş merkezi’’ olsun adları içinde ‘iş’ olmayan.
Başbakanımız ‘Demokratikleşme’ pakedini açıklamış. Allah razı olsun. Temiz bile olamayan bir toplum nasıl ‘demokratik’ olacak sayın başbakanım. Medeniyet önce temizliktir, sağlıktır. Sizin anlayacağınız dille ‘’Temizlik İmandandır’’. Ben önce ‘’hijyen paketi’’ istiyorum. ‘’Altyapı ve Çevre Düzenlemesi’’ istiyorum. Başörtüsü ile iman sonraki mesele…
İnsanların hürriyetlerine, tercih haklarına, düşünce özgürlüklerine karışırsanız; sonuç şiddete kadar gider..Ve bu tür yönetimlerin sonu hep erken gelmiştir.
Çünkü bu bir nevi "Çaresizlik" belirtisidir. "Egemenliğini kaybetme korkusu" "Yetememek" hepsini barındırır..Ama korkunun ecele faydası yoktur..
Adaletin temeli bu hak ve özgürlüklere dayalıdır. Bunun olmadığı bir toplumda "adalet"ten bahsedemeyiz. Hz.Ömer gibi adaleti ile nam salmış bir halifeye sahip bir ümmetin evlatlarını bu durumda görmek ne üzücüdür..
Ozan bir bak yedi tepeli eşsiz şehrime,
Ne din ne ırk ne renk ayırır..
Gökleri deler camisi, kilisesi, sinagogu, cem evi
Milyonlarca can çift çift, renk renk gezer bağırır..
Tabiatına can kurban olsun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!