Terk Edilmiş Bir Adamın Hikâyesi
Sabahı kettle’ın ıslığıyla başladı.
Masanın üstünde iki fincanın biri boştu,
öteki, artık içilmeyecek bir çayın buharı.
Kapı kapanırken duvardaki saat ileri gitti,
Sonrası Kalanın Yolculuğu
Kettle yine ötüyor sabahlara,
ama artık iki fincan değil masada;
bir fincan, bir de küçük bir boşluk.
Boşluğu örtmüyor, saklamıyor;
Sen Giderken Benim İçim Susmuştu”
Sen gittin.
Ve herkes bana “olsun” dedi.
“Zamanla geçer,” dediler.
Sustum.
Bir Sonraki Adım Hareket
Kapının önünde bir gölge belirdi bugün,
kuyruğu soru işareti, gözleri iki kıvılcım.
“Buyur,” dedi adam, kapıyı ardına kadar açmadan;
eşiğe bir kâse su, yanına ufak bir merhamet bıraktı.
Sana Hiç Söyleyemedim
Sana hiç söyleyemedim.
Kaç kere yanından geçtim,
kaç kere adını içimden söyledim —
ama dudaklarım hep sustu.
Mektup Geldiği Gün
Kapının altından ince bir hışırtı geçti.
Nokta önce fark etti; zarfın köşesini kokladı,
patisiyle itip masanın ayağına bıraktı.
Balkondan Kartpostal
Sevgili Eylül,
bugün kokunu aldım.
Mermer soğuk,
ama içim ılık;
ACI II – Kalanın Hikâyesi
Sabahları aynı yerden başlıyorum:
musluğun ucunda bekleyen ince bir soğuk.
Elimi tutuyor,
“uyan” demiyor dayan” diyor.
İlk sızladığında sandım ki geçer,
bir cam kesiği gibi, biraz yanar, sonra unutulur.
Ama bu, unutulacak türden değildi.
Sanki biri içimde bir yer açtı,
ve o yerden hep aynı ses yankılandı:
“Kal.”
Acıya Bağımlı Kalp
Diyorlar ki,
acıya bağımlılık olurmuş.
Ben sandım ki bu sadece sabretmekti…
meğer alışmakmış,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!