Köprüler yıkıldı bir gece yarısı
Ateşe verildi karşılığı olmayan sorular
Sessizlik kuşattı (her hücreyi)
ve en sonunda (boşluğa) düştü tüm şehirler
'Oysa' diye devem etti içimdeki paranoya...
Seni düşünürüm.
Ufka dalar gider gözlerim.
Korkular sarar beni,
gecenin etrafını saran karanlık gibi.
Ölesiye korkarım çekip gidersin diye,
hiç gelmediğini bildiğim halde üstelik...
Ben bu duvarı ne zaman ördüm
Üst üste koyduğum her sancının bir sahibi var
Ve bir gün seni gördüm
Ete kemiğe büründü hastalığım
İttiğin ben değildim aslında
Sen koca bir hayatı altımdan çektin
Ne kadar güzel olursan ol
Fark edilmiyorsun
Seni sen yapan her cümlede sanki bir harfin eksik
İşte sırf bu yüzden
Anlaşılmıyor o kadar harfin arasında
Barış çubuğunu tüttürmek için mi?
Beyaza boyadın saçlarımı.
Yüzüme yeni çizikler atacaksın biliyorum
Arkana saklamışsın yine savaş baltasını
Kışın ortasında gelen bahar gibiydin.
Sesin bir kelebek sürüsü gibi süzüldü,
soğuk beton duvarlarımda.
Dönüp bana baktığın an,
yüzünde açan çiçeklerin kokusunu
içime çektim ve öldüm
Ellerimden kayıp giden tek şey
sen değilsin biliyor musun
Kim bilir
Bu çocuk gökyüzüne uçup giden
kaç renkli balonu yaşlı gözleriyle seyretti
Dur
Tahmin edeyim
Elinde bir fincan çay,
tepende loş bir ışık
ve sıradanlığın verdiği hiçlik hissiyle yine ordasın.
Öyle çok yoruldum ki söylemekten
Ve dürüstlüktü tek bildiğim
Çocuklukta da kaybettim oyunları
Ama hiç bu kadar sızlamamıştı içim
Sen benim
Sen bilmezsin
uzundur geceler
soğuktur üstelik
çiğ taneleri düşer
o sımsıcak düşlerin üzerine
Lakin yılmaz yürek sevmekten
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!