Artık hazırsan dışarı çıkalım bu gece
Işıklı bir caddeyi yürüyelim
Utangaç ellerimiz olsun yine ceplerimizde
İnsanlara bakıp gülümseyelim
Yağmurda ıslanmaktan kaçalım
Eski bir sokağa bakıyor
yeni evimin balkonu
ve bana bakıyor
ağaçların arkasında saklanan çocukluğum.
Upuzun bir sessizlik uzanıyor
yağmur yağmış,
Bahsetme artık acılardan,
N'olur sus!
Gözlerini kapat.
Ezberindeki her şeyi unut.
Kuşların uçuşunu,
Hatırlıyorum
daha dün gibi taze
gözlerindeki şefkat,
gülüşündeki sıcaklık.
Ben yoruldum düşlemekten
Sen düşümde hep genç kaldın
Varlığın
Kalbimde bir vurgun
Miskin ellerimde bir sürgün
Ömrümün ortasında bir yangın oldu artık
Mühim olan yaşamak mı sanıyorsun; aslında değil
Yüreğinde olabilmek ve gözbebeğinde ölebilmek
Korkuyorum
Kapılarım kilitli, perdelerim örtük
Her gece camı kırıp içeri girmek istiyor karanlık.
Hatırlıyor musun?
Dağın eteğinde oyunlar oynuyorduk.
Rüzgar uzanmıştı dalga dalga çimenlerin üzerine
Gençlikten yeni çıkmış güzellik.
Gözleri mavi ve acemi.
Bilmiyor henüz
nasıl geçilir acılardan,
Neden akşamlar erken?
Sabahların ise geciktiğini.
Zamanda yolculuk fikri gibisin
Akla her gelişinde insanı heyecanlandıran
Gülüşünde neşe,
sesinde hüzün.
Bir çocuk ve bir yetişkin
yaşıyormuş gibi sanki tek bir bünyede.
Yağmur öncesi beton gibi ağır ve gri bir gündü gidişin.
Hüzünlü bir tablo gibi asılıdır zihnimde.
Rüzgardan bile soğuk ve keskindi sözlerin.
Bir de elinden hiç tutmadığın çocukluğum vardı peşinde.
O kırmızı ayakkabının topuğuna hala kızgınım.
Bak yine akşam oldu.
Heveslerini yatır da gel çay içelim.
Öyle çok uzadı kı bu yol,
git git bitmiyor.
Ben yola bakıyorum,
yol ise hep sana.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!