Sakın isteme benden, sana veda edemem
Kâbuslarım üşüşür, geceleri bekleyemem
Sevdiğim, sensiz inan ben tam ben olamam
Bir şarkı söylesem nakaratı eksik kalır
Gökyüzüne baksam ağlayamam
Bir çingenenin elleri kaderimizi taşlıyor
Ben ona inanıyorum arkadaşım inanmıyor
Diyorum neden böyle?
O diyor insan dediğin böyle
Sana geliyorum diye evinden çıkar
Yolda başkasına rastlar
Bu son ağır patlamalar beni sağır bıraktı
Bin gümüş yollu binbir çiçek beyaz patiskalarda yürümüş,
Seslerini duyamıyorum
Mermiler karakollardan sapmış da,
Hangi sevdalara saplanmış ?
Sayısını bilemiyorum
Gece karanlık yüzünü açığa çıkarırcasına aydınlık
Ve ölüyü soyarcasına tenlere yanık
Ne yakalıyor beni ne peşimi bırakıyor
Anlaması çok güç
Adımlarım sakıncalı ve nizami
Bu kadar çizgin yoktu senin
Devasız hastalıkların devası zaman derdin
Zaman yalnızlığı hapsetmek gibiymiş göğsünde anladım
İstesen de unutamazsın
Nice sevdaların alacası seher yelinde saklı
Farkına varamazsın
Sözlerimi söyleyemeyecek kadar kelimelerimi tükettim
Ve erlerimi savaş meydanlarından kusursuzca çektim
Zaman benim kıskacım, ben onun elleriydim
Zanlım ölüm sebebim oldu yok saydığım
Benim asıl zanlımdı bahtsızlığım
Bir duvardan öte konuşacak dilsizliğim
Yerinde yeller eserken telaşsız akşamların
Ekmek kapışan kargaların, sevapsız cami avlularınla
Elveda diyerekten dönmeyen sabaha
Günaydın can özüm, günaydın
Bir yer mi var yetişecek bilmek ne mümkün
Zamanın tanığı, toprağımın erketesi
Her kıymığında etinden parça veren sen
Sen benim en azılı dostum
Sana baktıkça geleceğin çocuklarını görüyorum
Gözlerinin ışığı değiyor göklere
Yıldızlar geçidi kanyonundan
Gökkuşağından yedi rengi isterim
Altın küpünü değil
Varsın masallarda kalsın.
Ben renklerim var sanır umutlanırdım çocukken
Gözlerimi verirdim onlara sabaha uyanırken
Haydi gidiyoruz
Uyandır beni
Çıkalım kör sabahların yoluna
Haydi gidiyoruz
Örsele beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!