Söylemek isteyip de
Sözlerini unuttuğum şarkılarımmış gibisin
Artık senden çiçek almayacağım için affettim kendimi
Çiçekçi kız, hayalim
Ne sen bilirdin alev rengini
Esintili bir havada, kasımpatı, papatya ve erguvan çiçekleri arasında, oturduğum yerden ayaklanıp ellerimi iki yana açmış, başımı hafifçe geriye yasladıktan sonra gözlerimi kapatmış ve kendimi sadece çiçeklerin o uğultulu şarkısını dinlemeye adamıştım. Şiirin ruhu beni tam o anda yakaladı. Hala bugün gibi hatırladığım o uğultulu şarkıdaki ruh; şiirin ruhu, şairi dürter, kendine çeker, bıçağı saplar. O ruh, birinci hamur masallarda gerçekliği aramak yerine saman sarısından hür bir hayale kavuşmak isteyenlerin, birikimidir.
Benim için,
En munis hastalığı sürdürmek olmuş artık yaşamak
Gel desen gelemem gerçeklere
Gerçekler, kitabına uydurulunca yalanlarından utanır
Geleceğin düşman topraklarında
Gece yardım etmese savunamazsın
Maazallah bir fısıltı çıkar yakalanırsın
Çığlıklarını hapsedersin yüreğine ürperir düşün
Bir düşün ne gerek var doğruları susturmaya
Çıplaklar mahallesinde ayırt edip düşünceleri dizelerine
alsan kelimeleri parmakla gösterirler enseni
Ki neren çıplak senin?
Korsanlar arasında yasal sınırları zorlasan affedilmez
Bedende işkencedir
Bu sabah bir başka bulut sabahı
Kış ve derviş bekliyor kapıda
Herkesin sözleri kadar günahı
Doğruyu söylemek ateşi sevmekle bir bu yüzden
Kış ve derviş çıkıyor kapıdan
Biz cefakâr insanlarız geçmeyiz güzel nazından
Hasat vakti imecesi, harından
Şu dağların matemini bir yaz gülü beklesin
Şimdi bizim sevdamızda çekilecek zılgıt var
Kol kola girilince unutulur bütün dargınlıklar
Zamanın akıp geçtiğini yalnızca aynalar değil
Olup biten olaylar da söylermiş insana
Gün biterken anladım
Dün bir bebek doğdu sokağımızda mesela
Yaşı benim yaşımdan otuz iki eksik
Bir kadın öldü hava kararınca
Kadehteki rakı, saksıdaki çiçek
Masadaki yarım bardak suyla güzelmiş
Denizin şavkında sessizliği hissetmek
Hem de öyle içten gülümsüyor ki
Teknemize eşlik eden yunuslar
İki tebessümleri arasında geçen zamana
Dinginliğe apaçık bir elveda bu dudağımızdaki fısıltı
Ellerimizdeki titreme
Belleğimiz koyulaşıyor gitgide
İşte, tam o vakitler işte
Dilimizdeki o acı tat selasını okuyor dünyevi ahenklerin
Bakışlarımız donup kalıyor bir yabancının bedeninde
Birden her şey ellerinvari oluyor
Bir ben oluyorum bir de ellerin oluyor
Aramıza yalnız gökyüzü sokuluyor
Utanınca ben de benden oluyorum
Bir ben oluyorum bir de ellerin oluyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!