Hayırsever adam geldi ve geçti
Aç kaldı köpekler kediler bugün
Ecel şerbetini an doldu içti
Dostlar helvasını yediler bugün.
Apar topar alıp el üzerinde
Eli kolu bağladı
Ölüm akıttı zehri
Çoluk çocuk ağladı
Terk ettiler bu şehri.
Güzellerde kayboldu
Nedir bu sessizlik, nedir bu yara?
Kimlerden, nelerden çekiniyorsun?
Neden sığındın ki inzivalara?
Niçin yaşamaktan çekiliyorsun?
Eski günlerine dalıp gitmişsin
Siyah beyaz fotoğraflar
Eski püskü birkaç urba
Terk edilmiş tozlu raflar
Ve pişmeyen sıcak çorba.
Al özlemi ver gençliği
Krallar sultanlar geldi buraya
Uyur dedi öyle Karacaahmet
Korkma gir içeri otur şuraya
Buyur dedi böyle Karacaahmet.
Gözlerin kâtil mi sözlerin ok mu
Yüreğinde hâlâ zâlimlik çok mu
Gerçek misin düş mü var mısın yok mu
Her gün büyük aşkla vuruldum sende
Her ne kadar beni unut desende
Seni seviyorum istemesende.
Ben seni özgür bilirdim
Şen bilirdim
Masmavi gökyüzün bilirdim
Hep sana özenirdim
Uçmak
Kaçmak buralardan.
Hasta babam terk etti önce
Sonra da yaşlı anam
Bir meçhul uzağa gittiler
Yıllardır beklerim sabah akşam.
Kalabalık dünyada yapayalnız kaldık
Hayatımda ilk kez geçtim karşına
Bana babamı ver ey morg kapısı
Seninde başına acılar kona
Bana babamı ver ey morg kapısı.
Masal, yalan, sahte, rüyâ
Aşk, bana bir küçük alkış
Gösterişli sahne güyâ
Haydi gönlüm artık kalkış.
Bela ise bela bulmak




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!