Altaylardan, Himalaya dağından
Üç kıta da çınlar türkümüz bizim.
Tarihin zor, en karanlık çağından
Cihana ışıktır ülkümüz bizim.
Tarihe cihangir mührünü basan
Uhdelerim can çekişir, ben suskun
Dokunmadan canda yanan ten suskun
Her nedense yad ellerde sen suskun
Gülmenevşe şimdi yanar derinden.
Kelimeler kırgın, harfler yaralı
Gölgeler, üstüme düşen gölgeler
İçimde oturmuş bir çocuk ağlar!
En içli şarkıyı serçeler söyler
Bu akşam ne hazin esiyor rüzgar!
Gölgeler, üstüme düşen gölgeler.
Sensiz ne yaparım ben bu ellerde
Beni yüreğimden gel de vur götür.
Bırakma beni bu ıssız çöllerde
Naaşım başında biraz dur götür.
Bu öksüz sevdayı yerden kaldır da
Enginlere inen bir buğu gibi
Gelir yüreğime çöker bu sevda
Vurur koluma çifte kelepçeyi
Beni derinlere çeker bu sevda.
Bu yolda tınmaz, tanımaz bedeni
Sende bilemezsin bir ışık yanar
uzaklardan öyle ah ederim
Özlemin vurdukça kanar
akşamı tutmaz iç çekişlerim.
Ben sana bir sevdiğim derim
Annemi beklerdim, tarla dönüşü,
Elim yüzümde, kapının önünde
Orak elinde çıkar gelirdi,
Bütün dağları yıkar gelirdi.
Koşup sarılırdım anne diye,
Çiçeklerden getirirdi bana hediye.
Seni hatırlatır
bir menekşe bir yağmur
Saklardı seni mevsimler
zambaklar menekşeler.
İçimde Çöl yalnızlığı
Gözümde hayalin siyah beyaz resimler
Levh-i mahfuzdan kalkan altın kanatlı kelam,
Hira’da konduğun dallar sana meftundur.
Sevda mevsiminden gelen ölümsüz selâm
Baharı bekleyen güller sana meftundur.
Elmas goncaların ketum dilimizde açsın,
Kalplerde uyuyan tomurcuklar uyansın.
Gözlerinde saklı hangi ilkbahar!
Bir lahza bir hayal kur benim için
Vedasız, vefasız gitti turnalar
Ayrılık vehmini vur benim için.
Yad ellerde arta kalan günlerde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!