Çam dalında beyaz kar’ım.
Sütle yunmuş aktır anlım.
Bozulmamış hiç vakarım.
Ben Türk Yurdu: Anadolu.
Türkü türkü gürdür sesim.
VI
Gönül bu,tek tek dolaştı bütün ummanlardaki limanları,
Cezir’inden anlamadı amma, şimdi bak, med’cesi kaldı.
Sevdanın gül dudağında bulduk cezbeden aşkı, sevdayı,
Biz hep goncaları gördük dalında ama,sırada fidesi kaldı.
Kaf Dağı'nın arkasına sığınıp;
Görülür tarihi zamandan taşıp;
Gözlerin gözüme iyce yaklaşıp;
Hayal meyal bana sırdaşım dedi.
Arzular ayyuka çıkardı başım;
El el üstünde,
Gönül gönülde;
Kimisi gölge kalır;
Kimi güneş peşinde.
Mutlak sessizlik gelir.
Sıkışıp kalmasınlar,
...güneş görmeyen odalara, sofalara;
Saksılardan da uzak kalsınlar,
...özgürce uzansınlar kırlara, dağlara.
Alnı ak, gözü pek kalmalıdır,
Süleyman’ın aşkını kimler bilmez? ! .
Kuşlara da söylemiştir aşkını.
Hala yanık yanık öter tüm kuşlar,
Onlar da müjdeler sanki;
Belkıs’ın sevdiğini;
Bilinmez zamanlara.
Küsme gönül var güzele,
Küsme de yalvar güzele.
Güzele naz gerekliymiş;
“Sevdim” demek ar güzele.
Kışı bir başka güzel, yazı bir başka güzel.
Beyazlara bürünmüş, yüzü bir başka güzel.
Güzelin güzelliği, sinmiş bu topraklara;
Yurdumda, yurdum için, sızı bir başka güzel.
Dağları arşınlamış, yeşili baştan başa.
Dinle! Eşit iki gölgenin yürüyüşünde,
Sıvazlıyorken saçlarını tel tel,
Görmüşsen bakışlarını bakışlarında,
Yürüyorsa elele gölgeler,
Şimdi sevda zamanıdır.
Bırak be gülüm, ellerini çekme ellerimden.
Yıkılsın dünya, yalnız ben kalayım altında.
Saçının bir teli bile incinmesin be gülüm;
Yeni bir umutla bak, telli duvaklı günlere.
Islığımda uzayan ağıtlara inat, elerin elimde;
Çıkar yüreğini kafeslerden be gülüm;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!