Duraksadım hep haziran akşamlarında,
Yorgun baharın son deminde, üzgün;
Çiçek açan sır yapraklarında koştuk,
Sözde kaldı, iştah kabartan anılar.
Ecel kapısında durakladık, kardelen;
Bin bir çiçek ile süslenmiş dört yan,
Baharda çok nazlı kır çiçekleri.
Boyun kırar eda ile naz ile;
Hele bir kırlarda gör çiçekleri.
Kokusu her yandan sarar insanı.
Sen, elim, ayağım, bakan gözlerim,
Sen, dilim, mısraım, akan sözlerim,
Sen, ateş saçanım, küllü közlerim,
Sen gönlümün gurbetisin bildin mi?
Sen, gurbette baca, tüten dumanım,
Geceler uzayıp sardı,
Sen gelmedin uykulara,
Tan gözüktü,saç ağardı,
Çığlar düştü şakaklara.
Sensiz esti seher yeli,
Selam geldi çiçeğimden,
O da beni çok özlemiş.
'-Hasretinden hasta düştüm,
Yastık, döşek yattım.' demiş.
Lokman çare olamazmış;
Dalga döner tersine,
Geldiği yere geri.
Bahar damlaya döner,
Damla deniz doğurur.
Su ve toprak sevişir;
Bir bir peş peşe dün, bugün, yarın gelir;
Deli taylar gibidir, bir gün baharın gelir.
Gençlik zamanıdır bu, iz sürmez, yol dinlemez;
Hep böyle sürer sanma, durgunluk anın gelir.
Çankırı-01.07.2004
Yaktık güneşimizi,
Pırıltılarında kaybolduk;
Serildik güz yapraklarında hayata
Sınırsız arzularda dirilttik umutlarımızı.
Kaybettiklerimiz...
Senin yüceliğin senin heybetin,
Ruhuma büyük bir güven verirdi.
Başında borayı, karı görünce,
İçerimden yürekçiğim erirdi.
Seninle ererdi gönlüm murada,
Dağlara çığ düşende; dağlardayım.
Buz damları altında yanıp yıkıldım.
Sıcaklığın vardı sıcak yüreğimde;
Soğuk, buz tutmuş camlı evlerde;
Yalnızlığı yaşadım: Dağlardayım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!