Ruhum ebedi bir bahar bekliyor,
Rüyalarım tutsak, bulamıyorum.
Sorma iklimlerin rengini benden,
Vuslat müjdesini bilemiyorum...
Hasret demek buymuş,anladım şimdi.
Kucakla düşlerimi, hayallerim sevinsin;
Arzulara gülümse, sensizliğim erisin;
Bir ışık hüzmesiyle doldun geldin ömrüme;
İz bıraktın kalbime, bir o kadar derinsin.
Deli ırmaklar gibi, kalbime akıyorsun;
Kendi kendisine küser,
Taş kesildi, buza keser,
Gönülde bir rüzgar eser,
Bu yüreğin derdi ne ki? !
Başıma bela, yaramaz,
Belki o gün, aşarız dağların ötesini;
Yüreğimizde depreşir yeniden volkanlar;
Saniyelik olur gün, ay ve mevsimler;
Dün, bugüne göstermiştir gülen yüzünü;
Yangınlar sevinç naralarındadır;
Külleri tükenmiştir dünkü yangınların;
Bu yağmurlar son olmayacak.
Yine şimşekler çakacak, gök gürleyecek.
Yine çekileceksin kabuğuna,
Yine korku oturacak gözlerine.
Eminim beni arayacaksın,
Korkular oturduğunda yüreğine,
Özgürce yürüyüp, hürce uçarak,
Dağdan dağa, belden bele giderdim.
Kendim çizer idim, kendi yolumu,
Yoldan yola, elden ele giderdim.
Kirli aynaların, kirli soluğu;
Bir sabah uykudan kalktığın zaman;
Karışır nefesi, sarar hüzünü;
Gözler kan çanağı olduğun zaman.
Vakti duymak akşam ile sabahtan,
Burcu burcu hasret tüter burnumda,
Garip bir gül gibi boynu büküğüm.
Her gece bir gurbet yaşatır bana,
Garip bir gül gibi boynu büküğüm.
Uzağı yakını seçemez oldum.
Göremez cehennemi gören gözler;
Gamsız, acısız hayat sürer sanılır;
Kavgasız sanılır bütün insanlar,
Kent sokaklarında, sakin;
Adımlar atılınca telaşsız,
Sanılır insanlar kavgasız.
Buğulu gözlerde yine özlem var,
Gecelerde hasret kokuyor yine,
Aynalarda görüyorum her sabah,
Taşlar oturmamış yerli yerine.
Ertelerim günü, geceye varır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!