Onu her özlediğimde,
Evde olduğunu bilsem bile,
Nerede olduğunu bilsem bile.
Gene de telefon edip
Nerdesin diye sorardım.
Artık telefon bir süre çalıyor ve susuyor.
Ayakkabıların kapımın önünde ise o gün hiç gitmedin demektir.
O gün kötü bir kâbus gördüm ve artık uyandım demektir.
Peki, neden yatağımızda değilsin?
Neden diğer odalarda da değilsin?
Yoksa hava almak için dışarı mı çıktın?
Seni bekleyeyim mi, gelecek misin?
Her şeyini geride bırak gel
Yalnızlığını, karamsarlığını,
Öksüzlüğünü, sıkıntılarını
Elbiselerini, gölgeni
Eski aşklarını, acabalarını
Korkularını, acemiliğini
Bir kadın seni seviyorsa
Önce gözüne bakar
Sonra çenesi aşağı eğilir
Sonra da saçı sarkar yanağına.
Dudağı ile sevişir o minicik perçem.
Elbet o çocuk büyüyecek,
Elbet o oyuncaklar mutluluğa yetmeyecek,
Sevgi şekil alacak ve adı özlem olacak,
Aşk şekil alacak ve adı el ele tutuşmak olacak,
Sonra oyuncakların yerine ihtiras gelecek,
Ve tutku gelecek,
Hatıralarını vermek istiyorum.
Hepsini al lütfen!
O kadar ağır bir yük ki.
Bende zaten anıların var,
Yaşadıklarımız var,
Umutlarımız var,
En son dinlediğim müzik
Senin sesinden başka bir şey değil.
Sesini kulağımın içine hapsettim.
Bütün notalar sen.
Rüzgâr sen
Kalbime girmeye çalışma!
Sakın bunu deneme! !
Bütün kapıları kapattım.
Anahtarla iki defa kitledim.
Yetmedi, anahtarını denize attım.
Olur da tesadüfen açarsan eğer.
Gülümseyen dudaklarının kenarına saklandım.
Sadece orası huzur veriyordu diyerek....
Sonra sen gülünce gökkuşağı daha renkli,
Yağmur daha keyifli
Sabah rüzgarı daha ılık,
Çocuklar daha güzel gülmeye başladılar...
Artık hapisteyim!
Suçum ise;
Mahallenin duvarlarını karalamak.
Neler mi yazdım?
Dert etme.
Sadece sensiz geçen,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!