Yüreğinde kelebekler besleyen bir kadınla tanıştım.
Kelebeğin ömrü kadar sokuyordu insanları hayatına, bazıları daha kısa.
Seviyordu kelebekleri, kanatları kadar renkli buluyordu insanları,
Yine de ona göre lüzumsuzdu sevmek.
Zira acı, ıstırap, ayrılıktan başka bir şey değildi birine bağlanmak.
"Geçmiş kusura bakmasın, Gelecek ise kusur aramasın"
Mumun aşık olduğu Ateş değil
İçinde gizlediği o çelimsiz iplikti.
Ve her karanlık çöktüğünde bir olup yanmaktı aşk!
Bir rivayete göre derler ki;
Sabah uyandığında aklına gelen ilk kişidir seni mutlu eden.
Peki ya aklıma gelen, çoktan gitmişse hayatımdan.
Ve her geçen gün tozlanıyorsa sevdam.
Mutlu olmalı mıyım? yanımda olmasan da aklıma geldiğin için.
İdrâk edememiştim benden daha iyilerine laik olduğunu söylerken ki imânı.
Sonra gurur duydum kendimle, benden daha iyisini bulmak için onlarca kişiyle beraber oldun diye...
Kalbin hep kırgın, göz yaşların akmaya alışkın,
Söylediği her sözle yaralanıyorsun,
Bunca acıya rağmen seninle olmasına seviniyorsun.
Bunu kendine yapma, bırak gitsin.
Aşk katlanmak değil, mutlu olmaktır
Bu yüzden üzülmek yerine, özle.
Ne kadar zaman,
Kaç ten geçerse geçsin.
Hayalin bile kayıplara karışmış olsada.
Bıraktığın izler var sözcüklerimde.
Üzerine alınmaya bilirsin,
Ancak kalbin sahiplenecektir.
Büyük bir aşka gebeyken sevgimiz,
Nasıl olur da ayrılık doğurur.
Bu ayrılık benden olamaz,
Kim bilir kimden peydahladınr
Sen gittin;
Ay küskünü gecelerde saat hep ecelin körü.
Hüznü damıtmıyor koynuna girdiğim tenler.
Bütün yaşananlar sahte;
Sevdalar üvey.
Kendimi bile sahiplenemiyorum sensizken.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!