Sessizlik dolu gecenin içinde
Bakışlarının derinlerinde yankılanırım
Dağınık gülüşlerde savrulurken
Somurtkan akşamlara kanarım
Adım umut, her umutsuzluğa inat
Geriliyor ipler koptu kopacak
Kapımdaki köpek dişin gösterdi
Bu kırık gönlümü kimler yapacak
Hayalimden geçti düşün gösterdi
Ne yana dönsem hep aynı isyankâr
Yankıdır yalnızlık hüzün zamanlarında
Uçurumların boşluğuna salan feryadı
Silinir yokluğa karışan nefesim
Sevdanın dinginliğinde son bulur
Endişe saklı takvim yapraklarında
Zaman değildi seni alan
Götüren ayrılık değil
Rüzgâr değildi savuran uzaklara
Yakıp kavuran güneş değil
Titreyişlerde gecemin ufku
Akşamın inadına güneş koydum pencerene
Sildim bütün yıldızları ayın hatırına
Gökyüzüne adını yazdım harf harf
Nokta nokta işledim semaya aydınlığı
Her karanlık sökünü
Söküldü kahverengisinde bakışının...
Bu can solduğunda
Umarsız bir haykırış doğar
Dağlardan denizlere
Çığlığın isyan olur
Ve gece olur
Sel olur
Bende kalan bir akşam sızısı
Bir gece karanlığı hece hece
Yürek burkan feryatlar kulaklarımda
Göz yaşlarıyla ıslanmış bir avuç
Parmaklarımın her boğumunda isyan...
Hiç bir sözüm olmadı sana
Kelimelerim akmadı hiç bir cümleye
Varlığım, yokluğumdu
Düşlerim, yalancı kurgular...
Sevdayı da bilmedim say
Kayıp ezgiler kulaklarımda çınlıyor
Yitik bir hüznün çocuksu siteminde
Umarsız yalnızlıklarım
Yine de riyâsız
Ve anlaşılamamaktan muzdarip
Ve umutsuz
Gün geceye dolar umut akışı
Hasretiyle geçer yorgun bakışı
Hicran ile söner sevda yakışı
Neyler şafak sensiz, neyler sahipsiz
Solgunlaşır hayat, çekilir perde
Sevgili Özgür Kökturk abim. Sevgilerimle, inanıyorum ki yüz yıl sonra okuyacak insanlara güzel mesajlar verdin. Tanıştığımız için memnun oldum.
Bir gelinciğin kanayan gülümseyişi olsun bu yaşında senin hayatına sunulan kırmızı el....Neden el,deme sakın.O el dokunacak sana sıcacık ve şevkatli.Mevlamın hakkı için tüm karanlık yanlarını ağartacak bir şafak lezzetinde ve yumacak gözlerini senin ağladığın gözlerden....Sen bu yaşında bu elle veda ...