Ozge Unal Şiirleri - Şair Ozge Unal

Ozge Unal

Bir gün uçarak geçeceğini bilseydim bu semalardan
Çoktan kurmuştum asansörü bulutlara
Ve rüşvetim de hazırdı yüksek uçan kuşlara
..
Olur da kokpitten sarkarak bakarsan aşağıya
Ve tam o anda el sallıyorsam..

Devamını Oku
Ozge Unal

Vatan uğruna kaç şehit taşıyor bu yaşlı beden?
Duymaz mısın? Ağladığında gök,
İğde değil artık kan kokuyorum ben...
Ya bir son bul teröre ya da bütün köklerimi sök
Kalleşçe öldürmek mehmetleri nedendir? Neden?

Devamını Oku
Ozge Unal

Benim; gül dalına bırakacak
cesur umutlarım
şövalye hayallerim
ve nal seslerinden yaptığım neşeli bestelerim varmış
O yüzden içimde beyaz saçlı taylar şahlanıyor..

Devamını Oku
Ozge Unal

Abisler/
yakandan tutup bir anda içeri çeker.
Ayıldığında görürsün ki;
Bir batık geminin yosun tutmuş sandıklarında,
sahtekar gülüşlerle kilitlenmiştir/ Gölgeler..
..............................

Devamını Oku
Ozge Unal

/..İtirafım ve vasiyetim sana içimdeki beyaz kuyruklu kurnaz tilki../

avcının kalbi vardı diye yıllardır ağzında taşıdığın
o kutuda bil ki..
saklı durmaktaydı sessizce
sırtıma yediğim hançerlerin ilki..

Devamını Oku
Ozge Unal

Buyruğumdur!
Kapansın sarayın kapıları ve kimse alınmasın içeri! !
.......
Bu nasıl pus bürümüş bir savaştır?
Ne düşman var ortada ne silah belindeki...?
Tek görülen o ki; gücü yetemeyince birileri,

Devamını Oku
Ozge Unal

Ufacıktı ellerim ve senin kocaman bir yüreğin vardı
Zaman, kadınla erkeğin valsi kadardı...
Gündüzler kısalıp geceler uzadı diye
akrebin topukları yelkovanıma dolandı...

Devamını Oku
Ozge Unal

med cezir 'i bilir misiniz?
Lodosla birlikte uğrar arasıra yanıma.

öyle ki!
anlattığı her masalda
balıklar da sevdalanır oltalara....

Devamını Oku
Ozge Unal

Ne zaman kitabın kıvrılmış sayfası gibi katlayıp yüreğinin ucunu,
yumsa gözlerini ve boşlukta asılı bıraksa zamanı;
Mavi işlemeli bir beşiğe sarılıp, ninniler söylemek için uyanır
detone sesli aşk kadını....

Sarhoş adımlara, kaderini saklarken dengesizliği,

Devamını Oku
Ozge Unal

düşler birbirine batmaya başladı sessizliğin sarhoşluğunda
zaman olası kahpeliğinden, karanlığın içinde dondu
ve biz, nasıl sustuysak sustuk işte...

ya kırmızıyı çektmiştik kadehten, bilmeden,
ya da alev düşmüştü avuçlarımıza?

Devamını Oku