Yokluk sâhilinde hicran taşına,
Başımı ha bire vurur ağlarım!
Gün olur çıkarım dağlar başına;
Yağar sel olurum coşar çağlarım!
Nice vadilerde taşa toprağa,
Bütün çiçekler güle bütün güller de sana,
Benzeme gayretinde.
Bülbüller gülistanda sana hasret baksana;
Kumrular hayretinde.
Gönlüm pervane gibi: Balkıyan yanağında,
Gecenin ak yaşlarıymış güneşi besleyen;
elleriymiş okşayıp tarayan saçlarını…
Ama beni unutmuş görünüyor en koyusu,
en kuytu yerinde;
karanlığına karanlık katıyor gölgem çünkü!
-I-
O hercümercin yaşandığı mekânda,
denize nazır,
bir ağacın göğsünde başım,
tefekkürdeyim…
Akletti,
Dışına yürüdü adam;
Meraka dayanıp nice yıllar…
Annesine gitti,
Babasına gitti;
İçimden geçiyordun…
Baktım;
yoktun!
Kimbilir belki de hiç yoktun,
sadece bir histi geçen!
Fakat yine de,
Gülmez oldun; sustu bülbül, sustu saz.
Servi boylum, al yanaklım gül biraz
Bülbül ağlar gül-i rânâ ağlamaz
Servi boylum, al yanaklım gül biraz.
Sırma saçlar bahtımızdan bin beter!
daha yoğrulurken ruhu aşk ile
gözlerden uzak… ve çırılçıplak…
kızılötesi elleri değer şiirin!
bin ah ile nakışlanır kumaşı;
binlerce kez dağlanır her karışı;
Ya Sahib-i İsm-i Âzam
Aşkın ile yandır beni
Bildim ki yanmada derman
Kıl aşkına tandır beni
Sencileyin Sultan mı var?
EFENDİM
Bus edip baş tacı ayaklarını,
Ruhum muradına ersin Efendim.
Varlığının eşsiz revnaklarını,
Gönül gözü ile görsün Efendim.
Şiiri sehven iki kere yayınlamışım. Altındaki yorumları buraya alarak birini sildim. Özür dilerim...
...
Leyli Can Şiiri Hakkında;
Âşık Cinasî: Bu ne güzel bir şiirdir, ne güzel bir koşmadır. Şimdi kalkıp mercekle uyak aramanın, biçime dayalı kural aramanın bir anlamı var mı? Şiiri ...