Osman Demircan Şiirleri - Şair Osman Dem ...

Osman Demircan

Dilinde aşk vardı yüreğinde kar çiçekleri
Ağlaması gelen şair hüznünü buza çizdi.
Kaybolanlar kış aynasında geceye sindi.
Kardelen şiir dünyasında ümit ve çiçekti

Karanlık gecelerde açan şiirsel dizelerdi

Devamını Oku
Osman Demircan

Bakıyorum geceye parmak aralarımdan
Ellerimi çekince karanlığım oluyorsun
Kalbim en uzak yıldızlar gibi parlıyorken
Gözyaşlarımla bir boşluğa düşüyorsun

Elde hüzün kadehi acıya kaldırıyorum

Devamını Oku
Osman Demircan

Ben neredeyim? Buz tutan nehir üzerindeyim.
Üstüme taşlar yağdırmakta merhametsizliğin
Sağanak sağanak acımasızlığın tam dibindeyim
Buzdan coğrafyanın içinde kan dökmekteyim

Buz kırıklarının sınırladığı aşk çemberindeyim

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir aşk şarabıydın sen.
Kadehin son damlasıyla
Aşkımızdan geriye
Günah kırıntıları
Bir de baş dönmesi kaldı.

Devamını Oku
Osman Demircan

İkisi de hazindir ikisi de hayatımın rengidir
Günahkar saksıdaki siyah beyaz güller gibi
Koktuğumda cennetle cehennem kokarım
Akla kara gibi her zaman ikilemler yaşarım

Akla kara gibi her zaman ikilemler yaşarım

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir rüya dolar billur bahçelere gül yapraklarından ay ışığı gelir
Göğsümde yankılanır hüzzam şarkılar yeniden şiir bestelenir
Ses ve raks dolanır gecelerime gönülden özleyişler dile gelir
Bembeyaz bir gül büyülenir bülbüllerin sedalarıyla ebedileşir

Su dökülür en ucra köşeye yapraklarda gül damlası çişelenir

Devamını Oku
Osman Demircan

düştüğü yer yüreğimdir gözünden
sözünden düşen ciğerimi yaralar
ağlarsa cehennemi görür gözlerim
her üzüntüsü kirpik uçlarımı yakar

sevmek tek yürek olmaktır sevgili

Devamını Oku
Osman Demircan

Sen istersin ki bildiğim yoldan gideyim, yoldan yordamdan hiç çıkmayayım. Alıştığım bir hayat çizgisinde bir rotada gideyim.Önüme hiç engel çıkmasın istersin. Ayaklarının altında zaman akıp gitsin ve önünde gideceğinle ilgili bir sorun olmasın.Bütün dağlar delinmiş olsun veya dağlardan dağlara köprüler kurulsun.Ulaşacağın yere emin adımlarla gitmek istersin.
Bilmezsin ki tabanlarında ezdiğin senin hayatındır.Bir adım öteye kendi isteğinle gidemezsin ki? O zaman ayakların ne işe yarar ki? Bir iz bırakabilir mi tren. Sen metal soğukluğunda bir hayat istiyorsun.Sağındaki solundaki çiçeği koklayamadıktan sonra yolculuk neye yarar ki? Gideceğin yer belli ise sen de bellisin.Evet bir kurşunsun ya da oksun.İlk kurbanı da sensin. Bil ki aslında ölüsün.
Sen trensin ben deve. Ben yol bilmez kervan bilmez bir deveyim. Tek korkum deve dikeni.Bütün çöl benim,ova benim,yol benim. Hayatın güzelliklerine yol alırım ben. Çirkinim yüzümde çalıların çiçeksiz yanları.Gülüşlerimde bitmeyen kışlar.Donuk bir tebessüm çizerim dudaklarımla.Ama yine de senden çok gülerim.Çünkü ezber şarkılar yoktur dudaklarımda.
Sen pas tutarsın ellerinle.Yağmurlar dökülünce üzerine boyalar akar gözlerinden.Ve sen hala güzel olduğunu sanırsın.Hala güzel günler gördüğünü sanırsın.Oysa rüyalarında bile yeniksin.Kabuslar kaplamaktadır tenini ve geceni.Ay ışığı girmez karanlığına.Esmer bir geceyle sevişirsin.Ve bedenin hala bumbuzdur.
Oysa ben çöl çiçekleri içinde kumlardan çekerim gün ışığını.Kum kadar sonsuzlaşır mutluluğum.Ayaklarımda sıcak bir çöl akşamı olur.Yıldızlar dolar rüyalarıma.Yürürüm yeni heyacanlara ve mutluluklara.
Sen bildiğin yoldan gitmeye devam et.Yolun açık olsun.Bense çizerim kendi yolumu. Yorulsam da bitkin düşsem de bulurum kendi mutluluğumu.Ya da kendi mutsuzluğum içinde yaşarım.Ama bana ait olanı yaşarım.İşte budur beni develeştiren ya da devleştiren. Senden ve başkalarından farklı eden.

Devamını Oku
Osman Demircan

Bugün bir film izledim. Her karesinde sen vardın. Ellerin bir merhametti. Bütün paslanmış parmakların inadına seninkiler altın gibi parlamaktaydı. Ellerindi ihtiyaçlarımı gideren. Ellerindi bana zahmetsiz bir gün geçiren. Senin eline düşmek, parmağında bal olmaktı. Parmakların yürek peteğimden keşke hiç çıkmasaydı. Yüzün gün ışıklarıydı. Seninle yüz yüze gelince, hiç akşam olmasın istedim. Sözlerin yün yastıkları kadar yumuşaktı. Başımı koyup latif sözcüklerine, bir masal kadar hayallerle doldum. Bugün o kadar güzeldin ki, bütün insanlar gölge gibi yerlerde sürünürken, sen ise gerçek bir insan gibi apaydınlıktın. Bugün bütün ışıklar senin üzerindeydi. Loş ışıkların birer parçası iken tüm insanlar, sen bir yıldız kadar ışıl ışıldın. İnsanlar, yemek artıkları gibiyken günün dudaklarında, sen porselen dişler gibi ışıltılıydın. Bugün gözlerin merhametti, bakışların insandı. Öyle güzel bakmaktaydın ki, gözlerinden öpmek istedim o an. İnsanlar kara çarşaflar gibi dolanırken etrafımda, sen hadife kadar yumuşaktın. Öyle bir halin vardı ki, hiç insan görmemiş kadar temiz bir bakışın vardı. Gözlerine girmemişti sanki bir insan sureti. Öyle tatlı bakıyordun. Göz kapaklarında yaşamak istedim o an. Öyle aydınlıktın ki, yeryüzüne cennet indi sandım. Cehennemi görmemek için başka biriyle göz göze gelmemeye çalıştım. Tenekeden şehirlerin, teneke saksılı gülleriydi diğer insanlar. Sen ise, baştan başa çiçek tarhıydın. Çoraklığıma gül bitir diye, yanında toprak olmak istedim o vakit. Ne güzel suret ne güzel insandın. Tüm insanlar uzun yazılardı, sen sadece 'nasılsın' dın. Bütün insanlar kitaplar dolu cümle iken sen sadece, ' bana güven' din. Abartısızdın, sadeydin ve yalındın. Öyle bir hafiflemek yaşadım ki yanında, sanki kıble rüzgarıydın. Sen bugün bir kelebek değildin, bir kelebeğin kanadı hiç değildin. Sen bugün bir kelebek kanadındaki ince çizgiydin. Diğer insanlar ise, demir teliydi. Paslı ve inciticiydi. Bugün durgun bir göldü. İnsanlar sularına düşmüş kütüktü. Sen ise o durgun sularda yüzen tek kuğuydun. Aslında bir insanı kuğuya benzetmek istemedim; ama hata ettim. Sen bugün bembeyaz bir insandın.

Devamını Oku
Osman Demircan

Ne zaman bir çiçek koklamak istesem
Genzim sıcak ekmeğin kokusuyla doldu
Bir elin nasır tutan yanlarıyla her daim
Hayata avuç dolusu güvercin uçurdum

Kadının olduğu yerde laleler solmamalı

Devamını Oku